Ay Güneşe Teslimdi - 2
Babam
masrafların fazla oluşundan dolayı, eve elektrik tesisatının döşenmesini hep
erteliyordu. “Yakında elektriğimize kavuşacağız kızım” derdi ve devam ederdi:
“Az kaldı…”. Allah’tan sokak lambaları döşenmişti ve ben akşam yemeğinden sonra
her gün sokak lambasının ışığında derslerimin geri kalanını çalışırdım. Bu
yüzdendir ki; nerede sokak lambası görsem kitap arar elim ve “Yeni bilgi” diye
ses verir benliğim.
Babamın
acentede çalışıyor olması, beklediğim zarfın diğer arkadaşlarıma nazaran bana
daha erken ulaşmasına sebep oldu. O akşam bir şölen vardı evimizde. Birincilikle
bitirdiğim okulumdan mezun olup, en yüksek puanla kazandığım öğretmen okulunda
okumaya hak kazanmıştım. Bahçedeki çiçeklerin renkleri de eşlik etti bizim
gecemizin renk cümbüşüne…
Sabahın
ilk ışıklarıyla fırladım yatağımdan ve babamla merkeze inip, kayıt
işlemlerimizi yaptık. Artık öğretmen okulu talebesiydim. Annem dikiş bilirdi,
elinden her iş gelirdi. Formamı dikmek için gerekli kumaş alındı. Heyecanlıydım;
hem de çok…
Biliyor
musunuz? Aslında ben hep heyecanlı bir yapıya sahiptim. Bu da yaptığım her
işten zevk almama önemli bir etkendi.
Hüsniye
teyze, güzel haberi kutlama için kapıyı kırarcasına vuruyordu. Kapıyı açmamla
beraber boynuma sarıldı. “Afferim kızıma afferim” dedi ve ayaklarımız bizi, dut
ağacının gölgesinde heyecanlı bir sohbete doğru sürükledi. Annemde katılmıştı
bize.
Çay
suyunu ocağa koymak için eve ilerlerken, Mustafa’yı gördüm açık kalan bahçe
kapısının ağzında. Kapıyla uğraşmıyordu bu defa; sabit bir duruşla, dikmiş
gözünü bana bakıyordu.
-Mustafa
iyi misin?
-Öğretmen
okulunu kazanmışsın!
-Evet…
Yanına
gittim. Bu çocukta beni çeken bir şey vardı. Belki kapıda açmak istediği
pencerenin sebebini biliyor olmamdan kaynaklanıyordu bu yakınlığım; belki derin
bakan gözlerinden… Ama çocuktu o; benimle çok ilgili bir çocuk…
-Bakıyorum
kapıda pencere açmaya uğraşmıyorsun. Vaz mı geçtin yoksa?
Bakışı
üstümde geziniyordu. Ürperdim. Bakışlarından gözümü kaçırmak için, yolun
karşısındaki boş araziye bakmaya başladım; Mustafa konuşmaya devam etti.
-Babam
cezaevinden çıkacak. Hafifletici sebeplerden suçu bir yıla indirilmiş. Son bir
yılım var. Sonra ben de okuluma kaldığım yerden devam edeceğim ve seninle aynı
şehirde yaşayacağım.
-Çok
sevindim Mustafa.
Sarıldım
boynuna. Boylarımız aynıydı. Az kafamı geri çektiğimde, kıpkırmızı yüzünden
gülümseyen misafir bir bakış gördüm.
-İşim
var sonra görüşürüz…
Bunu
dedikten sonra hiç beklemeden, tuhaf bir sersemlikle, çay suyu koyacağımı
unutarak bahçeye geri döndüm. Annemin “Çayın yanına bir şeyler de hazırlayıp
yiyelim.” demesiyle, çayı hatırlayıp mutfağa geri döndüm.
İlk
günümün heyecanıyla, formamın içinde, her zaman adımladığım yollarda yürüyordum.
Bu defa yolum daha uzundu. Yaklaşık bir saat otuz dakika gidiş, aynı şekilde de
dönüş sürüyordu. Evde annemin hazırladığı sandviç de çantamda yerini almıştı. Yürüyor
muydum, uçuyor muydum bilmem. Öğretmenlerim ve arkadaşlarımla tanışmış, okulumu
sevmiştim.
İstanbul’da
oturan teyzem ve teyzemin iki kızı, kış bastırmadan bir haftalığına gezmeye geldiler.
Onları karşıladık ve evimizde mutlu gün daha başladı. İstanbul büyük şehir… Hediyeler
getirmişti teyzem. Biz, kızlarla önceki yılın hatıralarıyla gülüşürken;
teyzemin kızı, o çok beğendiğim kaşe kabanının artık kendine olmadığını, kabanı
bana getirdiğini söylemesiyle bir an düşünceye daldım. İnsanlar beklentilerini her
daim yüksek tutmamalı bence. Kaşe montu çok beğenmiştim ve artık o benimdi. Çok
sevindiğimi söyleyerek teşekkür ettim kuzenime. Bizim buralarda henüz bu model
mantolar yoktu. Bize kısacık gelen hafta bitmişti. Teyzemleri uğurladık. Evimiz
ışıltılı bir sonbahar akşamında, bizleri ağırlıyordu yine.
Hedeflerime
ulaşıyor olmak beni mutlu ediyordu. Geceleri sokak lambasının ışığında yaptığım
tekrarları çok seviyordum. Okul yolunda yağmur, kar ya da fırtınaya karşı
duruşum, kişiliğimin en sağlam temelleriydi. Zorluklarla ve yavaş kazanılan
başarıların kalıcı olması esastı. Bunu öğrenecektim.
Babamın
eve birileriyle gelmesi sık rastladığımız bir durum değildi. Dışarıda birileri
ile duruyordu. İçeri girdi ve annemle benim yüzüme bakarak; “Evimize elektrik
bağlanacak. Gerekli her şey bitti. Yarın elektrik kurumundan gelip açacaklar”
dedi. Gözüm sokak lambasıyla buluştu o an. Ne kadar çok sevdiğimi hissettim. “Ona
cansız diyenler utansın” dedim içimden. Kitaplarıma can olmuştu yıllardır.
2. BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...
(
Ay Güneşe Teslimdi - 2 başlıklı yazı
MELEK KIRICI tarafından
15.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.