Bir Mektubun Satır Aralarında - 5
Belli
ki, bu gece ya da bu dönem şeytanın işi yoktu. Boş kalıp canı sıkılmış,
Selçuk’un duyguları ve sabrıyla oynuyordu. Çiğdem ise ne istediğini bilir bir
halde bakıyordu.
-Sorun
değil; bu ilk görüşmemiz. Kısa tutalım ve bu tanışmamız olsun. Diğer
görüşeceğimiz güne kadar şimdilik hoşça kal…
Evine
gitmek için garsona söyleyip taksi çağırmalarını söyledi. Selçuk o kadar
harcama yapamaz, taksiyle gidemezdi. Çiğdem’i uğurladıktan sonra evinin yolunu
tutmak için dolmuş durağına doğru yürüdü. Evine dönecekti. Tek isteği karısına
sarılmaktı şu an. Bu arzuyla bir çırpıda bitmişti yol. Arkadaşlarına
rastlayınca biraz da onlarla sohbet etti. Geç kalmıştı iyice; eşi ve çocukları
uyumuştu. Az sonra kendisi de uykuya daldı.
Bir
hafta geçmişti ki, yeni bir mektup geldi Çiğdem’den. Bu kez çılgın bir teklifti
mektubun içeriği…
“Hayatında
kaç defa çok heyecanlandın? Bilisin ki, kimseye söylenmeden yapılan işler
heyecanı arttırır. Madem bize bu heyecanı sen mektup yazarak yaşatmaya başlattın,
o halde sen de benim teklifime açık olmalısın. İsteğim zor değil. Haftaya
cumartesi akşamı, şehirde bir otelde, ayrı ayrı odalarda kalacağız. Hiç kimse
bilmemeli. Yazdıklarımızı, yüz yüze sohbet ederek paylaşalım. Eminim ki kabul
edeceksin; çünkü ben senin mektubuna hiç düşünmeden cevap yazmıştım.”
Selçuk,
mektubu okurken kararını vermişti; istiyordu… Bu heyecanı yaşamak düşüncesi
bile günlük hayatını etkilemiş, yapacaklarını unutmaya ya da eksik yapmaya
başlamıştı. Diğer öğretmenlerin, hatta öğrencilerin de dikkatini çekmişti bu
durum. Öğretmenine hayran olan Derya’nın bile yanına yaklaşıp söyledikleri
manidardı.
-Öğretmenim
size sorduğum soruyu duymuyorsunuz. Her zaman ödevin cevabını vermek için siz
içimizden birini seçiyordunuz. Hepimiz çalıştık ve uzun zamandır parmaklarımız
havada. Seçmenizi bekliyoruz.
Selçuk,
yüzünün kızardığını hissetmişti. Ne diyeceğini şaşırmış, endişelenmişti.
Her
şeye rağmen yarın gidecek ve Çiğdem’le masumca sohbet edecek, o adrenal yüksekliğini
yaşayacaktı gizlice. Sadece bir gece kalmıştı…
Ertesi
gün, eşine daha önce söylediği için, eşofman ve çamaşırlarını bir çantada hazır
bulmuştu. Bu durum Selçuk’u daha da duygulandırmıştı. Kendisinin macera
yaşamaya gitmesine karşın eşi bilmeden eşyalarını bile hazırlamıştı. Eşini ve çocuklarını
öperek ilk maceraya doğru yola çıktı. “Doğru değil biliyorum; ama bu duyguyu
yaşamak istiyorum.” diyordu içinden.
Çiğdem
çok daha fazla heyecanlıydı. O da evliydi ve bir oğlu vardı. Kayınvalidesiyle
kayınpederi konuşurken duymuştu. Eşi, teyzesinin kızına âşıktı aslında; ama o
başkasıyla evlendiği için, kendisiyle apar topar evlenmeyi kabul etmişti. Bunu
öğrenmek genç kadına çok acı vermişti. Dile getirmemiş; ama içinde öldürememişti
bu duyguyu. O günden sonra da eşine sıcak olamamıştı.
İzmir’e
ulaşmıştı ikisi de. Ayrı ayrı yollardan aynı yöne doğru, bin bir düşüncenin
kalabalığında, caddelere sığmadan yürüyorlardı. Heyecan yaşama isteği, canlılar
için ne büyük bir tehlikeydi. Karşı konulamayan, ertelenemeyen, değiştirilemeyen,
yaşanması gereken sürükleyici bir duyguydu.
Çiğdem
otele Selçuk’tan önce gelmişti. Ne yapacaklarına, nereye gideceklerine birlikte
karar vermek için lobide oturmayı tercih etti. Kendini bıraktı bir koltuğa…
Eşi
tarafından beğenilmediği inancı ruhuna baskı yapıyor, kahrediyordu onu içten
içe. Eşiyle bir kere bile yüzleşmemişti bu konuyu. Soramamıştı bu aşkı hala
içinde besleyip beslemediğini.
-Efendim,
beklediğiniz Selçuk Bey geldiler…
Genç
kadın yerinden kalkarken, uzun zamandır cinsel hayatı da dâhil, şu anki kadar
heyecan duymadığını fark etti.
Giyimine
çok dikkatli olan Selçuk, tüm yakışıklılığıyla gülümseyerek Çiğdem’e bakıyordu.
Önce gözleri selamlaşmış, sonra sesleri buluşmuştu lobide.
5. BÖLÜM SONU
DEVAM EDECEK...
(
Bir Mektubun Satır Aralarında - 5 başlıklı yazı
MELEK KIRICI tarafından
21.07.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.