Beni
sana sürükleyen ruhumu okşayan rüzgâr mıydı
Yoksa
benim gönlümün güzelliği miydi bilinmez
Buzdan
kafesimde ömrümü tamamlar iken çıktın karşıma
Ufukta
kuşların kanadını okşarken sen yüreğimi ısıttın
Aramızda
oturan beni esir eden buzdan kafesimin kilitlerini açan
Buz tutmuş ejderha gözü ile bana bakan yarınıma,
ışık olan sen ne güzel geldin
Beklentilerim
Zaman
yerine geçen asırlar
Hamile
ve doğuran bir kadın feryadı düşlerim
Karamsarlığımın
imgesi
Lezgin
olmayan adımlarım
Ürkütücülüğümün
anlamsızlığı
Bir
anda gelişinle yok oldu
Kuşkum
ile yanına sokuldum
Tutkum
akrep gibi sokar iken bedenimi
Tümülüs
gibi yüksek Toroslar gibi gönlüme girdin
Anadolu
oldum Trakya orta Asya oldum gönlünde
Tek düze doğal yapısının güzelliği ile süsleyen,
anadolum gibi ömrümü süsledin
bakışınla
Kendimi
bir anda holde gözlerine bakar iken buldum
Arsız
şehirlerim sokaklarım yok oldu
Lirik
kaderimin kalem seslerini duydum o anda
Saçlarının
Lüle’sinden tutundum
Dağlar
sisli ovalar bahar çiçekleri ile açtı
Sevgi
kırlangıçları başımızda uçarken
Öptüm
dudaklarında asırlık bir öpüşle
Meteor
hissizliğimi gökyüzüne fırlattım
Bir
seyyah gibi damarlarında dolaştım
Sende
bir Leyla misali damarlarımda coştun
Aştık
tüm sarp yokuşları bir solukta
Sıcak
iklimlerin sıcaklığı ile tenimiz sevgiye doyunca
Kelebek
kanatlarımızla usulca yeryüzüne indik
Ezgi
dolu bakışınla el ele yenidünyamıza doğru yürüdük
Mehmet
Aluç