uzaktan gören anne köpek koşarak geldi. Sırtını okula dönerek oturdu. Üzülüyordu, gözleri nemlenmişti. Köpekle konuşur gibi seslendi; “Ben kimseye taş atmadım ki !” Ekmeğinden bir kendi ısırıyor, bir köpeğin önüne atıyordu. Biraz sonra köpeğin okula doğru baktığını fark edince geriye döndü, yanlarına doğru yaklaşan Osman’ı gördü. Osman seslendi;
—Isırır mı?
Mehmet gözlerini silmeye çalışırken;
—Bana alışkın ya, benim yanımda bir şey yapmaz.
Osman çekinerek yaklaştı. Mehmet’in konuşması köpeğe de güven vermişti.
—Al şu ekmekten sen de at, köpek sana da alışır.
Osman da Mehmet’in böldüğü ekmekten attı.
—İsmi ne?
—Bilmem.
—Ne diye sesleniyorsun ki.
Mehmet, gözlerindeki nemle güldü;
—Gel diyorum geliyor işte. Daha doğrusu şu uzaktaki ağaçlıklar var ya, orda bir çalılıkta galiba yuvası. Beni görünce geliyor.
Osman, öylesine ileriye baktıktan sonra;
—Kutay’a taş attın mı?
Mehmet kızdı;
—Sen de ona inanıyorsun değil mi?
—Bana ne kızıyorsun, soruyorum işte… Ne bileyim, dün öğretmen sana kızdı ya, Kutay’ı yere düşürdün diye. Okul çıkışı da…
—Okul çıkışı ne olmuş.
—Kutay barışmak için senin peşine gitmiş.
—Ben onu hiç görmedim ki.
—Ben bilmem öyle anlatıyor. Birkaç kişi de görmüş, senin peşinden gittiğini.
Mehmet şaşırmıştı, “Sonra?”
—O ‘Barışalım’ demiş, sen de ‘Öğretmen senin yüzünden bana kızdı’ deyip kafasına taş atmışsın.
—Ben taş filan atmadım.
—Ben bilmem, o da arkadaşım, sen de. Sen atmadım diyorsun, o attı diyor. O zaman başı niye sargılı.
Mehmet’in yeniden gözleri dolduğunda zil çalmıştı. Kalkıp okula doğru yürümeye başladılar.
—Babam baba çok kızacak.
—Döver mi?
—Babam beni hiç dövmedi…
—Eeee…
—O bizim için çok çalışıyor, erkenden gidiyor, geç geliyor. Ben onu üzmek istemiyorum.
—Ooo dövmedikten sonra.
Mehmet bir şey söylemedi, sınıfa girmeden mendiline gözlerini sildi.
Leyla öğretmen, başı önde oturan Mehmet’in ağladığını anlamıştı. Onu kazanmak istiyordu ama taş atmak önemliydi. Bir süre ilgilenmeyip Mehmet’in suçunu anlamasının daha iyi olacağını düşündü, derse devam etti.
*** *** ***
Akşam babası Mehmet’i karşısına aldı konuştu.
—Okul müdürü aradı, yaptıklarını anlattı.
—Ben bir şey yamadım ki baba.
—Oğlum neyi yapmadın, gündüz herkes görmüş yere düşürdüğünü, akşam da…
—Baba gündüz o güreşmek istedi, ben de Abdullah abinin öğrettiği gibi ayaklarından çekince düştü.
—Oğlum köyde güreş yapanlarda derste yapmıyor ki. Öğretmeninizin izin vermediği şeyi yapmayın. Ya başı yere çarpsaydı, diyeceğim ama akşam da taş atmışsın.
—Baba inan ki ben onu akşam hiç görmedim.
— Okuldan beraber çıkmışsınız, görenler olmuş. Ne olursa olsun bana yalan söylemeyecektin. Yalan söylersen beni daha da utandırırsın.
—Yalan söylemiyorum baba.
—Bak oğlum seni bu yaşa kadar dövmedim ama şimdi sabrım taşmak üzere. Çocuk kendi kafasına taş atmadığına göre.
Mehmet, başını öne eğip ağlamaya başladı. Mahmut Bey çenesinden tutup, yüzüne baktı.
—Yeter. Akşama kadar işte canım çıkıyor, akşam da ek iş bulup gidiyordum. Bak bu gün bir fırına buğday çuvalları indirmeye gidecektim. Senin yüzünden gidemedim. Beni daha fazla üzme, kızdırma. Tamam mı?
Mehmet başını sallayarak ‘Tamam’ işareti yaptı. Oysa içinden ‘Kimse bana inanmıyor, babam bile’ diye çok üzülüyordu. Kendilerini uzaktan seyreden anneleri de üzgün görünüyor ama karışmıyordu.
Yemekten sonra Mahmut Bey;
—Hadi bakalım Mehmet, hazırlan çıkalım.
—Nereye baba?
—Nereye olacak, arkadaşın Kutay’a. Gidip ailesinden özür dileyeceğiz. İşten çıkmadan aradım, okul müdürü sağ olsun ‘Özür dilemek için gideceğiz’ deyince adresini verdi.
—Ben özür dileyecek bir şey yapmadım ki.
Mahmut Bey öfkeyle ayağa kalkıp kapıya yürüdü.
—Hanım şu çocuğa söyle, doğruyu söyleyene kadar benimle konuşmasın. Hemen yanıma gönder, gecikmeyelim.
Mehmet ister istemez babasını biraz geriden takip ederek yürümeye başladı. Oldukça uzun bir yol yürümeleri gerekmişti ama yol boyu hiç konuşmamışlardı.
Kasım Bey’in oturduğu apartmanın önüne geldiklerinde kapıyı çalmalarına gerek kalmadı. 2. katın balkonundan bakan Kutay, Mehmet’i görmüştü.
Kutay içeri annesine seslendi;
—Anne! İşte başıma taş atan Mehmet bu.
Annesiyle babası telaşla balkona çıktılar. Kasım Bey seslendi;
—Ne yüzle geldiniz buraya.
Kutay’ın annesi Kezban Hanım daha da öfkeliydi.
—Çocuğumun kafasını kırdığınız yetmiyor mu, evimize de mi taş atacaksınız!
Mahmut Bey, bir an utanç içinde oğluna baktı. Sonra balkona doğru seslendi;
—Biz olanlar için özür dilemeye geldik. Oğlum Mehmet de, ben de çok üzgünüz.
—Üzgün müsünüz, oğlum eve geldiğinde yüzü gözü kan içindeydi. Şimdi ‘Üzgünüz’ demeyle bitti mi yani.
Kasım Bey seslendi;
—Durun orda geliyorum.
Mahmut Bey, Kasım Bey’in konuşma tarzından biraz telaşlansa da, bu akşam işi tatlıya bağlamak istiyordu. Kasım Bey aşağı indi, Mehmet’e yaklaştı;
—Okul müdürünün yanında ayıp olmasın diye sakin davrandım ama şimdi hak ettiğin tokadı yiyeceksin.
Elini kaldırdı, Mahmut oğluyla arasına girdi.
—Ayıp oluyor Kasım Bey.
—Ayıp mı oluyor. Kutay’ın kafasını yararken ayıp olmuyordu değil mi?
—Bakın komşularınız bakıyor, rezil olmayalım. Özür diliyoruz işte.
—Asıl cezasını vermezsem rezil oluruz. Benim çocuğun kafasını yaracaksınız, sonra da cezasız kalacak ha! Çekil bakayım, o bu tokadı hak etti.
—Tokat atmanız için kenara mı çekileyim! Saçmalamayın.
—Bana bak, Sen beni biliyor musun! Sen kimsin ki utanmadan kapıma kadar gelebiliyorsun?
—Benim bileceğim sadece Kutay’ın babası olduğunuz, gerisi beni ilgilendirmez.
Kezban Hanım bağırdı;
—Ne bekliyorsun Kasım, şu çocuğa bir tokat at da gönder.
Kasım Bey ileri bir hamle yapınca, Mahmut bileğinden yakaladı. Kasım bağırmaya devam edecekti ama acıyan bileğini kurtarmaya çalışıyordu.

Yazan :Ahmet Ünal ÇAM
--- DEVAMI VAR ---
( Arkadaş - 6 başlıklı yazı ahmet-unal-c tarafından 12.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu