Belirsizliğin
istikameti idi yol aldığım,
Verdiğim kaçıncı mola
Hatta
Hangi duraktı kim bilir
Terk ettiğim dünlerim
Ve terk edildiğim.
Uğradığım kaçıncı
ihanet
Tıka basa dolu heybem;
Nadiren dökülen
serpintiler
Kırılan umudumdan tek
elde kalan
Kaçıncı ara cümle ise
İçinde saklı o gizli
özne.
Hicap ettiğim zaman
zaman
O kırılgan, ürkek yanım
En önde saf tutan.
Yarınlar hepten hibeli
kadere
Anılar her daim namzet
içimdeki hasrete
Neye meylettimse olmadı
asla,
Önem arz eden
Hep kırık bir parça idi
arda kalan.
Bozdum yeminimi bin
kere
Oysa söz vermiştim
kendime,
Nedenleri saklı olsa da
bende
Yine de her seferinde
ne çok ceza
Kesilen payıma.
Yeniden soluklandığım
kaçıncı meclis kim bilir
Çıkarken onca fezleke
ardı ardına
Nazarında ne çok insan
Ve pek çok sanrı
gerçekle iştigal ettiğine kani
Olamasam da safça
inandığım.
Büyümekse düşen payıma,
O somurtuk mizacım
Ne kibirli ne sıradan
ama bil ki;
Başımın okşanmadığı her
an.
Neyse, demek asla
düşmedi payıma
Üzünçler karışık
beyhude neşemle.
Yine sürçtü dilim,
Sanır mısın ki
bihaberim;
O sefil aşk meleği
kadar kalender olsam keşke
Görmezden geldiğin kim
bilir kaç milyon cümle.
Senaristi yılgı bu hikâyenin,
Demesem de
Hüzünlü bir coşku
benimki
Savruk bir gönlün
yükseldiği o son çıta:
Tepinip dururken ruhun
asma katında
Düşmek ne kolay oysa
Düşüp yeniden doğrulmak
yürüdüğüm o yolda;
Tekil bir aşk
nihayetinde
Bihaber iken kör
talihim.
Nezdinde kesilen ceza
mı sanki
Nihayeti bu hikâyenin…
Daha başlamamamışken
Nasıl geldik ki sona…