Kaygan ve rahvan yarınları kaptırmamak telaşı belki de nüksettikçe hükümranlığında soluklandığım boyutsuz bir yolculuk yerle yeksan olmuş ne varsa bir bir yitirdiğim böğrümde çok derin bir sızı kıyısında devindiğim.

 

Adsız dünleri maziye gömmek ise peyda olan o derin huşu nezdinde, kıymete binen bir gölgeyim altı üstü.

 

Mecalim kalmasa da koşmakla mükellef tuttuğum yorgun bedenim ötesinde mızrap vurdukça çalan şarkıya eşlik etme ihtiyacı ile körüklendikçe hizaya gelen ruhsal bir var oluş.

 

Yok oluşların ardından, ansızın sızan bir gaz belki de soluduğuma kani olduğum.

 

Uyanmakla uyanmamak arasındayım nöbetlediğim o uzun yılların gecesinin ardından.

 

Her şey bir anda gelişmişte farkındalığım çok yeni.

 

İmgeler çoğaldıkça ağlıyorum, ağladıkça çözülüyorum ve dolanıyorum yeniden.

 

Yeniden, demek yaralasa da ve boyutsuz bir mecrada türesem de tüketilmişliğimin gıyabında yeni cezalarla donatılmış bir evrim aslında muhatap olduğum.

 

Gölgelerin gücü mü imgelerin çığırtkanlığı mı yoksa cılız hayallerimin bitimsiz coşkusu mu?

 

Hükmeden evrenin kaçıncı mensubu isem sivriliyorum yoksunluklarım arasında aidiyet kazanma telaşı ile yoğururken zamanı ve mekânı ulaşmış olmamanın verdiği bir hezimet kadar vakur belki yadsıyamadığım kırık bir hazne.

 

Yıldızları kırptığından beri şair, topluyorum benliğimin ardında döktüğüm kırıntıları olur da bütününe nail olurum kırptığım imgelerin. Asılsız hiçbir cümlem yok zira heba edecek hiçbir şey kalmadı geride benden başka bir de derviş ruhlu kırık kalemim. Yozlaşan bir dünyanın hangi neferi ise rast geldiğim yürekten kocaman bir Eyvallah diyorum varlığımın hibeli koşutlarında konuşlandığım satırlardan buruk bir tebessüm çalıyorum bazen yine de kırgın ve yobaz aykırılıklara rest çekip yeniden çekiliyorum köşeme.

 

Siyah tahtaya tebeşirle yazıyorum adımı ve çalıntı mutlulukları gözlemliyorum her nasılsa gocunduğum hiçbir yanım yok o çocuksu neşemi dâhil etmezsek belki de garipsenen ne varsa yine saf ve meftun yanımın seğirttiği bunca ikilem iklimin hüznü de bulaşmışsa üstüme başıma benden iyisi yok.

 

Farklı ne varsa farkındalık kazandıran o bakış açısı belki de adımlama telaşı ile koşma edimine transfer olduğum en azından yürüdüğüm bunca yolu geri dönmemek adına her ne kadar tarih tekerrürden ibaret olsa da.

 

Bir ömür eriştiğim sabahların yüzü suyu hürmetine kalkan misali sığındığım şu rahvan kalem ve onca imge yığını arasında el yordamıyla bulmaya çalıştığım yol. Emsalsiz bir yolculuk ruhumun engebelerinden çöreklendiğim huzur ve mutluluk katsayısı kadar doğurgan tüketilmişliğin nezdinde türettiğim nice var oluş yığılı izlek.

 

Koşutların sıradanlığında; farklı seyirlerin girdabında ve göğüs çeperi ne kadar kırılgan ve nüktedan olsa gidiş odaklı gelişlerden hicap duyulası bir devinimin miracı kadar yeknesak iken imge yüklü tezahürü gökyüzünün gölgelerden gölge beğenip sakındığım gözümden belki de yeni baştan yaratan İlahi Gücün hidayetine meyledip dönendiğim kısmen kırık bir zincire tabi olan benliğim her ne kadar sonuna kadar rencide edilse de.

 

( İmgelerin Çığırtkanlığı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu