Düğüne bir haftadan az bir süre kalmıştı. Her şey tam da istediğimiz gibi gitsin istiyordum. Eş, dost ve akrabalara haber verdim. Diğer yandan da hastaneden gerekli sonuçları almıştık. Düğün ve nikâh gününe alnımızın akıyla çıkmak istiyordum. Nesrin’i arayıp buluşmak istediğimi söyledim. Nesrin’in sesi tedirgin geliyordu’’ Demir başım ağrıyor. Başka zaman çıkarız.’’ dedi. Nesrin ilk kez bir buluşma teklifimi ret etti. Makul bir gerekçesi vardı. Daha fazla üsteleyip düğün öncesi canını sıkmak istemedim. Hafta içinde yoğun bir çalışmanın ardında nihayet hafta sonundaydık. Nesrinle buluşamayacağım için mustarip olsam da, ailemle ne zamandır vakit geçirmiyordum. Bu benim için büyük bir fırsattı. Ailemi pikniğe götürdüm. Bugün hava da hiç olmadığı kadar güzeldi. Voleybol oynayıp, ip atladık. Ailemle uzun zamandır geçirdiğim en güzel gün bugündü.
Eve döndüğümüzde gün batmaya yakındı. Hava sabaha nispetten bulutluydu. Sanki bir şeyler söylemek istiyormuşçasına. Terasa çıkıp bir kahve eşliğinde yarım bıraktığım kitabı okumaya başladım. Öyle ki yağmurun yağmasını romanda okur gibiydim. Sanki kitapta yazılıyordu gerçekte yaşanan. Öylesine içine dalmıştım. Neyse ki annemin gelmesiyle hayata döndüm. Eşyaları da alıp içeri geçtim. Kitap okurken telefonu yanımda taşımadığım için masaya koymuştum. Telefona baktım. Ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Ne oluyordu böyle. İçten içe sinir olmuştum. Nesrin hiç böyle yapmazdı. Saat 21:25 geçiyordu. Zilin çalmasıyla birlikte daha ben kapıya gitmeden annem açtı. Kapıdaki Kemal beydi. Bende kapıya geldim. Kemal Bey’i görünce şaşırdım. Daha da önemlisi onu böyle sinirli bir şekilde görünce iki kat arttı şaşırmam. Biz daha ağzımızı açıp tek kelam etmeden kemal bey ’’Kızımın katili sizsiniz. Kızımı siz öldürttünüz’’ dedi. Neye uğradığımıza şaşırdık. En önemlisiyse Alev’in meçhul ölümüydü. Daha geçen konuşmuştuk kendisiyle. Şaşkınlığımız daha üzerimizden geçmeden, polisler de kapıya dayandı. İçlerindeki komiser tanıdıktı. Nesrinle bir olup Alev’in tuzağını bozmak istediğimizde çağırdığımız Komiser Yakup Beydi.
Komiser Yakup Bey: Merhaba Demir bir cinayet vakası var karakola kadar gelebilir misin?
Demir: Tabi komiserim üzerime bir şeyler alıp hemen çıkıyorum.
Komiser Yakup Bey beni beklerken, diğer polislerde Kemal Beyi zapt etmeye çalışıyorlardı. Mahalleyi paniğe vermemek için kelepçe takmadılar elime. Nezarethaneye giderken Yakup Bey ‘’ Nesrin’i bugün hiç gördün mü?’’ dedi. Anlaşılan onlara uğrayıp da bana gelmişti. Bende ‘’ Bugün rahatsız olduğundan yaptığım buluşma teklifine hayır dedi’’ dedim. İşler iyice sarpa sarıyordu. Komiser Yakup çok sinsi bir polise benziyordu. Ortada bir cinayet olmasına rağmen gayet soğukkanlıydı. Emniyete vardığımızda nezaret odasına geçtik. Önce çay kahve bir şeyler ikram etti. Gerginlik ve şaşkınlık biraz olsun hafifleyince sorgu başladı.
YAKUP KOMİSER: Demir ortada bir cinayet var. Ve edindiğimiz bir bilgi. Cinayeti işleyen belli olmasa da maktul belli,
DEMİR: Neden böyle bir şey oldu anlamıyorum. Zaten bir olay oldu mu ilk size geldik. Bunu kim yaptı bilmiyorum. Ama Nesrin olamaz. Nesrin böyle bir şey yapamaz.
YAKUP KOMİSER: Evet bende öyle diyordum. Ama şuan oda şüpheliler arasında.
DEMİR: Nasıl yani hem Nesrin var. Hem de başka bir şüpheli. Kafam almıyor.
YAKUP KOMİSER: Alev hamileydi. Ve bil bakalım kimden senden. Ve Nesrin bunu duydu. Sonra Nesrin Alev’i buluşmaya davet etti. Ondan sonrasını kimse bilmiyor.
DEMİR: Şuan ne diyeceğimi bilemiyorum. Biz Nesrinle evleniyorduk. Hatta düğün davetiyelerini bastırdık. Şimdi Nesrin yok. Ben buradayım ne oluyor anlamıyorum. Yoksa diğer şüphelide ben miyim?
YAKUP KOMİSER: Öyle olsaydı seni davul zurnayla mı getirirdim.
DEMİR: Peki o zaman kim?
YAKUP KOMİSER: İkinci aday da Alev’in babası kemal… Neyse seni bu gece burada tutmalıyım yarın ifadeni verip çıkarsın. Allaha Emanet Ol.
Yakup Komiser nezaretten çıkıp, nöbetçilere benim bir suçlu olmadığımı ve beni yalnızca bir gece misafir edeceklerini söyledi. Kapı üzerime kapanmıştı. Tam gülmeyi, umut etmeyi öğrenecekken hayat bir kez daha atmıştı o okkalı tokadını. Bu gece uyku haramdı. Sonra ki gecelerde öyle olacaktı. Geceye karışan imdat çığlıklarım beyhudeydi.
DEVAM EDECEK…