İnsanın kendi yalnızlık kuyusuna girmesi, etrafı
ile tüm ilişkileri keserek suskunluğa mahkûm olması çok dehşet verici bir durum,
etrafımıza bakarsak sanki hepimiz kendi kuyusunda kendi yalnızlığında, kendi
kurduğu o küçücük dünyasında diğer insanlarla iletişim yolunu kapatarak
yaşıyoruz. Kelimeler sözler sadece kendimiz için, diğer insanların hayatını
kapsamayan alanların içinde, bir kısır döngü içinde hayatımızı idame etmeye
çalışıyoruz. Kendi sessizliğimizde boğulmak yerine, çok seslilikle dirilmek var
iken, kısa mutluluklar yerine uzun soluklu toplumu kucaklayan mutluluk için,
birlikteliği yaşamak insan yakışan değil midir?
Hayaller, tek başına kendi kısır döngüsünde
kurulmaz ve yaşanmaz! Boşa kürek çekmek, çölleşmiş sahillerde tek başına
yaşamanın acısına tek başına katlanmak çok zor, anlaşılması mümkün olmayan bir fikir
ve yaşam şekli olsa gerek! Pişmanlığa koşarken, pişman olduğunu bilerek, aynı
pişmanlığa koşmak yerine, pişmanlığı bilmek ve düzeltmek en güzel bir erdemdir.
Boşuna değil mi bu çırpınışlar? Yardıma muhtaç olan komşunun yardımına koşmak,
ilişkileri kesmemek akrabalarla iletişimi sürdürmek var iken, bunun aksini
yaşamak çok elem verici bir durum! Allah bizleri birlikte haklarımıza sahip
çıkarak yardımlaşarak gönüllerimiz sararak yaşamak için göndermedi mi?
İnsanların gönlüne doğru bir yolculuğa çıkmak
bizi o kadar korkutuyor ki, adım atmaktan çekiniyoruz! Oysa hayat paylaşınca
güzelleşir, yalnızlık paylaşılmayınca ıstırap dolu acıları yaşamaya götürür,
insanı kayıp ettirerek yok eder. Işıklardan kaçarak karanlığın içinde, yok
olmak konusunda elimize su dökeni arasak ta bulamayız! Emek vermekten, zorluklara
sırtını dayamaktan kaçan, kaçtıkça yıkımlara destek olan kendini yabancılaştıran,
yarınlara tek başına koşarken yolda tökezleyen ve yarı yolda kalmaya mahkûm
insan olmak yerine, el ele birlikte gönülden bir birimize gülümseyerek, severek
birlikte dertlerimize çare bulmak için bir araya gelerek yaşamak en güzeli
değil midir?
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-