Kundaklandı gece,
Hibeli bir tahakkuktu
dokunuşu
Nüktedan ve buyurgan
devinimi
Nükseden sefil
hükümranlığında
Ve bedelli bir yok oluş
nezdinde
Kayıp insanlığın.
Vakur ve yılmaz
bekçileri,
Seferberlik ilan eden
noksan
Bir yadsımazlıkla
Gök kubbe çatladı tam
ortasından.
Yükledim yükümlülüğümü
Sözü özü bir sevda
yüklü serzenişine
Mahal vermeksizin
haykıran
Ve gölgeli
yalnızlıkların resmini çizen,
Hanidir saklı
derinliklerinde gök kubbenin.
Vasat bir gölgeyi dahi
adamdan sayıp
Kerrat cetveline
sığdırdığı
Çarpık zihniyetine
takriben
Bir yarım adada asılı
kalan
Kancaları yitik aklımın
Günü birlik üzünçlerine
emsal teşkil eden,
Hanidir sesi üzgün,
yüreği elem kaynayan
Ceberut sakıncaları
saklayan sinesinde.
Bir dokunuşa mademki
meylettim
Zifiri karanlığı sırdaş
bilip,
Tıkılı kaldığım ölü
hücremin
Kısıtlı bütçesine
yağdırdığım rahmeti bile
Adamdan saymayan
münafık yergi malikleri
Kadar ahkâm yüklü
gönülsüz cümleleri savruk
Velev ki anın
yoksunluğunu düne yükleyen:
Yerle yeksan bir
düzenek,
Kara lekeleri yürekte,
Kadının derdi derin;
Erkeğe nispet
edercesine doğurgan cümleleri
Rahvan yüreğinin
tecellisi
Sükûtu mesken eylemiş
bir kez
Dermanı yine ve sadece
rahmeti kaderin.
Ölgün yetilerim haraç
mezat bitpazarında;
Hanidir nur yağmasını
beklediğim,
Ümmeti kayıp bir
gölgenin kaçıncı mısrası ise
Soluklandığım, soluk ve
revnak söylemlerde
Hayat bulmaksa, sonu
kayıp bir ömrün
Batıl yansımasında
ansızın sızan.
Yine de
anlamlandıramadığım söz öbeklerinin
Yerle yeksan olmuş
imgelerinde sağalttığım
Ölü düşlerimin.
Öncesinde tedirgin ve
muhalif bir dokunuşun
Hicabına yenik düşmek
kadar sitemkâr,
Asılsız ve yarınsız
mecraların silik izleğinde
Vurdumduymaz kıyımların
tecellisi kadar
Yalnız bir sağanağın
radarına takılmış
Düş bekçilerinin gömülü
yarınları alabildiğine uzak
Meali revnak bir
güncenin
Yeknesak hicranına
tutsak verdiğim çocukluğumdan
Tek arda kalan.