Günü birlik sevdalar
biriktirdim,
Hanidir muştalanmış
yağmurlara hicap yüklü
Dermansızlığım namzet
istikrarsız tüketilişlere.
Gönlüm hutbe dolu,
Dokunsalar ağlayacağım
ki dünden razı
Revnak gölgelerde biten
hüzne delalet
Biteviye o emsalsiz
sancı,
Kımıltısı hezeyana
dönük bir kıvılcım nezdinde,
Yine de darmaduman şu
gök kubbe.
Zamanın düşkün
kıyılarında,
Düş bellediğim miracı
yitik bir ülkenin
Gönlü geniş bir o kadar
kırgın,
Tüm yadsımazlığı ile
kul köle eşrafına:
Beşik yangınları, aşk
mağduru imgeler
Keserken hesabı…
Hani olur da geride
kalan o kesif sessizliğe
Rağbet eden hepten
nasıl da yitik mecali,
Anlık bir dokunuşa
yüklü şu varoş gölgeler
Devinen karanlığın
koynunda sakladığım yalnızlığa
Nazire eden o beyhude
varlığım
Bin bir çizikle dolu
yüreğin
Sarkacı, anlık bir
mukadderat altı üstü
Sanır mısın ki yitip
gitmelerin tecellisi
Şu basiretsiz mahkûm
düşlerin niyazına
Yüklerken her bir
sancıyı.
Gömülü sarnıçlar yerle
yeksan
Bir bir muhatap o
rahvan sızıya
Can mı kurban sevgili…
Hadi söyle sen şarkını
Yetmedi bağır avaz avaz
Meleklerin şahitliğinde
Varsın kayalım el ele
bir yıldız parlaklığında.
Yığdığım haznesine
gönlün,
Sokulduğum izbeler
fazlasıyla uzak gözden
Ve rahvan yetilerim can
verirken
Sığıntıyım esir
pazarında
Yoldan çıkmış aşkın
harabesine dönmüş bir kez
Şu pejmürde benliğim.
Bir dokunsan nasıl da
yoksunum
Hele ki sorsan bir kez
Sanır mısın ki
sessizliğim saklı
Şu kırık lehçemde
Darmadağın tüm heceler
Konuşlandığım mabedime
asılsız bir isyan
İle taarruzunda devran.
Çoğaltan hüznü velev ki
Islak zeminin nirengi
noktasında
Kısılı kalmışlığımın
çeperinde,
Haznesi yitik bir günce
Ve beyhude bir ömür
törpüsü:
Yalıtkan ruhumun
kemirgen kurtlarına
Asılı kalmışlığımın nezdinde,
Gök kubbe kundakladı
bir kez
Ve yaftaladı yalnızlığımı,
Hele ki destursuz
imgelerin tezahüratı
Yakıp yıkarken geceyi,
Esefle kınayan eşrafıma
hürmeten
Sustuğum, susturulduğum
her bir tümce,
Tüm kayıtsızlığıma
gölge düşüren
Rahmeti bol gece.
Ansızın sızan ve
kanayan
Sızım sızım sızlayan,
Hadi kapat gözlerini ve
daya başını
Mademki ansızlığın
boyutuna girdiğim
Bir mekândayım
Sen ki farkında mısın
da
Meylettiğim bir gölgeye
karıştım bir kez
Ölüme yüz sürdüğüm her
günün yirmi beşinci saati
Ve çalarken gonk.