SIRADAN ZEHİRLENMELER
Gökyüzünde tuhaf bir alışılmışlık
var bu gece,
Yıldızlar her zamankinden daha yakın,
Bulutlar uzanılsa dokunulacakmış gibi.
Hava hala soğuk
Ve sokak köpekleri hala titriyor olsa da
Sanki ay yeryüzüne inecekmiş gibi.
Kaldırımlarda kar ve buz,
Sokaklarda öksürerek ilerleyen otomobiller
Ve kırmızı mavi ışıklarıyla gece devriyesi.
Sobanın başından kalkıp sokağa çıkmak isteği,
Yani soğuğun kollarına.
Belki de sigara dumanının zehirlediği odadan,
Temiz zannedilen kömür dumanlarıyla zehirlenmiş
şehirde,
Temiz hava alma beklentisi.
Okunmayı bekleyen kitaplar,
Karalanmayı umut eden kağıt birikintileri,
Ve artık dinlenilmekten usanılmış birkaç müzik
kaseti.
Akşam yemeğinin artıklarıyla birlikte,
Yalnız bir adamın odasının coğrafyasındalar.
Kül tablasındaki izmaritlerden
Ve sobanın etrafına dökülmüş kömür
artıklarından,
Bahsetmeye ise lüzum yok.
Gökyüzünde görülen alışmışlık yalnız adamın odasında,
Yalnız adam odasının kenarında,
Bembeyaz floresan ışığının altında,
Geçmişini düşünmektedir.
Çünkü bugünün müsebbibi olarak,
Geçmişinden şüphelenmektedir.
Ama soğuk şehrin,
Sigara dumanıyla zehirlenmiş yalnız odasındaki,
Yalnız adam,
Düşünememektedir ki;
Bugününü geçmişi
Ve geleceğini de bugünü zehirlemektedir.
MESUT ÇİFTCİ