Kul Mehmet: Yazarken çekinceleriniz
var mı acaba?
Gecelerin Şairi: Olmaz olur mu kardeşim, her şairin
birazcık çekincesi vardır yanlış anlaşılmaktan dolayı. Geniş kavramı ve anlamı
çok olan kelimeleri yazarken, başka bir anlamı ile karıştırılmasından çekiniyorum.
Geniş kavramlı ve dar kavramlı kelimelerin arasında, bazen sıkışıp kalmakta var.
Dile dayanan bir tür
olduğu için edebiyat, bazen kelimeleri hangi yöne çeksen farklı anlamlar
kattığı için, hali ile çekincelerim olmuyor değil.
Kul Mehmet: Okuyucular daha doğrusu millet olarak, edebiyat ile
bilgilerden etkinliklerden ne kadar haberdarlar? İlgi ve alaka konusunda, neler
söylemek istersiniz?
Gecelerin Şairi: Yüreğimize saplı paslı hançere
elini attın... Duymayı haberleri olmayı bırakın, cebinde her gün markalı
sigaraya verdiği parayı, ayda bir defa bir kitap alarak, bunu Edebiyata layık görmüyor,
sanal âlemde binlerce tweet beğeni ile geçirdiği zamanı, iki sayfa şiir öykü
okumaya ayırmıyoruz. Ama ümit var, okuyan gençlerimiz var, okullarda edebiyatı
sevdirmek gerekiyor, okumanın güzelliğini ona açılan kapının ardındaki, gül
kokusunu çocuklarımıza aşılamak gerekiyor. Ortak öyküler şiirler derslerde
yazdırılarak, küçük ödüllerle okumayı sevdirmeliyiz, zaten okumanın kapısını
eli ile açtıktan sonra sen o büyülü havayı teneffüs ettirdikten sonra karışma,
o merdivenleri yavaş yavaş çıkacaktır. Bunu topluma da birlik ve beraberliğin
atmosferine, kültür sıçraması ile daha güzel yarınlara varacağımız müjdesi ile aşılarsak,
önümüzde kimse bizi tutamaz.
Kul Mehmet: Bir duyguyu,
söylenilen şekli ile değil değişik bir şekli ile yeni kelime haznesine
yenilikler katmaya doğruya yeni kelimeler bulup okuyucuya aktarmakta şairin
görevi ne kadardır? Şiir öykülerde Monolog yani yazarın kendi kendisi ile
konuşması şiir öykü ve tiyatronun vazgeçilmezindendir, siz bu konuda ne
söylersiniz?
Gecelerin Şairi: Şair yazar, yazdıkça kelimeleri azaldıkça,
yeni kelimeler arayışına girecektir hali ile yazarken, yeni sözler bulmak için
çetin uğraşlar verecek ve edebiyata ve dilimize yenilikleri katacaktır. Monolog
yani yazarın şairin yazarken tek başına şiirinde konuşması, baş aktör yerine geçmesi
en güzel örneklerden bir tanesidir. Benim bu konuda yazdığım şiirim aklıma
gelmiyor ama size şair kardeşimiz elimde olan Şenay Lamba oğlu tarafından
söylenen monolog adlı şarkının sözleri ile örnek vereyim.
Sustum sanki iyi mi oldu
içime huzur mu doldu
sanki çok pişman da o
pişkin pişkin gülümsüyor
baştan işi sağlama alsam
geçmişten de ders çıkarsam
yürür giderdim şimdiye
ne kaldı bak ellerimde?
Monologdan öteye geçemedim
inceden inceye kendimi yedim
içimdeki kurtla baş edeyim derken
sen beni hiç mi hiç
hiç ama hiç, hiç hak etmedin
yanlış bu işin en başında
bak gözlerimin yaşına
siler giderdim şimdiye
kalakalırdın geçmişimde
güzel günlerimiz olmasa
çoktan sarardım en başa
şimdi sor neden diye
dinlemek büyük erdemse
Kul Mehmet: Teşekkürler ederim okuyucuları aydınlatmak adına bu şiir
çok güzel oldu. Aslında bu röportajda bir monolog veya iç monologda
diyebiliriz.Konularınızı
ele alınıp işlenmesini veya şiir öykü ve denemelerinize konu seçerken
zorlanıyor musunuz? Bu konuları nasıl buluyor ve işliyorsunuz eserlerinize?
Gecelerin Şairi: Şair olmanın okulu yok biliyorsunuz, bu bir Allah vergisidir.
Şimdi bana siz şairsiniz diyenlere bir şey demiyorum ama içimde monolog olarak
konuşunca ve iç sesimle konuşunca, şair olmadığımı sadece yazdığımı söylüyorum
ve bununda böyle olduğunu ben biliyorum. Gönül'e Yüce Allah dokununca ve yazma
şevki oraya girince bu çoğu zaman kolay oluyor, konular kendiliğinde mısralar
arasında seçilerek yazılıyor. Yani ortamın kapısın açıp kalemi alıp gönül
kapısını da açarak girdiğinde zaten konu kendi potasında ortaya çıkarak,
heceleri mısraları taşıyarak konuyu meydana getiriyor. Bir bakıyorsunuz
hecelerin birleştirici unsurları el ele omuz omuza vermiş konuyu şiiri götürmek
istediğiniz konuya taşımış, sizi büyük bir yükten kurtarmış oluyor. Ama sizinde
heceleri mısraları sevmeniz gönlünüzde gülümseyerek sevmeniz gerekiyor.
Gönlünüz soğuk ise hecelerin sıcak olmasını, siz gülümsemiyorsanız hecelerin
gülümsemesini beklemeniz çok yanlış ve abes olacaktır. Bu arada dilinde bu
birlikteliğe karışmadan takip etmesi ve uyum sağlaması da önemlidir.
Kul Mehmet: Kısacası
şair heceler gönül ve dilin ortak bir çalışması ile şiire ilham gelir,
birliktelik sağlanır ve eser meydana çıkar.
Gecelerin Şairi: Çok güzel ifade ettiniz, ben uzun anlattım, siz kısa bir kaç söz
ile bunu anlattınız temayı ana fikri ortaya çıkardınız. Çünkü siz şu an bu
konuya odaklandınız, büyük bir emek vererek çalışıyorsunuz ve hali ile
hecelerde sizinle veya siz onunla uyumlu çalışınca çok güzel sözler eserler
meydana geliyor. Binanın tuğlaları gibi...
Kul Mehmet: Algılama ve
değerlendirme biçimi diyorsunuz kısacası.
Gecelerin Şairi: Sizin şairliğin... Pardon sizde
bizim yazarsınız tabiî ki bir şair gibi olacak sözleriniz, insan bir ara
kendini kaptırınca... Kelimeler heceler yan yana gelince çok güzel anlamlar
ifade ediyor, işte bundan dolayı şiiri çok seviyorum. Bir yol izlerken, hep
güzelliğe sevgiye aşka götüren heceler ve kelimeler, gözü ve gönlü okşayan şiir
ve kelimeler heceler ve şair vazgeçilmez dörtlüm diyebilirim. Göze kulağa hatta
ruha heyecan ve coşku vermesi, bakış açısını güzelleştirme başka hiç bir yerde
bir arada bulunmayan, ruhu gönlü ömrü dinlendirme mekânı diye biliriz şiir için.
Kul Mehmet: Bir konuyu anlayışı tüm anlamı ve yönleri ile sımsıkı
kavrayarak, kelime ve heceleri süsleyerek okuyucuya aktarmada diye bilir miyiz?
Gecelerin Şairi: Tabi ki, şiir'in öylesine çok
anlamı var ki onu anlatmaya kalksak saatler alır. Okuyucunun değerli gönlünü
alarak kendi değeri ile onu alarak kendi anlamları içinde harmanlayan bir bakış
açısı da diyebiliriz. Gönülleri gülümseme ile birbirine bağlayan ve yaşatan bir
akımda diyebiliriz.
Devam Edecek
Mehmet Aluç-Kul Mehmet-