Gizemli bir şarkısın
sensizliğin dirayetimi
Kırdığı belirsizlik,
Nasıl da sancılı bir
ölüm
Yeniden doğmaya aday
olduğum her gece:
Kıpırtıları karanın,
Kanadığım ve doya doya
kandığım adın.
Kara bir lehçesin işin
aslı,
Tahakküm bildiğim bir
gölgesin
Hem de yüreğin isinde
darmaduman bir yangın
Şeceremde koyu renk bir
karanfil:
Ne duruyorsun, bırak
sen de lanetini
Taşıdığına kani olduğun
bir yürekse şayet,
Devret eşkâlini bil ki
duyumsamalardan yorgunum,
Külfetini buyur ettiğim
balyaların hacminde.
Gizliyim, der gibi,
Gizle sen de
gerçekleri,
Duyumsamalarıma aşığım
belki de
Haz etmediğin o günceye
şerh düştüğüm her hecede
Gizlisin amansızlığın
taburunda
Koca bir kütle,
Peyder pey
tüketildiğime mi yanayım,
Ses olmadığıma mı bu
aşkın?
Notaların istilası adeta
kulağıma hücum eden
O mevta şarkı,
Kırılganlığımın da
nüansı,
Temkinle yürüdüğüme
kani olup
Tepe taklak
yuvarlandığım o batıl imge:
Yüreğin tercümanı tüm
bayat argümanlar,
Damıtıldığım ve dağınık
bildiğim bir ömür anlayacağın.
Kerelere yığdığım da katmerli
bir yalnızlık,
Listeme dâhil ettim
sonunda adını:
Tekerrür eden onca
acıyı sahiplendim de
Ne olacak bu hikâyenin
sonu?
Gün bildiğim ama
gülmeyi savurduğum;
Ses bilip de her
buklesinde içime attığım;
Sonradan eklediğim bir
dip not adeta,
Eridiğim her cümle,
Katıla katıla güldüğüm
ne çok duygu sürüncemede.
Tabi tutulduğum atlas
ve yeknesak karartı,
Demlendikçe gecenin kör
vakti
İçmeden sarhoş olduğum
gizemli bir bilmece,
Tehir ettiğim her
randevuda
Esrikli aklın muhafız
alayı onca belirteç:
Bir ondan bir bundan
çalıp da
İçime attığım her acı:
Yetmezmiş gibi babamın
mezarında
Yok iken bir tek dikili
ağacım,
Anamdan gizlediğim,
Bacımdan kaçırdığım
usul usul
Yorgun bir nüfus
kambersiz düğün misali
Çalmadığım ama
çaldırdığım aşkım ki
Kırgın bir varlığın
hâkim kıldığı
Tek mecra;
Duyguların at
koşturduğu o günce.