Serbest Kürsü / Söyleşi

Eklenme Tarihi : 23.11.2016
Okunma Sayısı : 2479
Yorum Sayısı : 1

ŞİMDİ  ANLATIN  DERDİNİZİ  MARKO  PAŞAYA / ANLASILDI  FAKAT  NE  DEMEK  İSTOORSUN?
******************************************************************************
Efendim  mutlaka  duymuşsunuzdur ‘’Anlat  derdini  Marko  Paşa’ya’’  sözünü.

Önce  bu  sözün  nereden  çıktığına  bakalım  mı?

Bu  sözün  nereden  ya  da  nasıl  çıktığına  bakmak  için  de  Marko  Paşa  kimdir  oradan  başlayalım.

Marko  Paşa  adından  da anlaşılacağı  gibi  bir  Rumdur. 1814  Yılında  Yunanistan’ın  Syros  Adasında  doğmuş,  ilk  ve  orta  öğrenimini  orada  tamamladıktan  sonra  İstanbul’a  gelmiş  ailesiyle  birlikte  ve  Mekteb-i  Tıbbiye-i  Şahaneye ( Tıp  Fakültesi ) girerek  hekim  olarak  çıkmıştır  bu  okuldan. Zamanla  çok  iyi  bir  doktor  olması  sebebiyle  Sultan  Abdülaziz’in  hekimbaşısı  olmuş  ve  dahası  bir  doktor  olmasına  rağmen  kendisine  Paşalık  ve Mekteb-i  Tıbbiye-i  Şahane Nazırlığı  ( yani  bakanlık )   verilmiştir.

Marko  Paşa  aynı  zamanda Kırımlı  Aziz  Beyle  birlikte Hilal-i  Ahmer  Cemiyetinin  (  Kızılay  Cemiyeti) Kurucularındandır  ve  II.  Abdulhamit  döneminde  de Meclis-i  Âyan  üyesidir  ( Yani  milletvekili )

‘’Anlat  derdini  Marko  Paşa’ya’’  Sözünün  onun oldukça  sabırlı  bir  hekim  olmasından,  kendisine  gelen  hastaları   sabırla  uzun  uzun  dinleyip  dertlerine  hem maddi  hem  de  manevi  çözümler  üretmesinden  kaynaklığı  söylense  de  asıl  durum bunun  tam  tersidir. Yıllar  sonra  torunu  Despina Anats bu  sözün  nasıl  ortaya  çıktığını  şöyle  açıklamıştır:

“Marko Paşa için kullanılan “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyişinin neden söylendiğine dair elimde iki cevap var. Bunlardan biri Marko Paşa Osmanlıca’yı iyi bilmediği için gelen hastalarına devamlı ‘Anlaşıldı. Fakat ne demek istiyorsun?’ derdi ve çözüm üretemezdi. Bunun üzerine ‘Derdini Marko Paşa’ya anlat’ deyişi çıktı. Bir diğeri ise Jön-Türkleri şikayete gelen Rumları yine ‘Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?’ diyerek bıktırıp geri çevirirdi. Şikayete gelenler dertlerine çözüm bulamadan geri dönerdi. Marko Paşa’nın hastaları uzun uzun sabırla dinleyip onlara manevi huzur ve rahatlık verdiği söylentisi gerçek değil.”


Şimdi  durduk  yerde  nereden  aklıma  geldi  Marko  Paşa?

Aslında  pek  de  durduk  yere  değil. Günlerdir  neredeyse  millet  olarak  aramızda  bir  iç  savaşa  neden  olacak  olan  ve  bazıları  için  ‘’ Pedofili  yasası’’  Bazıları  için  de  ‘’  Tecavüzcüyü  ödüllendirme  yasası ‘’  Olan  yasa  tasarısı  ( Ki  ısrarla  bağırdım  o  kadar  ‘’Henüz  meclisten  böyle  bir  yasa  çıkmadı.yasa  çıkmış  gibi  yazıp  çizmeyin  diye ) geri  çekilmiş.Bu  geri  çekilmeyi  de  yasanın  en  şiddetli  savunucusu  olan  Adalet Bakanı  Bekir  Bozdağ  bizzat  kendisi, twitter  hesabından  duyurmuş. (  Daha  sonra  Başbakan  da  kanun  tasarısının  komisyona  geri  çekildiğini  açıkladı )

Aynen  şöyle  demiş  Bakan:

1-  Kanunun  izin  verdiği  yaştan  önce  evlenenlerin mağduriyetlerini  gidermek  için  yapılan  düzenleme,  Adalet  Komisyonuna çekilecek.

2- Komisyonda evlilikte  yaşa  takılanların  mağduriyetini gideren  düzenlemeler tasarı  metninden  çıkarılacaktır.  Tasarının  kalan  kısmı  yasalaşacak.

3- Yaş  engeli  nedeniyle  evlenemedikleri  için mağdur  olan  aileler, dertlerini  daha  iyi  anlatarak  siyasi  ve  toplumsal  desteği  arttırmalıdırlar.

Evet..Öncelikle  sayın  bakana  çok  teşekkür  etmek  lazım  zira  ülkede  çıkacak  olan  bir  iç  savaşı,  kanun  teklifini  geri  çekerek  önlemiş  oldular.  Daha  doğrusu  önlemiş  olduklarını sanıyorum.  Zira  ‘’ Tasarının  kalan  kısmı  yasalaşacak’’  İfadesi  üzerinde  de  yine  aynı  kızılca  kıyametler  kopar  mı  kopmaz  mı,  ya da  kopuyor  ama  ben  farkında  değil  miyim  bilemiyorum.  Şimdilik  ortalık  sütliman  görünse  de  ‘’  Tasarının  kalan  kısmı  da  yasalaşmasın…İstemezüüükkk’’  Diye  bir  isyan  her  an  olabilir.

Kanun  teklifinin  yaş  engeli  ile  evlenemedikleri  için  mağdur  olan  aileler  ile ilgili  kısmının  tekrar komisyona  geri  çekilmesi  düşüncesine  ‘’ Ulan  madem  ki  o  kadar  g.tünüz  yoktu  bu  yasa  tasarısını  niçin  hazırladınız?  Yok  eğer  doğruluğuna  inanıyorsanız  niçin  geri  çekiyorsunuz’’  mu  desem  yoksa  ‘’  Aferin  bak  medeni  düşünce  işte  bunu  gerektirir.  Muhalefetin  görüş  ve  hassasiyetlerine  de  önem  vermek  gerekirdi  tabii  ki’’  mi  desem işte  o  konuda  ben  de  ikilem  içinde  kaldım. Sanırım  en  doğrusu  ‘’ Ulan  arkadaş  madem  ki  bir  osurukta  yıkılacaktınız o  halde  hangi  cesaretle  böyle  bir  kanunu  meclisten  geçirmeye  çalıştınız?’’  Demek  olacak.  Bu  arada  bazılarına  da  ‘’  Hani  ulan  çıkmıştı  yasa  meclisten?’’  Diye  sormayı  abes  görüyorum.  Çünkü  o  zât-ı  muhteremler bir  kanun  meclisten  nasıl  çıkar,  nasıl  yürürlüğe  girer bilmezler ama  boş  teneke  gibi  tıngırdar  durular.

Ancak bakanın   twitter  mesajının 3.  Maddesi  çok  hoş  olmuş  doğrusu.  ‘’Bayıldım’’  ifadesi  yetersiz  kalır beğenilerimi  sunmak  için(!)  Tam  bir  ‘’Anlat  derdini  Marko  Paşa’ya durumu.  Gayet  açık  ve  net  bir  şekilde  vatandaşa  ‘’ Kusura  bakma  kardeşim.  Senin  derdinin  devası  bizde  değil.  Derdini  Marko  Paşa’ya  anlat’’  denmiş.

İyi  de  Marko  Paşa  1888 de  ölmüş.  Vatandaş  şimdi  hangi  Marko  Paşa’ya  anlatacak  derdini?

Mesela  Leyla  Tan,  kime  anlatacak  derdini?

Leyla  Tan mı?  Kısaca  anlatayım:

Şu  anda  üç  çocuk  sahibi  bir  anne  Leyla  Tan. Kendisi  14,  kocası  17  yaşındayken  ve  de  nişanlı  oldukları  halde  kocaya  kaçmış. Adamdan  bir  çocuğu  olmuş  önce.  Evliliklerinin ikinci  yılında  kocası  hakkında  kamu  davası  açılmış ( Evlenme  yaşında  olmayan  bir  çocuğu  alıkoyma  ve  ırza  geçme  suçundan.)  Dava  sürerken  adam  uzman  çavuş  olmuş  ve  Siirt'te  üç  yıl  çalışmış.  Bu  arada  bir  çocukları  daha olmuş. Yine  bu  arada artık  reşit birer  vatandaş  oldukları  için  resmi  evlilik  de  yapmışlar  ama  kanun  gözünün  yaşına  bakmamış  kocanın.  Adamı  sekiz  sene  dört  ay  ceza  vererek hapse  atmışlar.

Leyla  Tan 24  Şubat  2016 da 
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ AİLE BÜTÜNLÜĞÜNÜ OLUMSUZ ETKİLEYEN OLAYLARI ARAŞTIRMA KOMİSYONU’nun  huzuruna  çıkmış  ve  derdini  anlatmış

O komisyonda  Leyla  Tan  ne  demiş,  onu  dinleyen  komisyondaki  milletvekilleri  neler  söylemişler  aslında  bunları  uzun  uzun  yazabilirdim  ama  uzun  yazılar  okunmuyor.  Yine  de  arzu  eden  herkese  kopyalayıp  gönderebilirim.

Evet..Leyla  Tan  TBMM ye  gelmiş,  derdini  anlatmış  hatta  komisyondaki  milletvekillerinin  hepsi  onun  durumunun  mutlaka  halledilmesi  gerektiği  üzerinde  mutabık  kalmışlar  ama  iş  çözüm  noktasına  gelince kızılca  kıyametler  kopmuş. O  gün  olayı  sorun  olarak  gören  daha  sonra  yan çizmiş…

Eee  bundan  sonra  ne  olacak?  Yani  Leyla  Tan  bundan  sonra  derdini  kime  anlatıp-  Adalat  Bakanının  da  belirttiği  üzere -  Kimi  ikna  etmeli  durumunun  bir  mağduriyet  olduğuna…  Derdini  anlatacağı  bir  Marko  Paşa  bile  yok.

Neyse  ben  anlatayım  yine  de  derdini  kime  anlatması  gerektiğini.

Leyla  Tan  derdini,

Daha  dün 

Genel  ahlaksızlığı  marifet  sayıp  bu  gün  ahlaktan  dem  vuran  ergenlere anlatacak.

Daha  dün

‘’Pornoma  dokunma’’  Diye  pankart  açıp  bu  gün  ‘’ Çocuk  gelin  de ne  yaaa?’’  Diyen  pornoculara  anlatacak.

Daha  dün

‘’ Sevişirim  ama  evlenmem,  hamile  kalırım  ama  doğurmam’’  deyip  bu  gün  ‘’ Pedofili  Yasasına  hayır’’  diyenlere  anlatacak.

Daha  dün

‘’Namus  mu?  Kirletmeden  duramam’’  Deyip  bu  gün  karşımıza  el  değmemiş  bakire  olarak  çıkanlara anlatacak.

Daha  dün

Kendisi  16  yaşındayken  evlenip  bu  gün  ‘’16  yaşındaki  kızları  evlendiren  gerici  zihniyetten  korkuyorum’’ Diyenlere  anlatacak.

Daha  dün

‘’ Lilith’in  sürtükleriyiz’’  Deyip  bu  gün  Leyla  Tan  gibilere  ‘’  Orospu,  çok  mu  azmıştın  da  14  yaşında  kocaya  kaçtın?  Sen  de  geber,  kocan  da  gebersin.’’  Diyen  sürtüklere  anlatacak.

Daha  dün

‘’Tam iffetli  olucam  bi  gülme  geliyor’’ deyip Bu  gün ‘’ Tecavüz  insanlık  suçudur’’  Diye  yırtınan   15- 16  yaşındaki  sübyanlara  anlatacak.

Daha  dün

‘’Vücut,  meme,  a…  benim.  Sevişirim  kime ne?’’ diyen   bu  gün  ise  namus  ve  ahlak  abidesi  kesilen özgür  bağyanlarımıza  anlatacak

Daha  dün

Ergenlik  çağındaki  kızının  erkek  arkadaşı  için  prezervatif  alıp  bu  gün  ahlak  zabıtalığına  soyunanlara  anlatacak.

Bütün  bunlara  anlatacak ki  bu  memlekette toplumsal  bir  mutabakat sağlanarak,  bir  iç  savaş  çıkmadan  bir  sorunu halletmiş  olalım.  Tabii  ki  anlatabilirse  yaşadıklarının  bir  sorun  olduğunu…

Haa  bu  arada  ‘’Abi  ben  de  karşıyım  bu  yasa  tasarısına,  ne  yani  şimdi  ben  senin  şu  yukarıda  bahsettiğin  ve  resimlerini  yayınladığın  tiplerden  biri  mi  oluyorum  karşı  olduğum  için?’’  Sorusunu  soranlar  da  olacaktır.  Onları  tamamen  tenzih  ediyorum.  Onların  derdi  maalesef  Türkiye  gerçeklerinden  habersiz  olmalarıdır.

Bana  ‘’Hocam,  senin  durumunda  ya  da  Leyla  Tan’ın  durumunda  olan  en  fazla  elli  kişi  var.  Bunlar  3000-4000  insanı (  Tecevüzcüyü)  Hapisten  çıkarmaktan  bahsediyorlar’’ Diyor  bazı  arkadaşlarım.

Arkadaşlar !  Hangi ‘’en  fazla  elli  kişi’’den  bahsediyorsunuz? Sadece  Fethiye’nin  bir köyünde  bu  mağduriyeti  yaşayan /  yaşamış  olan, en  az elli  tane  tanıdığım insan  var.  Türkiye'de  kırk  binin  üzerinde  köy  olduğunu  düşünürsek  asıl  sayıyı  siz  tahmin  edin  artık. Yani her  çocuk  yaşta  evlenenin  peşine  düşmüş  olsa  bu  devlet  var  ya  Türkiye’deki  mevcut  hapishanelere  en  az  on  katı  daha  fazla  sayıda  hapishane  eklemek  gerekir.  Yani  devletin  polisi ile,  jandarması  ile,  zabıtası  ile  çözülecek  bir  sorun  değil  bu. Her  ergen  kızın  yada   erkeğin  başına  bir  polis,  jandarma  mı  diksin  devlet ?

Ayrıca  hemen  şunu  da  ilave  edeyim : Bu  hükumet  anne- babanın  rızasıyla  evlenme  yaşını  kızlar  için  17  ye  çıkardı.  Tecavüz  suçlarının  cezasını  arttırarak  8,5  seneden  16  yıla  çıkardı.  Peki  tüm  bunlara  rağmen  çocuk  gelin  olayı  ya  da  ondan  çok  daha  yaygın  olan  çocuk  yaşta  kocaya kaçma  olayını (  veya evlenme  diyelim)     önleyebildi  mi?

Neyse…Konuyu  bir  fıkra  ile  noktalayayım,  belki  biraz  ortamı  yumuşatırız.

Bir  gemi  kazasından  sonra   ikisi  erkek,  biri  de  çok  güzel  bir  kadın  olmak  üzere  üç  kişi  bir  ıssız  adaya  düşüyorlar.  Issız  adada  yiyecek,  içecek  bol,  o  bakımdan  bir  sıkıntı  olmuyor.  Ancak  ortada  bir  kadın  var..

Erkeklerden  biri  diyor  ki  ‘’ Gel  şöyle  yapalım:  Birimiz  aşağıda çalışırken  diğeri  şu  yüksek  ağaca  çıksın ve  gözcülük  etsin.  Eğer  aşağıdaki,  kadına  sarkmaya  kalkarsa  yukarıdan  ikaz etsin.’’  Öteki  erkek  kabul  ediyor  ve  ağaca  ilk  olarak  teklifi  sunan  çıkıyor.

Diğer  adam  aşağıda  efendi efendi  çalışıyor.  Kadına gözünün  ucuyla  bile  bakmıyor..  Ama  yukarıdaki  başlıyor bağırmaya  ‘’ Ulan  soysuz  herif.  Ne  yapıyorsun  sen  öyle.  Kadını  niçin  taciz  ediyorsun.  Allah  senin  belanı  versin  e  mi.  Bak  şimdi  de  tecavüze  kalkıyor’’

Aşağıdaki  adam  şaşkın...  Cevap  veriyor:  ‘’  Yahu  ne  tacizi,  ne  tecavüzü.  Görmüyor  musun  ben  efendi  efendi  çalışıyorum.  Kadın  yanımda  bile  değil’’

Yukarıdaki  yine  bağırmaya  devam  ediyor ‘’  Seni  namussuz  seni.  Şimdi  geliyorum  yanına’’

Ağaçtan  iniyor  ve aşağıdaki  adama  ‘’  Haydi  sen  çık  yukarı. ‘’  diyor.

Adam  ağaca  çıkıyor.  O  ağaca  çıkar  çıkmaz  bizimki  kadına  dalıyor.  Yukarıdaki  adam  aşağıdaki  manzaraya  bakınca kendi  kendine  söyleniyor:  ‘’  Vay  canına  beee. Adam  haklıymış.   Buradan  bakınca gerçekten  de  tecavüz  gibi  görünüyor.’’

Marko  Paşa’nın dediği  gibi  noktalayalım:

‘’Anlasıldı  fakat  ne  demek  istoorsun? ‘’
( Şimdi Anlatın Derdinizi Marko Paşaya / Anlasıldı Fakat Ne Demek İstoorsu başlıklı yazı Sami Biber tarafından 23.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu