Doğum anıyla elimize verilen hayat defterini, son nefese kadar taşımak ve içini güzelliklerle doldurmak ve bize veren yüce Rahman’a teslim etmek zorundayız. Bu hayat defteri öylesine gelişi güzel, kafamızın estiği gibi karalamak ve doldurmak için verilmedi. Hayatın başlangıcı ile bitişi nasıl bizim elimizde değilse, o defteri de kendi aklımıza fikrimize düşüncemize göre doldurmakta elimizde değildir. İlk satıra Âlemlerin Rabbine teslimiyet secde şükür, Salih amel insanlığa yardım her okuduğumuzda ilk söylediğimiz besmele ile hamd ve Resulüne salavat ile doldurmalıyız. Kulunu seven koruyan onun mutlu olmasını isteyen, Yüceler Yücesi Allah c.c. kulun mutluluğu selameti için bunları istemektedir. Açılmayan gönül kapılarımızı birbirimize merhametin kapısını aralayarak bakmamızı sevmemizi korumamızı imanın anahtarı ile açmamızı istemektedir.
İmanla dolu olan gönülle, son nefesimizi vererek kendisine bu emanet canı içindeki iman Salih amel muhabbet samimiyet kardeşlik bağının gülleri ile teslim etmemizi istemektedir. Yoksa kul nefis şeytana uyarak onlar tarafından aldatılarak, boş değersiz savlar peşinde kelimeler ve sözlerle bakışlarla kifayetsiz kalmasını isterse de bunu önleyecek olan bizlerin ona doğru olanı imanı hakkı tebliğden başka yapacağımız, bir zorlama söz konusu olamaz. Rabbim bu imtihan dünyasında seçimi kulun kendi iradesine bırakmıştır. Kul İster ,Rabbim önüne getirir yaratır. Kul nefreti ile içinde çevresinde volkanları kaynatmakla meşgul olursa, arayıp bulacağı da kor alev kaynayan ateş olacaktır sonuçta. Gönül içinde yani kalp dediğimiz gönül içinde hâkim olan hakkın emri ise ne mutlu kula, yok nefis şeytan zalimin duyguları ise vay haline! Geçici dünyaya kananla, baki olan Yüce Rahmana teslim olanın akıbeti elbette ki ayrı olacaktır. İnsanın var oluşu hakka yani Rahmana yakınlığı emrine tabi olmakla olur. Yaratılmış kulların, değişen fikri hatta sonrasında fikirsiz ‘ligi peşinde koşmak elbette ki yok oluşu getirecektir.
İşte bu nedenle gönülde neyi diri canlı tutuyorsak, onun karşılığını ahirette alacağız. İfade edilen güzel duygu dolu sözlerle gönülleri okşayan süsleyen kulun hayatı ile güzellikleri yakıp yıkan öldüren kulun hayatı da elbette ki bir olması mümkün değildir ahiret hayatında. Gönlü ne ile kul örerse ahiret hayatında kendini mutlaka karşılayacaktır. Selam ve dua ile kalın kardeşlerim.
Ararsan bulursun kendini gönlün tepelerinde
Ararsan bulursun kendini kor alevin en diplerinde
Sen ara kendini açılan gönül kapınla ara bul gönüllerde
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Bak âleme gönüller merhameti ile gönülde her yerde
Sana verilen bu hayat nefes bitecek elbet günün birinde
İçini imanla nurla Salih amelle doldur vakit şimdi elinde
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Bil ki bu ömür hak yolunda hakla değilse tuzaktadır
Sana Âlemlerin Rabbi sanma çok ama çok uzaktadır
Bak kâinata her an sana şah damarından yakındır
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Dilin bu ömründe Rahmanı her dün bırak ansın
Sen merhametinle imanınla her cana cansın
Bırak günahı gel tövbe kapısını bedenin yıkansın
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Nefis şeytanla zalimle olursan gireceğin mezar dardır
Bu dünyada Nur Kur’an iman sana amelinle yardır
Bu dünyada merhametinle ne kazanırsan kârdır
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Kul Mehmet’im bil ki bu ömür çok kısadır
Uzun diyerek kanma bir kelebek ömrü kadardır
Bak gelip gidenlere kazandığı malı geride bırakandır
Yüce Hak bir gün soracak kimle nerede nasıl gezdiğini
Mehmet Aluç-Kul Mehmet