Dinginliğin huzuruna
eren bir matemim,
Mahrem gölgelerin
oynadığı bir yangın belki de,
Eremediğim hidayetin
tutuklu yolcusuyum
Girizgâhında aşkı buyur
eden bir hikâyeden ibaretim:
Gidenlere yüklü nidalar
savuran,
Gelenlere yürek dolusu
sevgiyi ve sırrı sunan.
Bir gölgeyim de
demlendikçe kaybolmaktan
Kendini alamayan;
Dertlendikçe yüreği kör
dili bıçak olan;
O kuyunun dibinde
Nemli ve mimli bir
imgeyim:
Çıkmak ne kelime,
Ölümüne kalmaya razıyım
Hem de ikbalimi yok
sayıp
Mazimle haşır neşir;
An’ımı var sayıp
dünümle cebelleştiğime kani
Bir garip yürek
sesiyim.
Yine soytarısı
cümlelerin,
Batılı belki de
derlediğim hikâyelerin
Ve mensur bir şiirim
andıkça adını bilinmezin
Her şiiri aşk bildiğim
sırdaş bir terennüm kadar da
Kayıp mutluluğun
simgesine nail kekremsi bir acı.
Kandıkça, için için
kanayan;
Sustukça rehavete
dalan,
Dalya dediğim ne çok
ihanet mademki değişmez yazgım
Yine başımın tacı
sevdanın bitimsiz nazında saklıyım:
Hem de öylesine rahvan
bir kaykılmışlık ki
Andımda saklı tuttuğum,
Yarınımsa hepten kayıp.
Dünlerin közüne toz
konduramazken
Eşrafın gözünde kayıp
bir rotayım
Derlediğime inat
çözülmeyi dilediğim;
Dertlendikçe yazmaktan
geri duramadığım
Ve her cümleyi sure,
Her aşkı da hikmet
eyleyip
Şükre doğru yolculuğum
Varamadığım sabaha
rahmet yüklediğim
Bir bilinmezim hele ki
bilindik bir lehçeden yoksun,
Yürekse hepten yorgun,
Suretimde niyazla
demlendiğim nice hikmeti
Feyiz alıp varmayı
beceremediğim o güzergâh,
Kayıp şehirlerin ilacı
adeta
Yazmayı adet edindiğim
Her sır yüklü şiir,
Sonunda çıktığım
kerevete buyur eden.