Nankör nidaları
tıkıştırıyorum hecelere ve
Şölensiz yarınlar
sıkıştırıyorum
Bedel yüklü dünlerime
Derken sanrılar
üretiyorum
Tüketilmişliğin
cephesinde
Kundaklanan varlığıma
sirayet eden bir hükümde.
Sandık dolusu hüzün
biriktiriyorum
Gecenin iflah olmaz
deviniminde
Bir de keramet
yüklüyorum hikâyelere,
Hikâyelerde solan
çiçekleri saklıyorum sonra,
Bir bir
Yüreğimin güncesinde…
Meramı yanık bir
kelamda,
Saklı tuttuğum sen
yarımda,
Ser verip sır
vermediğin onca şiiri de yakıyorum
Ölüm öncesi:
Isınan mahremin
mateminde saklı aslında
Yankısı sevdanın
Bir de biriktirdiğim mazeretlere
yüklerken kaygıyı
Gidip de dönmeyeceğini
bile bile
Gitmeni dileyip de
ansızın
Yok olmaya ant içtiğim.
Yazmaksa beratım,
Yanmaksa sefasını
sürmek onca dermanın
Bir de evet, bir de
Kayıp rotamı soruyorum
Gönül penceremde
misafir ettiğim
Soluk gölgelere:
İndinde rahmetin
Edindiğim hani mertebe
ise
Bir de konuşlu güzergâhın
metruk sedası,
Sevmeler olmaz mı
yüreğin belası,
Diyen şairi arıyorum
gün ve gece,
Arındığım günahlara
isyanı oysa Tanrı’nın:
Bir kelam eden ya da
olmaz iken bir soran
Şu garip faninin halini
durduk yere…
Sahi, özlemek sadece
gözden ırak iken
Gönülden ne ise mi atamadığın
yetmezmiş gibi
Üstüne devirdiğim bunca
beyhude isyanın.
Affola, şair,
Sen çıkardın beni
baştan
Gönül koyduğum kayıp
şiirin
En bilindik bendinde
Yine varlığımı kutsayan
bir rahmete tüm şükrüm.
Görmez gözlerin yasına
da yaşına da Eyvallah
Bilip bilmeden ettiğim
kim bilir ne çok cürüm,
Seyreldiğim hayatın
fıtratında
Bir gizli özneyim işin
aslı
Sen bir de
sevdiklerimden sor beni
Hele ki yüreği titreten
bir beyanda
Vakıf olmuşsan bir kez
aşkın tadına.