Sarmalında bir dua
hükmünde
Yine de hicap edilesi
bir bekleyiş
Zamansız ölümlerin
teninde dolaşan eli
Aşk adına yüksündükçe,
Sordukça sessizliğin
vebalini
Bir de kanıksanası o
yalnızlık yok mu…
Peyda olan üç beş şiire
yüklenip de
Pervazında gök kubbenin
Bir de rahmet okunası
benliğin
Dara düşen dizeleri…
Hani yol olan hani su
olan
Hani öfke olan,
Çaldırmadığım
masumiyetime sığınıyorum sessizlikte
Bir de yüksek ökçeli
nidalarına çaresizliğin.
Zifiri karanlık Martın kim
bilir kaçı,
Şen şakrak tüm yetim
düşmüşlüğüme teyelli
Münafık güruhların de
payıma biçtikleri.
Desem ki demediklerimde
saklı yongam,
Deyip de tecelli eden
sessizliğin…
Yine nüfuslu şiirlerin
coşkun imgeleri
Bir de edalarında
nakşeden çapulcu gölgemin,
Haydi, bir rahmet daha
oku usulca
Duyduğumun bilincinde
ol sen yine,
Yazılı fermanların
haznesinde,
Bir de biçilen kaderin
titrek sesi
Garip bir faniyim altı
üstü,
Görünmezliğimin şeceresinde
yok mu o gelip gitmeler.
Keşke gelmeseydin,
dediğini duysam ölürdüm inan,
Ölmelere doymadığım bir
aşk bu;
Hele ki sefilliğin diz
boyu rükûsunda
Bir tek O’nun nezdinde
kayıtlı bu sevda,
Melekler dahi eşlik
ederken şu çocuk hüznüme
Yetim düşmüşlüğümün
temennisi mi yoksa
Bir ömür tutsak
sevgiyi,
Sevilmek mi erdemdi
sevmelere gıpta ile dokunuşum
Bir de revnak tümceler
kundaklarken yürek çetelesini
Hadi kondur son bir
buse şu garip şiire.
Şehirleri yoksun
ülkelerin çakıl taşları ile dolu
Şu buruk güfte,
Ve yol yakınken andığım
şevk ile garip Zühre
Hele ki indinde bir
gölge aşkın
Bir de sükûtun resmini
çizip gönder dokunmadığım ellerinle,
Saf tuttuğum
yalnızlığın piriyim bil ki
Bir de yazmaya
doyamadığım onca sefil şiirin:
Namesinde saklıyım,
İkrarında kayıp bir
kıtayım,
Şen gülüşlerimi çaldı
evren,
Boyutsuzluğumda
beklemedeyim;
Hakk nezdinde bir garip
köle aşka,
Gönlün sürurunda yansam
da gün ve gece.