Densiz haykırışlar
cebbar gölgelerde,
Çocuklar asla ölmemeli
diyen
Fıtratın temennisine
âmin, deyip,
Satır aralarına serpiştirdiğim
bilinmezin tetiğinde
Konuşlu bir kurşunum
işin aslı,
Gün geceye devrildi
devrileli,
Yeni güne merhaba
demeyeli kaç salise kim bilir?
Mutluluk arşa çıkmış da
dokunamadığım,
Sevda yüreklerde ekili
deyip de eremediğim
Bir keramet,
Nasıl da sancılı bir
beyanat yine Hakkın hikmeti,
Dağılsın artık kara
bulutlar dünyanın çok uzağına.
Gönülden ayrı düştüm mü
Yanarım yana yakıla;
Bir bukle hüzün de mi
yakışmadı sanırsın
Şu kırgın ömrün kurmaca
şahitliğinde Tanrı,
Bilfiil
yargılanmadıysam ne olayım,
Hem dediklerimle
sakladığım densiz anlamsızlığı,
Gözümden akıtmadığım
yaşa mı sayayım
Kıpraşan minvalinde
yüreğin
Hem de tenkit edildiğim
onca tahakküm
Yine sır dolu benlikte
Bir nevruz sancısı kadar asil ve nüktedan ise.
Kuytular…
Uyutulduğum kabrimde el
pençe tüm yorgunluk
Yine ve yeniden gafil
avlandığım.
Susmalara rast gelen
evrenin kibri,
Varlığın enkazında iki
dirhem bir çekirdek
Tüm terk edilmişliğim.
Kayıtlıyım,
Miladım yarın olmalı
Çok da yorgunum
Oysaki henüz doğmadım:
Sandığımda, sanmadığım
ne ise,
Sarmalında ömrün hicap
ettiğim bilindik tek lehçe
Yine kavuşamamanın
delaleti,
Var yemez sancıların
eşkâli adeta
Görünmezliği son hecede
tecrit ettiğim.
Gönül gözümden hallice
bir tını,
Varlığın iktidarı kaç
kaçkın tümce?
Kaç rakımda
buluşacağımızın beyanatı
Yine hükümlü sürgün
düşlerim?
Düşmüşlüğün çok
ötesinde
Sıkış sıkış yüreklerin
de cehaleti adeta
Sevmelere nazar
değerken
Celbi kaderin kederle.
Gölgeler belli ki
meşrebi yoksunluğun,
Hezeyan ise tutuklu bir
günce
Yüreğin kıblesinde
saklı tutulası o rehavet yine
Aklın ermediği bir
tefrika
Bilfiil sorguladığım
benliği
Yetmedi eremediğim
hidayeti
Tutuklamışken Tanrı,
Solumda akıbet yüklü
tufan
Sağım hepten sağdıcı
kıldığım
Dualarıma buyur ettiğim
hazan.
Z/amansız bir kelam
madem ettiğim yemin,
Suretime sakladım
içimdeki çocuğu;
Görmeden niyaz ettiğim
onca melun düşü;
Düşünüp de içinden
çıkmayı beceremediğim
Haraç mezat ortalarında
bir yerde,
Neye delalet ola ki,
Sakındığım göze batan
aşk misali
Bir de yüklendiğim
rehavete
Yine çalımı kaderin,
Esir tutulası ne çok
beyit,
Ölüp ölüp dirilmelere
doyamadığım:
Hayli sakıncalı bir
hüküm yine
Kalemin verdiği,
Kırmadan da kalemi
ölmelere denk düştüğüm,
Geceyi zindan gündüzü
zulüm bildiğim,
Tantanası ömrün zakkum
misali düşkün bir
Sevdayı buyur etmişken
yüreğin matemine.
Ermediğim gecelerin
yasını tutuyorum
Biraz da akılsızlığın
cezası iken…
İkilem yüklü ruhun
hayatla pekişen cehaleti,
Ve yine geçkin
imgelerde terk edilmişliği şiirin.
Sondan başa
ayrıştırıldığım o tapınakta,
Firavunlara rast
gelmenin metaneti mi yoksa
İnancımı körükleyen
onca mizaçta
Esefle anarken adını
rahmetin nice münafık,
Derlenen bir beyiti de
asarım hani başucuma,
İçinde kaybolmaktan da
asla yüksünmediğim.
Uzuvları titrek
mahşerin,
Derin çok derin makberi
son ümitlerin;
Yine dokunamadığım o
terennümde gizli
Bir beyanat adeta,
Kansız bir ihtilal
kadar da soğuk bir hegemonya
Basireti bağlı mutluluk
iken
Kapıp koyuverdiği
aryalar,
Tüfekler dahi matemde
Ölüme kilitlenmiş son
izlekte.