Çapağında gizli
sanrılar,
Tanrı gülüşlü adamların
sancağında
Uçuşmakta sayısız
kelam.
Az sonra tüysıklet
zamandan aşıracağım geceyi,
Üstüne verecek eskici
sattığım acıların,
Üstü kalsın dememi
beklese de
Haz etmeyeceğim bu
pazarlıktan:
Altı üstü acı, dese de
adam.
Damsız yalnızlığın maktulüyüm,
Damlayan yasların izini
sürerken,
Yaşlarını çaldığım o
yaşlı kadının
En derin yasıyım yine
makamsız bir yalnızlık,
Dercesine düş bekçisi
ahir zaman
Bir de yalın zehriyim
düşlerimi öldürdüğüm.
Zamanım dar, be Leyla,
diyen Mecnun’unun yalancısıyım:
Kat kat badana yapan
kadınların simli gözyaşıyım
Ve sürmediğim rujların
kara lekesi
Ya da kırmızıya çalan
gülüşlerin bekçisi
Bir rimel tadındayım.
Noksanım doğmadığım;
Aynıyım aslında
doğduğum günün yüzü suyu hürmetine
Sadece günahlarım fazla
her ölümlü gibi,
Tutuklusuyum deli
aşkların,
Delirdiğimin kanıtı
işte düştüğüm her aşkın
Tek sanığı.
Hey, sen kadın, diyen
savcının baş tacı bir ölüyüm;
Ölümüne sevip
Yeniden dirilmeyi
unuttuğum bir sabahın da
Müridi iken Tanrısal gülüşleri
iblisin.
Ne o, sen de mi
kovuldun cennetten,
Demesini bekliyorum
Bir de saf tutan o saf
umutlarım.
Kara tahtanın en saygın
lekesiyim;
Metazori sevdaların
tatlısı keşkül tadında olsa keşke
Hayat bir de
sağalttığım dünlerin kıyımına
Kim dur diyecek,
demelerin de müsebbibi:
Yorgun tayfasıyım
anlayacağın, o yaşamadığım hayatın.
Teyelliyorum dünle bu
günü
Bir de sırıtmasa şu
yarın denen düş yeli.
Hadi, oradan nezdinde
yoklamamı alıyor Tanrı;
Ben ki varlıkla
yokluğun arasında bir döngü;
Gidip gidip dönemediğim
uzak ülkelerin
En yüzsüz turisti;
Bir elimde pusula
Diğerinde reçetesi aşk
denen yangının;
Kadim dostlarımla
beraber gömün beni
Dememi asla beklemeyin:
Onlar çoktan sıvıştı
düşlerimden.
Dün demeyi isterdim
lakin
Dünümde de yokmuş kin
besleyen neferleri
Yorgun yüreğimin.
Ah ki ben;
Döngünün kayıp çocuğu;
Resmeden yine ve sadece
Tanrı;
Ellerimden kayıp düşen
pervasızlığı
Islah etmesini
dilediğim mürşit gölgem,
Kambersiz düğünlerden
hepten kovulmuş
Şu çocuk lehçem
Bir de uydurduğum
masallardan arakladığım
Sevdalı kahramanlarım;
Yine beni benden eden.
Ne o vakit çok mu geç?
Mutluluğa pervane bir
ölümlü için,
Ismarladığım ne ise
artık düşsün peşime
Ha bir de tınısı şu
melun şiirin,
Bari bunu çok görmeyin.