Tüm zamanların uzağında ve kucağındayım kaderin. Esefle kınadığım kadar kınandığıma da kani bir güzelleme peşindeyim: Önce kendimi ötekileştirdiğim derken eklenen halkaların, zincirimi devingen mizacım kadar gergin tuttuğu gerçeği ile de yüzleştiğim.

 

Zaman ve mekân denen uzamda harici vasıfların içselleştiği bir hegemonya biraz da aşınmış benliğim ve ben zımparalıyorum kundaklanan düşlerimi temize geçirmek gayreti ile sınandığımın da bilincinde.

 

Zıt kutupların birbirini çektiği gerçeği; ıraklarda yakın tuttuğum yürekleri de yürekle ahenkle dans ettirdiğim de yadsıyamayacağım bir gerçek hem de iç görümün dışa sunumunda İlahi Gücün tüm otoritesi ile hemhal olduğum ve büyüyen aşkımı paralel evrenlerde yine Hakka sunumum ki; göreceli sağanaklardan da çektim elimi eteğimi.

 

Hâşâ, Yarabbi, demekse tüm iyi niyetimin asla güncelliğini yitirmediği ve akabinde yürekten bir Eyvallah çektiğim.

 

Tümden gelen duygularımla tüme varan gayretimle ve yine iştigal ettiğim iyi insan olmak adına tüm sancılandığım ve vakıf olunası yine gerçeklerin uzamında, satır arası duygularımı da sır belleyip serlere yığdığım.

 

Adımlarım bazen çok ufak bazense koşmaların gizeminde yazdığım ayrıntılı şiirlerime kılıf uyduruyorum.

 

Yorgunluğun katmanlarında; hiçliğin sükûtunda, sonsuzluğun da hicvi iken tedarik ettiğim düşler yine birikmiş Fatihalarla bir nebze de olsa ruhuma dinginlik katıyor.

 

Zaman hırsız.

 

Bizler ise kaçak göçek yaşıyoruz.

 

Zaman aşımına uğrayansa yine tezahür eden kıvılcımlarla büyüyen yangınların gizeminde hangi duygu arası ise belki de bir kehanet babında.

 

Sivil kimliklerimiz.

 

Masum aşklarımız.

 

Gergin mizaçlarımız.

 

Heyula duygular, arsız birliktelikler ve çeki düzen verdiğimiz hangi martaval ise yorgun zihnin de kıpırtılarında bir bukle olsun huzur nakşeden duyumlarda; sırasız ölümlerde; göreceli mesafelerin de aslında uzağı yakın bellediğimiz.

 

İnsandan öte bir yol varsa; kuvvet babında güç denen mefhum ne ola ki?

 

Hezeyanlar biriktiriyoruz, gölgelerden korkuyoruz; çaldırıyoruz da bazen ise çalıyorlar aç yüreklerimizi derken korkuya teğet geçen kaygıları bertaraf ediyoruz ve yeknesak birliktelikleri tekdüze boylamlara enlem babında diziyoruz.

 

Sarı yapraklar kadar solgunuz, mücbir sebeplerle varlığımızı bazen katlıyoruz bazense solduğumuz bir dala muhtaç oluyoruz oysaki asla geri dönme umudunun da olmadığı.

 

Kırağı çalan bir sabahta Tanrı’yı oynayan gece. Gecenin sükûtuna gündüzü ekleyen derviş ruhlarımız ve kıpırtıları son tufanda ölümlü düşlerimiz, düşüşlerimiz, saplantılarımız, sakıncalı yalnızlıklarımız. Büyüdükçe küçülen egomuz; sivrildikçe yontulmaya muhtaç benliklerimiz. Ve aşk…

 

Sondan başa sayarken çifter çifter; baştan sona ise muğlâk bir resim aslında siyah beyaz aşkların kıvamsız orantısında bir eşleşme ve denklik sevdası iken yine göreceli sağanaklara esir düştüğümüz.

 

Katmanımız.

 

Karartılar yine hicap yüklü.

 

Külliyen yalan demekten yorgun düştüğümüz.

 

Çalakalem yaşamaksa en mucizevî birliktelik ve aşka nazire eden tekdüze varlıkların emsalsiz coşkusu ve sevmeye dair aslında her birimizin hikâyesi. Bazen uzağımızda bazense içimizde belki de yokluğumuzun hicvi iken kenetlendiklerimiz hele ki aşk denen rahleye kondurduğumuz bir surede kanat açıp uçarken tüm boyutsuzluğumuzla bir de saklı gerçekler kendimize asla itiraf edemediğimiz…

 

Ya sizin kabulünüz ne? Bir dervişin yüreği mi taşıdığınız yoksa aslınızı asla inkâr etmediğiniz o eksen mi tüm pervasızlığın da ucube tınısında raks eden benlik ve aşk dolu fıtratın mucizevî yoksunluğuna lanet okurken şeytan ve melekler pür-nakıl dökerken iyi dileklerini ve koruyup kollandığınız… Sahi, sevmekten yorulur mu insan?

 

 

( Ya Sizin Kabulünüz Ne? başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu