Otomobil, tek başına hiçbir kimsenin emeği ve emek ürünü
değildir. Otomobil kolektif güç devamlılığı içinde olan niceli birikimlerle,
yine kolektife göre olur seçme ayıklamalı inşalarla ortaya çıkar. Kolektif olan
envantere; envanter içinde olukla üretilen otomobile; tüm üretim süreçlerine; El
mantığı gereği yatırımcı kişimiz sahip olur.
Oysa üretime sahip olmak (anonim olan patente sahip olmak) başka;
o patent altında üretilene sahip olmak başkaydı. Patent olmayan otomobili tasarruf
etmek, karşılığı olurla sizin için ortaya konanı sizin değişim nesnesi
yapmanızdı. Yatırım sahipliği geçmişi; geçmişle kolektif gücün donmuş olukla
birikmiş emeklerini ve tek kişinin hiçbir zaman muktediri olamayacağı katkı
patent olanaklarını, sektör etkisi ile kişinin bilgi birikim sahiplik gücü kapsamı
içine vermenizdir.
Yatırım, tamamen ortaklığın bilgi, birikim, emek gücü
bağıntılarının toplamıdır. Kişi ancak bu sürecin belli noktalarında; belli
noktaları üzerinde eylemlidir. Bu eylemli noktalar içinde kişiler verimlilikle ve
niceli tutumla bu girişime katkı verir. Girişim olan hiçbir şey tekil değildir.
Sıfatı da tekil olmaz. Üretim bir girişimdir. Girişim, girişenler sahiplikle olup,
yol alıştır. Ve girişme girişenlerle rengi ruhsar oluştur. Girişme içinde somut
olukla, tarihsel olukla; yatırımcı diye bir kavram yoktur. Bu sömürünün
dilidir.
Bunu inancı oluşlar içinde de böyle görürüz. Keşif ve
icatlar içinde de böyle görürüz. Üretim hareketi içinde de böyle görürüz.
Kolektif sürecin kişi emeğinde billurlaşan öğrenilmesi ve üretimi; tıpkı vatan
sahipliği gibi kolektif mirasla herkes için herkese yararlandırmadır. Ki bu
müteşebbis mantıkla, vatanı bile bize dar ederler.
Tarihi süreç içinde koyun yetiştiriciliği yapan totem gruba ne
kimse yatırım yapıyordu. Ne bankalar kredi veriyordu. Ne o totem gruba sponsor
aranıyordu. Ne de o grubun yetiştirdiği ürün değerleri üzerine borsa
oynanıyordu. Ne de sürecin enflasyonu, deflasyonu, moratoryumu; kâr zarar
mantığı vardı. Hatta mısır eken grup; “biz bir yerde bir kredi bulmazsak,
halimiz harap demiyordu!
Üretim ilişkisi için emek; bilgi; avadanlık ve üretim gücü
olukla toprak vs. dışında; plasmandır diye hiç biri gerekmiyordu da. Yapay,
uyduruk, aracı yapılanmalar üretimin zorunlu ilişkileri değildirler. Bunlar
arazdılar. Bunlar sömüren El mantıklı sisteme göre zaman içinde devreye
sokulmuş üretim dışı asalak unsurlardır.
Üretimi çabuklaştıran süreçler olukla kullanılamazlar mı?
Salt özel mülk sahipliği yararını değil de, genel mülk sahipliği yararını
gözetmekle, enerji düzenlenin sarfları yapıldığı takdirde kamusal hukuk ve
meşrulukla siyasete sokulabilir.
Ki bunun özü, geçmişin kolektif emek gücü
mirasıyla; şimdiki canlı olan kendinizin kolektif emek gücü bağıntısıdır. Yani
finansman dediğiniz zaten vergilerinizdir. Kolektifi olan içinde salt kişiye
özgü; kişisi oluşla artı bir kâr zarar muhasebesi olamaz.
Ortak üreten süreçler sizin hazır bulduğunuz süreçler
olmakla süren, kolektif gücün akışıdır. Kolektif gücün içinde kişi varsa da kişinin
varlığı devamlı değildir. Kişiler devamlıdır. Hiçbir kişi de toplumsal
salınımlı olmak dışında, hiçbir kişinin devamı değildir.
Ortak üreten süreçlere
katkı da kişinin yatırım sahipliği demek değildir. Bunlar kişinin yatırım sahibi
olamayacağı anlamına da gelir. Bu olanaksızlığı gören kişiler, kolektifin
gücünü kolektifin dışındaki bir güce mal ederek, ortak gücü kendi üzerlerine
transkripsiyonla olmanın iktisabını yaptılar.
Toplumun dışında; toplumun kendisinden ve toplumun bilincinden
bağımsız olukla elbette doğal bir güç vardır. Ama bu güç siz; evrensel olan
genel ve özel bağıntılı yasaların dışında olmadıkça; özel ve öznel saiklerle
sizin toplumunuza müdahale etmez.
İşte El bu gücün sosyo topluma katılma
kurgusu oluşuyla üzerinde girişilen modüle söylemlerin özel mal, mülk ve köle
sahipliği imgesidir. Günümüzde El mantıklı toplum dışı algılar, giderek oluşan devlet
gücü kapsamının içinde de yürütülürler. Devler ve El kayralı kişiler bu güç
içinde kendileri bir çeşit devlet olmaktadırlar.
Şeklen, alayı vala içinde ve bin bir emek olan mücadeleleriniz
sayesinde olsa bile biçimsel de olsa bir devlet teşkil edilebilmektedir.
Devlet, üreten ilişkiler (mülk) üzerine inşadır. Üretir ilişki insan, toprak,
araç gereç gibi üretim gücünü gerektirir. Bu entegre konsorsiyumla güç girişmeli
merkez, devlettir. Devletin kendi başına heyula olur bir varlığı ve kimliği
yoktur.
Üretim ilişkisi içinde devlet gerekli değildir. Zaten üretim
ilişkisi de devlet içinde de ortaya çıkmamıştı. Devletin ebet müebbet kutsaması
sömürü kutsamasıdır. İnsan ebet müebbet (El) kutsamasına kurban edilmeden de bu
gülere gelir.
Üreten ilişki içinde para, yatırımcı, borsacı, kâr, kira tarzı meta
zoru olan kavramlar gibi üreten ilişki içinde devlet te bir ilinektir. Devletler,
varlıkları iç edilen üretimle; olasıdır. Ne koloniye süreç, ne sürü dönemi, ne
totemi yapı ne de ittifakı inşalar; devlet ile yola çıkmadılar. Devlet entegre organizasyon
olan olu ve oluşun özel mülkiyet yapılanmasına kayan bir süreçler organizasyondur
Bu nedenle kolektif emek gücünün olanaklarını ne nam adı
altında olursa olsun. Bir kes emek gücünü kişilere kaptıranların durumu,
kendisine ve toplumuna yabancılaşma olacaktır. Yabancılaştırma yapan mana
anlayışını ortama pompalayan: bu anlayışla sahiplikleri olanlar asla kendi kişisi
emek gayretiyle; bu sahipliği ortaya koyamazlar.
Kişiler; toplumsal birikimli gücün, kendisi değildirler. Üretim
kolektif olduğu için sahiplikte kolektiftir. Üretim ve paylaşım sonrasının tüketim
ve kullanımları kişisel sahiplikle; kişinin üretim ve tüketimine bağlı olukla;
herkesin ihtiyacına göre ve özeldir.
Çünkü özel bir sahipliğin sürdürülebilir
olması için de o sürdürülebilir olacak durumların yarın yine ortak üretimli kolektif
bir kaynak beslenmeleri yapma sorunu ortaya çıkacaktır. Ortak üretimli kaynak beslenişlerini
yanına almayan sahiplikler sürdürülmez. Kişisi emek gücü kolektif beslenişle olan
süreçleri, hiçbir vakit kazanamaz. Özel mülk sahipliğinin sürdürülür olması
için sömürü ve sömürünün yapılanması gerekir.
Üstelikte tüm toplumsal süreçleri bir kişi üzerine transfer etsek
dahi ve de toplumsal süreçlerin tümü kişi süreci gibi olsa bile; bu durumda kolektif
bir kaynak beslenmesi yapma nedeniyle, böylesi sahiplik bile tüm boyutlarıyla kişinin
kendisinin olamayacaktır. Kaldı ki ne bir kişi tüm toplumsal süreçler gibi
davranabilir. Ne de parça var oluşların kapasitesi tüm süreçlere olanaklıdır.
Geriye hile yolu kalıyordu.
Hâlbuki kişilerin değil kolektif gücün kendi devamlılığı
vardır. Kolektif güç, kolektif süreçlerin devamlı lığına meşruiyettir. Kolektif
gücün devamlılığı kişi de yoktu. Olsundu sömürü içinde çareler tükenmez! Kişisi
mirasın devamlılığı içinde olmakla, hileci sahiplik potansiyeli kişilerden
kişiler nesline doğru ciro edilmekle; kolektif gücün yerine kişiler nesli
sürekli edilmekle, sömürü bu yolla da devamlı kılınmıştı.
Kişinin bilinçli oluşu bile; kişinin kolektif güçle donanımlı
olması bile; “kolektif üretimi” ortaya koyan süredurum ilişkileri içinde olmakla
ortaklığı gerekli kılan iyeliği, asla ortaya koyamaz. Kolektif oluşun nedeni;
bir yeğleyiş; bir istek değildir. Üretimin kolektif entegreli olmasıdır.
Durum bu olacağına göre; kolektif üreten güç ancak kolektif sahipliği
içinde elde edilenledir. Üretim; karşılığını vermekle üretimi yapan her bir
kişi kullanımlı ürün ve yarar olmasının dışında, işiler nezdinde birikme
yapmakla; biriken metanın baskı ve basıncı tek tek kişiler üzerine olan meta
hareketini yönelten, kişi sahipliği olamazlar.
Kolektif üretimin değer yargısı psikolojik olan duygularla üretim
tüketim yapmaz. Eğer siz doyma ile üretimin farkında değilseniz, denecek bir
şey yoktur. Üretim, kişisel değildir. Kolektif üretim genetikti araştırmanın,
uzay araştırmasının arz ve talebi oluşmuyor diye tasarım yapmaktan vaz geçmez. Ya
da arz talep oluşturmak için arz ve talebi az oluşuyor diye kişileri önce hasta
edip sonra çaresini üretmez.
Kişi kendi bağında, kendi bahçesinde üretiyor olsa bile üretim
kişisel değildir. Arz talep oluşla değildir. İhtiyacı ve zorunludur. Özürlüler
alfabesi arz talep için değil üretimin nedeni oluşla ve kolektif yarar (genel
yarar içinde faydalanma oluşla ele alınıp üretilir. Kolektif oluşun kendisi
üretim hareketidir. Üretim hareketi arz talep kâr gibi bir şey için değildir.
Zorunludur.
Totem meslekleri ortaya konurken; arz, talep, kâr gibi
kıytırık söylemlerin, arz ve talebi ortada yoktu. Kolektifin özü üretim
hareketi olunca arz talep oluşturmak gibi bir yapay gündem süreci de olamaz. Arz ve talep oluşsa da, oluşmasa da; ihtiyaç
olanın araştırma ve geliştirmesi kolektif öngörü ve evrim sel, diyalektikle ve
geri beslenilir zorunlu yansıma olurla gerekli edilir.