Suya dalmada kullanılan ekipmanların basınca dayanıklı
olmasını siz determine etmezsiniz. Basınca dayanıklı ürünler geliştirmek dalma
derinliğinizin baskı ve basınç zorunluğundan ötürü ortaya konur. Dalabildiğiniz
derinlikler o basınca dayanıklı araştırma geliştirmenin de sorunlu süreci
olacaktırlar. Dalacağınız derinlikler de ihtiyacınız ne ise o ihtiyacınızı
görebileceğiniz derinlikler olacaktır.
70 ışık yılı öteye gitmeyeceğiniz bir uzay yolculuğu için durup
dururken; 70 ışık yıl öteye gidecek donanımla bir uzay gemisini pek pek inşa etmezsiniz.
Ama yetmiş ışık yılı öteye gidecekken de, Dünya yörüngesinde olan bir uzay
aracı teknik ve teknolojisiyle bu yolculuğa çıkamayacağınız da, pek açık olup; bu uzaklığa uygun araçları geliştireceğinizin
diyalektik ve geri beslenin yasaları da zorunludur.
Enerji sağlamalı ve enerji kullanımlı üretim; sizin dışınızdaki
kişilerin, sizinle aynı özel bağıntı içindedir. Sizinle aynı bağıntı içinde
olmakla; o kişilere göre ve o kişilerin de size göre olan bir kullanım değeri üretmelerinin
ara bağlacı sizi çekimler ve çevrimler. Ortaya konma ile size çekim, çevrim
olan farklı emek konuları; değiş tokuşları ön gören zorunlu bir bağ enerjisidirler.
Bu nedenle sizin için olmamakla görmeyen kişiler için
üretilen bastona, sizin arz ve talebinizin oluşmaması gibi uzaya gitmeyi siz
yararlı görmeyebilirsiniz. Uzaya gitmenin arz talebi sizde oluşmamış olabilir.
Uzaya gitmenin gerekli olup olmamasını kararını siz de değil; arz talepte de,
değil; kolektif bilinçte oluşmasının vermesi yeterlidir.
Üretim mutlak tüketim için vardır. Üretimin içinde kişi tasarrufu
yoktur. Çünkü üretim kişisi değildir. Kendiniz için yaptıklarınız da zaten
üretim değildir. Üretim de kolektif, tasarruf ta kolektiftir. Ve dahi
üretemediğinizin tasarrufunu yapamazsınız. Tasarruf kişisi birikimle, hemcinsleri
üzerine egemence bir güç ihraç etmek için değildir. Belki sizin olduğunuz yerde
değil ama kolektif inşanın kapsama alanı içinde olan bir yerde; zıtlığın mutlak
dönüşümü olan İyi ve kötü günleri gören kolektif güç; ortak emek güçleri
üzerinde biriktirir.
Toplum zaten “kolektif üretim olmakla, zorunlu bir kolektif
tüketimi (payı), destekler. Tüketim süreci özel ve sosyaldir. Sosyalleşir.
Üretmeden özel sosyalleşme içinde olamazsınız. Özel bir sosyalleşme ortaya
koymadan da Zeki Müren’i tasarruf eden girişmeli birikimler yapamazsınız. Bu
nedenle olası olmayan kişisel üretim ve kişisel birikimli tüketimler; toplumun
değil; sömürünün öngörüsüdürler.
Üretemediğini tasarruf eden kişilikler; sömürü olmanın
adalet ve hukuk yoluna sapma olmaktadırlar. Kendiniz için hıyar yetiştirebilirsiniz.
Ama kanser ilacı üretemezsiniz. Hıyar yetiştirmekle meşgul olan kişi polinomları,
integral ve türev hesaplarını; elektroniği, transatlantiği vs. ortaya koyamaz.
Ortaya konulamayanlar hıyar yetiştiricisinin salaklığından
değildir. Bunlara üretir muktedir yetenekte olsa zamanı olamayacağı için kişinin
bu konulara diyalektik eğilimi de oluşamaz. Hıyar yetiştiricisi hıyar
yetiştiricisi olduğu için hıyar yetiştiricisi gibi düşünüp çevresini etkilemez.
Hıyar yetiştiricisi olmakla hıyar yetiştiricisi, hıyar yetiştiricisi gibi
düşünür ve çevresini öyle etkiler.
Hıyar yetiştiriciliğini seçen kişiye bu yollar daha başta
tıkanır. Meyve için dala tırmanan süreç ile güvenlik tedbiri alan süreç, çocuğa
bakan süreç, ateş yakan süreç vs. hep aynı anda olup bitmek zorundadır. Değilse
önce ağaca çıkıp sonra güvenlik tedbiri alınmaz. Kolektif oluşun ana sosyo
toplumsa kuralı budur.
Bu parçalı ve bir arada olur süreçlerin kendi
genelliklerinin birlikte gideni, eş
zamanlı olmak birbirine denk ve karşılık gelmek zorundadır. Siz buğday
üretirken birinin size kumaş dokuması, diğerinin sizlere sağlık ve bilgisayar
üretmesi vs. vardır bu denk gelen süreçler içinde.
Yani bu; üretim sürecinin kolektif olma karakteridir.
Kolektif girişme varsa, üretim de vardır. Kolektifi oluş yoksa yalın yapılan
işler için üretim de yoktur. Yetiştirdiğiniz hıyar akıllı telefon almaya
dönüşmüyorsa bu yetiştiricilik üretim değildir. Üretim; emeği ve emek
ürünlerini başka kişilerle paylaşır. Ve bunları birlikte götürmenin işbirliği
veya yardımlaşan dayanışma takasları olur. Üretim iş bölüşümü olurlu süreçler
toplamlıdırlar. Sömürülen siz olmadıkça sömürme size çekici gelebilir. Sömüren
anlayış ta sizin ufuk vukuf yetinizin olmadığıdır. Diyalektik olur ve tarihi
olur bir bilinç içinde olmadığınızın göstergesidir.
Kolektifin gücü üzerine oturan El; kendi uhdesindeki sahipliği
olan malını mülkünü kendi emek gücü iyeliği üzerinde kazanmış olmasını hiç açıklayamaz.
Bu yüzden burayı inanmanın imanın (yalanın) konusu yapar. Bu nedenle köleci
sistem içinde; ön ittifakların aksine somut; üreten ilişkilere dayanmanın,
bağıntısı olan ahit girişmeleri yerine; somut olan yerine somut olanın
işlerliği üzerine soyut iman akdini modüle ederler.
Oysa El üzerine iktisap edilen ortaklığın gücü, kişinin
değil; değiş tokuşa konu olan üretimlerin ortak eylem sahipliğidir. Üretimden
gelen gücünüz nedenle, anlaşmalı sözleşmeli ahit içindeydiniz. Üreten ilişkiyi
yok sayıp; mal sahipliğini anlaşmanın ya da ahidin temeli yaparsanız; mal mülk
sahipliği karşılığında sizin de mal sahibine emeğinizi sunmaktan başka çareniz
yoktu! Sistemin en başına konulan illüzyon buydu.
Mal mülk sahipliğinin (üretim gücü sahipliğinin) baskı ve
basıncıyla siz de mülk sahibi efendiye çalışma sunmayı zekâ olarak (!) algılarsınız.
Yanılsama olan bu aldanmayla sizin çalışmanız size lütfa uğrama gelir! Efendi
de size karşı lütfetmiş olur! Bu da göstermektedir ki üreten ilişki El yasası
içinde tamamen sanal, yalan ve aldatan bağlar üzerine inşadır. Sistemin başında
ne iyelik ne de çalışmanın lütuf olması vardı.
Aldatan sanal bağlar (putlar), hiçbir üretme ve girişme yapmazlar.
Üreten ve giriştirir olan bağ, üreten ilişkilerdir. İşte bu tür üreten
ilişkilerin her bir gerçek devim alanlı nişleri; yalan ve aldatan put anlamlarla
doldurulur. Böylece gerçek olanın işlerliğinin gizlenmesi, sanal olanın; süreçleri
çekip çevirmesi sanılır. Hiçbir şey tekil olukla sürekli değildir. Yağmaz olan
yağar. Yağacak olan da yağmaz oluşuyla süreklidir.
Zaten yağacak olan ve kesilecek olan yağmur vardır. Aynı yerde
ve ayrı ayrı mekândı alanlar içinde dua eden kişi tekrarları dua sürekliliğini
oluşur. Bir özel bağıntı içinde soyut ya da somut olan İki genellik mutlaka
karşılaşır. Kesikli süreklilik içinde edilen duanın yağan ya da duran yağmura
mutlaka denk gelmesi kaçınılmazdır.
Siz tokken çevrenizde bir açlar kesikli sürekliliği vardır.
Siz açken de çevrenizde de bir toklar kesikli sürekli liginin devamlı oluşu
vardır. Tokluğunuza denk gelen tokluğun soyut şükrü, açlara neyler? Açlığınıza
denk gelen yalvarma duanız tok olana ne gelir.
Ayşe’nin dua eylemi biterken, Zeynep’in duası çoktan bitmişti.
Ama bu kez de Yasemin’in duası henüz başlamıştır. Ve dahi sırada Gülcanların
duasıyla, dua etme süreci bu kesikli tek tek durumların kendi tekrarı olan
akışlarıyla sürekliliktirler. Siz kesikli durumunuzla bir an hastasınızdır ya
da dua ediyorsunuzdur. Oysa hastaneye gittiğinizde hastalık ve hasta hizmeti sürekli
olukla bir akış içinde, devamlılık arz eder. Dua beyhudedir. Çünkü dua ne
üretimin ne çalışmanın ne sahipliğin ilişkin nedeni değildir. Ama böyle
sandırılır.
Devamlılık ya da genellik sizin parça veya kesikli
oluşunuzun dışınızdadır. Duanızın da dışındadır. Yani kendi neden seli oluşunun
içindedir. Ve genellik sizden, sizlerden bağımsızdır. Siz kendi ufkunuz içinde zaten
birlikte olanla birlikte giden genelliğin beliren durumlarından birine ya da
her ikisine birden; mutlaka denk gelirsiniz. Yani siz hasta ya da sağlıklı olan
veya aç ya da tok olan genelliğin her birine; dua etseniz de; etmeseniz de; mutlak
denk gelirsiniz.
İşte dua süreci de böyledir. Sizinle ve sizin duanızla bu
süreç kesikli olurken; sizin dışınızda olan kişilerin de aynı ve farklı
zamanlar içinde olacak dua süreçleri de bitmez. Başka kişilerin sürece katılan
duaları ile dua eylemi de süreklidir. Yani somut (yağmur) ve soyut (dualı) eylemler,
sizin dışınızda ve sizden bağımsız olurla da devamlı bir akıştırlar. Süreklilikleri
vardır. İşte yağan ya da kesilecek olan yağmura
mutlaka denk gelmekle edilecek olan duaların genel durumlarla karşılaşması bu
süreklilik içinde olacaktır.
(
Köleci Yasa 6 başlıklı yazı
Bayram KAYA tarafından
19.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.