Yani tavşan ya da fare özel bağıntı olukla türün kendisi
değildirler. Türe bağlı özellikleri içerirler. Türe göre parça süreçlerdir. Tavşan
fare tür gibi uzun ömürlü gelişmiş (özellikle gelecekteki) yeteneklerle
değildirler. Türe ilişkin kimi hayat sal özellikleri taşıyabilmek için özel hayatı
kendi kesikli, sınırlı sonlu olan kısa ömürlü oluşları üzerinizde taşımakla
değil de; tür üzerindeki genel hayatı, özel hayat olukla "sürekli olukla
akıtabilme için" var olan üremelerini artıracaklardı. Böylece üremeye
harcanan enerji birden bire koşmanın enerji boşalmasına değil de; zamana yayılan
kesikli sürekli bir enerji harcanması olmakla durumu kurtarır. Böylece
yetenekler tür üzerinde kalıtım edilir.
Çok kez zorunluluklar yeni duruma yeni bir ön envanter
oluşturmaktan çok; o kapasite içinde daha önce var olan envanterin durumlarını
birkaç işlevli duruma çevirerek geliştiriyorlardı.
Yani sazı ve saz çalmayı görmeden, bilmeden; saz çalmayı siz
beş ya da on duyu araçlarından biri ile ya da birkaçıyla sazı çalma olukla algılamadan;
saz çalma yeteneğiniz oluşmaz. Siz bilmiyorsunuz diye de türünüz içinde saz
çalmayanlar yok demek değildi. Saz çalma, düz saçlı olma, mavi gözlü olma;
resim yapma gibi karakter özellikler; üreme gibi hayati bir seçilime sahip
değildirler. Hızlı üreyemeyenler tür içi özel bağıntılı yaşamın süreci içinde
elenir.
Tür içinde sitokrim c enzimini taşımayan bireyler
havasızlıktan boğulup ölür. Bu enzimi taşımayan karakterlerin kalıtsal olması
olanaksız olurla zaten türsel karakter içinde elenirler. Varoluşlar kendi ilk zorluğunu
geçici olası mevcut durumlar üzerinde aşacakla, olayı hızlandıracaktı Uzun
zamanın içinde tekrarları olan gel git yapan hareketlerine bağlı gereksinmeleriyle;
zaten bölünme olukla var olan ön envanterleri hızlı üreme yönünde de işlev
olukla ortaya koyacaktı.
Hızlı üreme; aslanın önünde kaçıla-kovalanışla; saklanıla-gizlenişle
olan ve ancak üç beş ay; beş on yıl kadar olan ömrün; kaçarak, gizlenerek değil
de hızlı çoğalmayla ayakta kalmasıdır. Çünkü
aslanın hızlı yaşamı ceylan tavşan türünün ömrünün önüne geçmekle hızlı
akıyordu. Tavşanlar, fareler vs. aslanın tüketeceğinden fazla doğmakla ancak;
tavşan fare vs.ler tür ömrünün enerji düzenli bozunum süreci içindeki
sınırlarına kadar yaşayabilirlerdi. Aslanın yeme süreci matematik değerli
matematik değerli artan azalan tersine durumlardır. Oysa tavşanlar, fareler,
böcekler, virüs ve bakteriler vs. geometrik olukla artar, azalır. Be demektir
ki geometrik artış oranı aslanın bile yemekle tüketemeyeceği kadar çok tavşan
olmasından ötürüdür.
Burada dikkat edilmesi gereken şudur. Birey olarak aslana
yem olan tavşanlar için (piyonlar için) zor ve kabul edilemez olan kısa sürede
av olmakla yenme ölme durumu, tür için kabul edilebilirdir. Çünkü tür de bu
sürecin tersi durumla biriken ters enerji üzerinde; tür ömrünü uzatan
geciktirmelerle enerji deşarjlarını yapar. Ve hayat olan enerji de, tavşan hayatı
üzerinde böylece akar. Türün ya da
hayatın mantığı; akışın mantığı; Nasrettin’in “benim ölümüm, benim kıyametim”
demesi gibi değildir. Yani kişiye göre doğru olan, türe göre doğru değildir.
Türe göre de doğru olan da kişiye göre doğru olamaz olmakla kendi denge ve
dengesizlik süreçlerini başlamaktadır.
Enerji sadece aslan olukla; tavşan olukla akmaz. Enerji
çevrimi; tavşanı aslan yerken aslanı çürükçüller ayrıştırırken de akar. En
makrodan en mikroya kadar olan frekansların tümü üzerinde akan enerji; bu
frekanslarla var oluşları tetikler. Her frekansın enerji düzelenin süreçleri,
bu skalanın bir alt ve bir üst sınırlı düzenlenin süreçlerine kapalı olmakla ya
da geçici tıkanma açılmalarla oluşur. Yani bir yanda kaybolan enerji diğer
yanda tıkaç gerisinde birikişle ve deşarj olmanın aksi yönde şarj ya da ters
enerji olukla ortaya çıkar.
Bu nedenle tavşanın av olmakla yenmek istememe duygusu, özel
bağıntılı bir akış şeklidir. Duygu hayatı, birey üzerinde korumanın ve
sakınmanın verimidir. Düşünün bir sitokrim c enzimi taşıyamayan birey oluşun
korunum özel bağıntılı kendi korunum yasası genel akışın içine yansımış olaydı;
gelecek o tür için felaket olurdu. Hayati oluş noktasında kimi özel bağıntılı yaşamlar
genel akışa göre verimsiz olan bir süreç duygusudur.
Değilse her özel bağıntılı durumlar, genel olan süreç
akışının dinamiği içinde değildirler. Genelin dinamiği bu özel bağıntılı sürecin
tersi üzerinde akar. Özel bağıntılar kısıtlı bir seçme ayıklama olmakla; olanın
olmayanı ya da olmayanın olanıyla da kısıtlıdır. Bu kısıtlılık içinde karınca
ceylan olamıyorsa; doğadaki özel bağıntı dışındaki genellik içinde, bir
helyumun (karıncanın) her zaman belli durumla lityuma (ceylana) dönüşme olanağı
vardır.
Yani genel süreçler kendi frekans düzeyli ilişkileri (özel
bağıntısı) içinde geçici durumlarla kısıtlı iken etrafına yaptığı baskı
basıncın genel durum içinde beliren bir ayıklaması bulunmaz. Yani genel
belirim, ısıdır, harekettir, zamandır, mekândır, elektriktir, manyetizmadır vs.
Özel bağıntıların genel bağıntılı basınçlar karşısında yalıtılan bir iç
kısıtlamalı girişmeleri vardır.
Genel bağıntı olanın olmayanıyla; olmayanın da olanıyla aynı
anda birçoktur. Olanın olmayanı nedir? Söz gelimi hareket varken hareketsizliğin
olmamasıdır. Hareketsizliğin olmaması ne demektir? Hareketin ters durumla,
hareketin negatifi durumla direnç olup; durma yönünde belirmesidir. Burada
büyük durum olan hareketin az az; küçük küçük durumlarla yorgunluk olukla hareketsizlik
olmasıdır.
Tırmanan hareketin iniş aşağı olukla belirmesidir. Soğuyan
hareketin ısınan hareket olmasıdır. Büyük durumun tersi durumla küçülmesi;
biriken küçülmenin aksi yönde küçük küçük birikmelerle büyüklük değerine
ulaşmasıdır. Vs. olmakla ters durumlu belirme içinde o hareketin kendi
çevresine ters şarjla sarılmasıdır. Ters şarjlar birbirini durduran, birbirine
dönüşen durumlardır. Hareketin yani boşalan süreç ters yönden biriken şarjla
hareketsizliğine kayar. Olanın hareketsizliği demek te denge durumlu sürecin ters
şarjlı firen koşulu demektir.
Böylece olan olmayanıyla akar, olmayanı da olanıyla akar. Olan
birbirinin tersi durumla beliren süreçler olduğu unutulmamalı. Çünkü evrende yenmeme
değişip dönüşmeme diye bir enerji akışı yoktur. Eş deyişle evrensel süreçli
genel akış; genel bağıntı içinde yenmeyi av olmayı içerir. Bu nedenle tür
bireylerini piyon olukla kullanır. Özel bağıntı içinde birey av olmaktan
kaçınacaktır. Bu duruma adaletsizlik diyecektir! Yani kendi duygu ve
yargılarını evrenin işleyişi gibi görecektir!
Dikkat edin uzayan ömür; sizin ömrünüz değildir. Yenen
tavşanın ömür uzunluğu da değildir. Tür yüz tavşanla sürece başlıyorsa SÜREÇ;
bunun tersine durumlara dönüşmesiyle daha baştan bu tavşanların 98 tanesinin
yenmesini göze almış demektir. 2 tavşan aslanın tüketemeyeceği sayı değeri
içinde olan tavşandır.
2 tavşan İyi zıplamıştır, iyi zikzak çizmekle anlık denen
süreci iyi kullanmıştır. İyi gizlenmiştir. Aslanla daha az karşılaşmıştır. Ama ne
olursa olsun illa ki iki tavşan kalacaktı. Eğer aslan EL gibi keyfi durumla
öldürme isteğine kapılmazsa (!) Ki doğal olan sizin bilinciniz ve sizin
keyfiniz dışında süreçler olmakla bu nihai bir belirme tarzı olamayacaktır.
Kalan 2 bu iki tavşan limit üstü tavşan olmakla ikinci döngünün yeni bir çevrime
dönüşmesinden çok önce diğerleri gibi hızla çoğalacaklardır.
Av olanın ana babası da yavruları da hepsi birden av olmaz.
Kimi doğar doğmaz kimi üç beş on günlük elli günlük durumlarla av olur. Elli günde av olanın anasıda Yaşamış demektir.
Ve elli günde av olmayanların üreme süreçleri de başlamış olmakla çoğalma geometrik
bir artış başlar. Sürecin tüketimini karşılayan değerlerde oto kontrollerle bu
azalan artan süreç kendisini sınırlayacaktır.
Yani 100 tavşanın 50 si yavrulayacak tavşan olsun. 50’nin
daha azı ya da daha çoğu her zaman olasıdır. Her biri 45. Günde onar tane yavru
yapsın. İkinci batın süreç 500 +2= 502 artacakken bu böyle olmaz. Bunun kaçı
yavru yapmadan yendi? Kaçı yavru yaptıktan sonra yendi? kaçı ne kadar yavru
büyüttükten sonra yendi? Ve kaçı da daha yavruyken yendi? Av olan tavşanların
erkek ya da yavru yapacak tavşanların ekserisi içinde olmakla hangisinin
çoğunlukta olması da süreci, başka başka etkileyecektir.
Tavşanların sürecin ilk günü içinde yavrulaması ya da en geç
45. güne kadar olan sürelerin her hangi birinde ya da her biri değişik günlerin
birinde yavrulamaları dahi süreci çok çok farklı etkiler. Ama 98 günlük ilk çevrimin
sonunda en az bir dişi ile en az bir erkek tavşanın kalmış olmasına göre çok
açık ki tavşan nesli sürmeye devam ediyordu.
Tüm hesaplar her biri bir günle yenecek olan tavşanın, 98 günden
sonra yeni bir çevrime girmesine göre hesap olacaktır. Sonuç olarak ilk çevrim sonundaki ikinci süreç
yeni çevrimine her zaman ilk başladığı sayının (100’ün) daha çoğu olan sayı ile
sürece başlar. 100 tavşandan 98 tanesi bir günde değil de birer birer 98 gün
sonunda av olacaklar. Eğer tavşanlar 45 günde çoğalıyorsa 100 tavşanın 55
tanesi 45. günde ayakta olacak demektir.
Tavşanlar hayatta olduğuna göre bir fikir versin diye
rahatlıkla keyfi rakamlar ele alabilirsiniz. Yavrular bir hafta içinde başının
çaresine bakar olsun. 55 tavşanın da yirmisi yavrulayan tavşan olsun. Azalan
sayı birden 45. günde 255 e ulaşacaktır. Hepsi aynı günde onar onar yavrulayan
yirmi tavşan 10x20 = 200 eder. 200+55=
255 eder. 45. gün sonrasında da
popülasyon birden yavru ve ana tavşanlarla beraber 255 tane olur.
45. gün sonrasının ilk haftası içinde günde bir taneden 7
tavşan av olacaktır. Av olan 7 tavşanın 4’ü dişi tavşan olsun. Av olan her ana
tavşanla 4 tavşanın onardan 40 yavrusu bakımsızlıktan ölsün. 45. günde 255 olan
popülasyon 45. Gün sonrasının ilk bir haftasında yedi av (ya da ölüm) yerine
7+40= 47 birey daha ölmekle; 52. günde 47+45= 92 birey av olur.
98 günlük çevrimimiz içinde 138 tavşan av olur. İlk 45. gün
ile 200+55= 55 olan popülasyon 98 günün sonunda 255-(40+43) = 172 erişkin
tavşanla süreç ikinci döngüsüne başlar. Bunun 80 tanesinin süreç başında ve
sürecin 45. Gününde iki kez yavrulayacak ana tavşanlar olacağını rahatça söyleyebiliriz.
98 gün içinde zorunlu olurla av olan tavşanların dışında
yavrularla popülasyon nüfusu artacaktır. Artmakla kalmaz 98 günlük çevrimin
ikinci kırk beş günün içinde yavrular erişkin tavşan olmakla daha ikinci çevrim
başlamadan 91. 92. günde doğum yapmış olacaklardır. İlk doksan sekiz tavşanın av olma süreci ile
ayakta kalanları; yavrulamaya ve yavru büyütmeye; büyüyen yavruların döl
vermesine zaman sağlamış olacaktır.
Bu bilinçsizce bir katılım ve feda oluştur. Hayat akışını tür
üzerinde enerji düzenlenin süreçli “boşluk devinmesini, ortaya koymaktadır. Burada
boşluk piyonlarla elde edilen zaman boşluğunu tür üremeye çevirmekle tür
hayatta kalmıştır. Şu ilkeyi bir kez daha hatırlayalım. Sonsuzluk, sınırsızlık,
süreklilik; kesikli, parçalı, sınırlı sonlu süreçlerle oluşur.
Unutmayın ki hayat; kişinin benden sonrası tufan deme,
keyfiyetinin de üzerinde olmakla; kişinin dışındadır. Zaten genelde olup biten hayat
ta sizin değil. Siz türsel hayatın kullandığı avatar kalıpsınız. Sizin dışınızdaki hayat sizden sonra da
bitmemekle türünüz üzerinde sürüp devam ede gidendir. Nasıl hayat: salt atom,
demir ve demirli bileşikler olup, bunların enerji düzelenin düzeyli iç
seviyesinde kalmamakla, salt bunların kendisi değilse; yine hayat, böcek ve
insan düzeyiyle, bu enerji düzeleninle olan süreçler içinde olmakla beraber,
asla bu düzeyler içinde kalan bir hayat ta, olmayacaktır.
Çoğalan tavşanlar, aslanları çoğaltmayacaklar mı? Elbette
çoğaltacak, Fakat süreçler mekanik ve sür git değildir. O çoğaldı, bari ben de
çoğalayım olmaz. O çoğaldı, ben de çoğalayım demek te bir yol olmakla olasıdır.
Ama aslan gibi bireyin içindeki normal üreme süreci de, hızlı üreme süreci de, bir
başka pahalılıktan ötürü, tavşandaki üreme süreci gibi çalışmamakla istenmeyen
bir seçme ayıklama olur.
Tür aslanda hayatta kalmak için; hızlının da hızlısı olmuştu.
Aslan tavşana göre olan frekanslı enerji düzeyine konumlanmakla çok kes tavşana
ait devinme özellikleriyle donanamaz olur. Bu nedenle aslanlaşır. Değilse
tavşan, aslana göre bir var oluş değildi. Organik süreçlerin o şekilde var
olamama bağıntısını, o oluşmanın kapısını kapattığını bu şekilde
olabilmekti. O tür hızlı oluşa
kapanmakla koşamadığını koşmakla bir varoluştu.
Bir düzleme açık olanın ürediğini, ürediği hızla üreyememekle.
Aynı besin kaynağını aynı tip, tıpa tıp süreçli özümleme olamamakla var oluştu.
Yani koyunun kemiremediğini kemirmekle bir var oluştu. Bu aslanın zıplayıp
zikzaklar çizemeyeceği anlamına değildir. Aksine bu yoksunlukla aslan; saatteki
hızıyla 60 km sürate ulaşan ceylanı geçer. Kısa süreli hız koşularında bir iki
dakikada hızınızı ne kadar yüksek hıza çıkarırsanız başarınız artar. Aslan bunu
başarmak için kısa süreli koşuda zıplamaya, zikzak yapmaya yer vermez. Böylece
aslan hızını; aynı süre içinde birden bire 80-90 km hıza çıkarır. Ceylan
zıplama ve zikzak hızlı koşma için yeğlemez, avcının hedefini şaşırtıp kafasını
karıştırmak için kullanır.
Düz ve birden hızlı koşma yeğlemesi içinde aslan zikzak
çizemez. İyi zikzak çizilen süreçte koşma hızı düşer. Çünkü zikzak, viraj ve
zıplama anlık frenli süreçtirler. Birkaç
dakikayla sınırlı hızlı koşularda elbet zikzak yapılır. Ama bu zikzaklar
tavşanınki gibi olmamakla, istenen sonucu vermeyecek olmakla kötü zikzaklardır.
Bu nedenle varoluşlar; içine, üzerine, etrafına, yan yana oluşlarla tersi olan
devinme içine girer.
Buradaki görece var oluşlar aslan için yaratılış değildir. Olamaz
mı? olur. Ama öyle değil. Var olma
dirimi her enerji düzlemi içinde hızlı koşana karşı daha hızlı koşmayla
belirmez. Kısır döngülü, pahalı bir yolun enerji girdabına düşmemek için, en
kısa yoldan verimli bir enerji akışını ortaya koymakla tavşan bu pahalı üremeyi
yeğlemişti. Ama aslandan daha hızlı koşmaya göre pahalı değildi.
Evren kendi içine kendi üzerine sıkışmaktan patlamıştı.
Şimdi de kendi içine belli bir değerden sonra sıkışamamaktan ötürü; parçalı,
kesikli, türlü türlü olukla; sürekli oluyordu. Yani aslan, tavşan düzenli
enerji düzeyi içinde var olamadığı için var olma ve var oluşunu sürdüren olmak
için tavşanı yemekle parçalı olmanın hayatiyetini bulur. Türler bir enerji
düzeyi skalasıdırlar. Bu enerji düzeyi aynı özümleme süreci olan türün artan
popülasyonu ile (tersten indüksiyon freniyle) sıkışır.
Popülasyon bile bu sıkışma içinde kendisine yer bulamazken
sıkışma içinde yer bulamayan temel enerji kendi öncesinin kendi kulvarının,
kendi paralelinin, kendi eşzamanlı oluşunun ters süreçleri içinde enerji düzelenimle
boşluk devinmesi, içinde olacaktı. Sonsuzca içine sıkışamayan enerjinin şimdiki
var oluşu bu şekilde bir belirmeydi.
Belli düzlemin bağıntısı içinde tavşan olamamalı sıkışma
sonundaki süreçle belli bir aşamadan sonra iç içe de sıkışamayan enerjinin birikmesiyle
enerji başka tür var oluşla patlayacaktı. Aynı kulvarın salınımı içinde başka
yolla (o kulvarın boşluk devinmeleriyle) aslan fil vs. olukla inşa olacaktı. İnşa
eden enerji, elbette bu sıkışma içinde var olamaz. Ancak aslan tarzı var olma enerji düzenli
bant içinde olacaktı.
Enerji düzenli yer sıkışmalı rekabetini ortaya koyan eğilim
içinde belirecekti. Bu enerji düzlemi içinde aslan; bu enerji düzleminin
pahalılığı nedenle (Pauli dışlaması nedenle) daha çok üremi yeğleyemezdi. Kendi
öncesi bant düzelenine ve bunun boşluk alanlı devinmesindeki denge ve
dengesizlik koşulları içinde var olacaktır. Yani hızlı üremeli süreç, atalet
yasasına göre aslanda çok kısıtlı olmakla tersine işleyen sürece döner. Aslanın
hızlı koşması zaten aslan için pahalı bir süreçtir. Aslanın kendi ceninini ve daha
çok üremeyle yavrularını beslemesi ise aslan için çok daha pahalı bir süreçtir.
Bu nedenle aslan rutin yoldan türünü sürdürme yönünde akışlı
olan eğilimlere riayet etmekle daha çok “ürememe” işinin içinde olmayı zorunlu
yeğler olacaktır. Tavşan masraflı olsun diye hızlı üremeyi seçmemişti. Aslan
böylesi birçok hızlı üreme yoluna girme zorunluluğu yokken; aslan hızlı üremeden
kaynaklı fazla masraflı olanda kaçınacaktı. Hızlı çoğalma düzenli enerji süreci
aslanda tersine işler. Aslanda üreme tavşana göre tersine bir durumla işler.
Tabii ki aslan popülasyonu da görece aratacaktır. Ama bu
artma hızlı çoğalma yönünde değil de aslanın beslenme yönünde artan kaliteli
yaşamı içindeki birey ömrünün üreme sürecinden hızlı olmasıyla, olası
olacaktır. Hızlı üremeyle değil doğumlardaki yavru ölümlerinin azalması nedenle
sayı artacaktı. Ve birkaç yavru doğumu
boyunca yaşayan aslanlar kaliteli yaşamdan ötürü sekiz on yavru doğum süreleri
boyunca sekiz on yirmi yıl yaşamakla hayatta olan aslan sayısı ile aslan nüfusu
sanki hızlı üremeyle artmış gibi görünecektir.
Tavşan ve fare; çevre etkili zorunlu var oluş dirimi karşısında
ve yine zorunlu özel bağıntılı kendi dirimi ile hayatı kendisinden çok türünün
üzerinde sürdürmekle bu iki etkinin baskı ve basınçlar egoizmi bunun altındadır.
Tavşan ve farenin anlık koşuyla aslandan daha hızlı kaçmasının aşırı masraflı
olması ve nerdeyse olanaksızdır. Bu nedenle tavşan ve fare kısa sürede aslandan
daha hızlı koşmasına göre daha az masraflı yol olması nedenle tavşan ve fare
hızlı üremeyi yeğlemişti. Oysa aslan konumlu enerji düzenli süreç içinde senede
üç beş kere "hızlı üremenin" tercihi baskılanan bir süreç olacaktı.