İhtiyacı duyulan istek, şiddetlidir. Ama köleci sistem içinde trampa yaptıracak eğilimler; sadece üretirken ortaktır. Ama paylaşırken ortak tanımaz. İşte köleci sistem bu tür kolektif olmaktan çıkan süreçlerle kontrol edilirler. Paylaşım; kâr, kazanç, ticaret, kira, amortisman, mülkiyet hakkı gibi kişi sahiplikle olan kata külli eğilimleri olmakla; akış ta ön ittifaka göre farklı olmaktadır. 

Bir de bu paylaşımcı akışa kazanç eğilimlerinden oluşan karaborsacılığın, komisyonculuğun, psikolojik etkilerinin yapay arz taleple kamçılamaları, eklenirse; süreç akışlı takasın eşikleri hep yükselir düşer. Sistem içinde toplam üretimi yapılan bin çeşit iş varsa: sektör sayısı farklı olmakla bin çeşit te sektör var demektir. Her sektör kendi iş alanında bir birim iş yapıyorsa; sistemin zorunlu değiştirme değeri olmakla karşılanan toplam üretim değeri de bin birim olur. Her sektör onlarca çok kişiden oluşur. 

Ama süreç anlaşılır, basit olsun diye her sektör bir kişi olmakla; üretenler de tüketenler de sektör sayısı kadarla bin kişidir. Şimdilik çocukları, eğitim çağını, yaşlı ve çalışamaz olanları hesaba katmıyoruz. Gerekte yok. Her üreten aynı zamanda bir birim bir birim üreten ve bir birim tüketen olukla tüketicidir. 

Esasen “her bir birim üretim demek”; bin tür ihtiyacı karşılayacak tüketimi karşılayacak düzeydir. Ama engelli olmadığınız için akülü bisiklet sizin değil toplumun ihtiyacını karşılama olacakla size dolaylı yansır. Ya da her zaman röntgen çekinmeyeceğiniz için röntgen makinası emar sizin kişi sahipliğiniz ve her zaman kullanımınız olmayacakla; ürünler size hep bir birimlik karşılanma olmazlar. 

Yani siz hep bir birimlik üretim yaparsınız; ama çeşitli nedenlerle tüketiminiz bir birim olmayacaktır.   Bu toplumsal oluşla sizin katılımınız dışınızda olan zorunlu öngörülerdir. Süreç yine her bir kişinin yaşamsallarını karşılamaya bir üretim tüketim öngörüsüdür. Ve yine her üreten kendi tüketmesi dışında bin kişilik yapı içindeki kendisi dışında kalan diğer 999 kişi için de üretir. Unutmayın ki bu üretim sektör olarak, kolektif olarak, ortaklar olarak, limitet olarak yapılan karşılıklı üretimdir.

Yani bu taraftaki kişi, karşı taraftaki kişiler için üretirken; böyle böyle her bir kişi (sektör de) diğer 999 kişiler (sektörler) için üretir. Bu üretim hareketi içinde (sektör hareketi içinde) her bir kişinin de sektör içinde, totem grup hareketi için de; her birinin bir sağlamsı vardır. Eğer karşılıklı üretim hareketi içinde siz buğday üretmekle;  üretemediğiniz ama kendiniz için de buğday karşılığında ürettirdiğiniz kundura bir kazançsa; kazanç buğday üretene de sağlamadır. Kundura üretene de sağlamadır. 

Kazanç sektör seldir. Kazanç kolektiftir. Kazancın tekili olası değil. Ama bin sektörle; bin birim üretilen yerde; bin kişiye göre (bin sektöre göre) olan bin birim ürün; durduk yerde kazanç diye bin beş yüz birim olmaz. Zaten fazla ürün de karşılığı üretilmiş olmamakla sistemi çevrimler değildir. Ya ne olur?

Bin birimlik üretim hareketi içinde artan çoğalan ürün ya da üretim değildir. Artan çoğalan paranın değiştirme değerini niceli olukla; bin lira değil de bin beş yüz lira yaptım demenizle artan paradır. Hayalidir. Ortada bin beş yüz birim ürün yokken bin beş yüz birimi ürünü satın alacak olan para vardır. Para üretilmeyeni satın almıştır.

Ürün olarak karşılığı olmayan beş yüz lira enflasyondur. Size o beş yüz liranın karşılığını zorla ödetirler.  Adı kazanç olur. İş bitiricilik olur. Enflasyon canavarı olur. Kur ayarlaması olur. Olur, da olur. Bunlarla artan bir üretim olmaz. Ortamda bin birim üretim ve tüketim nesnesi vardır. Ama buna karşın değiştirme değeri olan bin beş yüz birim üretim ve tüketim nesnesini alacak para vardır. 

Bunun bin lirasının gerçek bir “zorunlu değiştirme değeri varken” beş yüz liranın gerçek bir değiştirme değeri olmamakla bu beş yüz lira para enflasyonudur. Size kendisini ürettirecektir. Nasıl mı? Ortamda bin birim iş ya da ürün vardır. Yani ortamdaki üretim hareketi içinde ürün bin beş yüz birim değildir. Siz onu iş olurla değil; ürün olurla değil paranın saymaca değeriyle çoğaltırsınız. 

Siz beş metre küp taşla ev yapacaksanız; kayalık bir alanda on metre küp taş kırmazsınız. Zorunlu olan dışında fazla enerji harcamama isteği bunu sınırlar.  Ters sarımla bu taraftaki istek tıpkı aslanın doyulandan fazlası olan tavşanı seri olarak öldürmeme isteksizliği gibi bir isteksizlikle belirir. Yani zorunlu olanın tersi fazla enerji harcanmaması tasarrufu olmakla isteksizlik olarak sınırlanmadır. Fazla beş metre küp taşa ayrılacak zamanda evinizi yapacağınız için de beş metre küp fazla taş kırmak gereksiz olur.

Toplum içinde de zorunlu değiştirme değeri bin birim ise bunun dışında olan bin bir birim ya da bin beş yüz birim ürün üretmek isteksizlik olukla belirir. Dinlenmenize zaman kalmamakla isteksizlik olur. Çalışma süreniz bir günle sınırlı olmakla sınırlı kalır. Yarın verimli olukla işe koyulmanız için sınırlı olur. Fazla enerji harcamaktan kaçınmanızla sınırlı olur vs. 

Bu bin beş yüz birim sanal bir değiştirme değeri ortaya koyan paranın illüzyon baskı ve basıncı size bir birim tüketim yapmanız yerine; bir birimden daha azını tükettirir. Sistem bir birimin daha azını sizlere tükettirir olmasıyla siz de zorunluluklar hep bir birimlik tüketimi karşılamanın gayret içinde olmanızla yansır. Ama bu gayret sizin dışınızdaki nedenlerle size hiçbir zaman o bir birimi tükettirecek olukla ürettirmezler de. Siz, bir birim üretime sahip olduğunuzda; bu sahiplikle siz doygunluğun isteksizliğine geçecek olacaksınız. 

Oysa sizin doygunluk düzeyine olmanız demek, sistem dışında olanlar için üretmeyeceksiniz anlamına gelir. Bu durum sistem dışında olmakla üretmeyenlerin işine gelmez. Siz doygunluk düzeyi içinde olmayın ki sizi hep bir günlük çalışma süresiyle kısıtlı olan çalışma süresi içinde olmanızla, hep o bir birimlik havucu üretmenin gayretinde olun. Sistem dışının üretmez gücü size enflasyon olukla yansır.

Bin sektörlü ortam içinde; siz ürettiğiniz her bir ürünü; o tüketeceğiniz ürünün durum özelliğine göre siz binini de tüketmeyip; ortaklaşma bağ enerjili bağıntıdan ötürü 600 kadarını tüketirsiniz. Ama siz yaptığınız üretimle yine de yaklaşık bin birim olan bir karşılığı diğer sektörlere ürettirirsiniz. Yani bir röntgen makinesi, tüm sektördeki kişi sayısına göre değil de o hastanenin hasta kapasitesiyle sekiz saatlik mesai sürecinde kaç tane röntgen çekileceğine göre olan ortaklaşa sayısal değerlerle belirlenir.

Toplum bin sektörüyle; bin sektöre göre çalışmasına karşı; bin beş yüz sektöre yetecek kadar da üretir olacaktır. Bunlar da yerle, mekânla, üretim gücüyle, alan darlığıyla sınırlıdırlar ya neyse. Kolektif olan bin beş yüz birim üretebilir kapasitededir. Bir çevrimde binden fazla olmakla bin beş yüz birim fazlalık olan üretimler sitemin tıkacı olacağından, sistem aksar. Aksama sistemde istenen bir şey değildir. 

Demek ki sistem de 1500 birimlik parasal değiştirme değerini söyler olmak demek sonuçta yine bin kişiye göre bin birim üretmek demek olacaktır. Ama bin birim ürünün para karşılığı olan sanal değiştirme değerini paranın saymaca değeriyle söylerken bin beş yüz lira demekle sanki fazla üretim yapılmış gibi anlıyoruz. 

Oysa ürün de üretim de yine son çözümlemede bin birimlik bir dengeye değeri çevresinde birazcık olan aratan azalan salınımları içine gelecektir. Her birim ürünün zorunlu değiştirme değeri bir liraysa bin birim de yine bin liradır. Bir sektörle bir kişi; bir birim karşılık üretimiyle ve bin birim tüketim yapmaktadır. Unutmayın bu kişi emek gücü değil, toplumsal bağ enerjili; sektör sel güçtür.

Eğer yüz kişi sistem dışı mana anlayışı içindeyse (hukuk dışıysa); bu durumda bin birim üretimi; bin sektör içindeki dokuz yüz kişi ile üretilir olacaktır. Ortam boşluk kaldırmaz.  Üretmeyen yüz kişiden boşalan yeri; doygunluk düzeyine erişemeyen sistemin üretenleriyle doldurulur.  Sistem yine 1000 kişi (sektör) için üretir.

Toplam üretim yapanların sayısı içinde, hukuk dışı olan efendilerin sayısını çıkarırsak hukuk içinde kalan 1000-100= 900 kişi olacaktır. 900 kişi x 1,111= 999,999 yaklaşık yine 1000 birim üretir olacaktır. Burada bin beş yüz birim değer üretme yoktur. Sistem yine efendilerin (hukuksuzların) keyfinin üzerindeki nedenlerle bu kez de tersten bir hukukla; denge koşulları içindedir. Yani isteseniz de istemeseniz de hukuksuzluğunda hukuku oluşur. Yani efendi kölenin ürettiği tüm ürünü sahiplenemez Köleye doyması kadar vermek zorunda kalır.


Ürettiği halde doygunluk değerine ulaşamayan kişilerimiz içindeki kişiler de bu kez; 1 kişi 1 birim değil de; 1000/ 900 =  1,111 oranında bir yapacakları çalışmayla; üretmeyen efendilerin de yükünü sırtına almakla; 1 kişi en az 1,111 birim ürün üretir olacaktır.

Burada şu yanılgıya düşmeyin.  Bir kişinin üretimi olan 1,111 birimden aslan payı olan 0,111 birimi çıkardığımız zaman geriye 1 birim kalır. Öyleyse üretenler yine de sonuçta bir birim olan ihtiyaçlarını alacaklardır! Hayır, öyle değil. Öyle olmaz. Bu sistemin hukuksuzluğuna aykırıdır. Bu üreten kişinin doygunluk değeri olmakla; kişinin doygunluk değeri üzerinde olan 0,111 fazla ürünü üretmemesi olur.

Sistemin zorunlu denge referans değesi neydi? Bir birim üretip bir birim ürettirip bir birim tüketmekti. Şimdilik işimize yaramayacak ama kişi bir birim buğday üretirken bunun 0,01’ini kendi yiyeceği için geriye kalan 0,99 birim üretilen buğdayı, karşı tarafın karşı ürünü ürettirmesine sunacaktır. Karşı tarafta aynı gerekçeyle ürettiği bir birim ürünün 0,99 birimini bu tarafa takdim (kurban) edecektir.

Kişinin takdimi olan aslan payı ile kişinin sağlaması hep bir birimden az olacaktır. 1 –  0,111 = 0, 899 birim olacaktır. Bir birim üreten kişi 0,111 olan aslan payını aslana bırakmakla, bir kişi bir birim yerine bir birimin daha azını alır. Bir birimin daha azını alan kişi hiçbir zaman doygunluk düzeyinde olmaz. Doygunluk düzeyinde olamayan kişi emre amade muhtaç ve eksikli durumdadır.  

Burada bir başka oyunun illüzyonlarıyla karşı karşıyayız. Aslan payı herkeste mota mot 0.111 olarak alınmaz. 0,50 ile 0,899 Aralığı içindeki değerlerle bu 100 birimlik aslan payı alınır. Kimin de 0.399 pay alınır, kiminde 0, 210; 0,300; 0,150 gibi bin bir tür dalavere ile muhtaçlığı göreceli yaparlar. En az aslan payı alınan da 0,111 pay alınır. Derece derece olan yoksulluğumuzla biz; bizden aşağıda olanlara bakıp, şükrederiz bizden yukarıda olanlara da imreniriz! Neyse yine konumuza geçelim

Bu illüzyonlar içinde olmakla üreten kişiler kendileri için ürettikleri ya da kendileri için üretilen bir birimim ürünün sahibi de olamazlar. 0,500 birim pay sizin dışınızda nedenle zorunlu olan bir karın doyması, can güvenliği vs.’dir.  Bir birim ürün sahipliği yerine hiçbir zaman bir birim olmayacak olan 0,500 ile 0.899 aralığı içinde ürün sahipliğiyle siz birbirine bakıp bakıp hallerine şükreden; sahiplikler olursunuz. Üreten kişiler hep eksikli tutulurlar. İhtiyaçlı tutulurlar. Muhtaç ve istekli, talepli tutulurlar.

Bu eksikli kılınama içinde oynanan oyununla doygunluk değerine ulaşmak isteyen isteğin sömürülme olduğunun, bilinçlenme olmasını da istemezler. Bilinçlenmeye, servet düşmanlığı derler! Muhtaçla olan eksikli kişileri hep hevese ve gaza getirirler. Gaza gelenler, sistem dışına çıkan kişiler gibi kazanmaya yöneltilir. Tabbii ki kaybedeni olmayan yerde herkesin kazanması olası da değildir. İhtiyacı duyulan istek, şiddetlidir. Ama köleci sistem içinde trampa yaptıracak eğilimler; sadece üretirken ortaktır. Ama paylaşırken ortak tanımaz. İşte köleci sistem bu tür kolektif olmaktan çıkan süreçlerle kontrol edilirler. Paylaşım; kâr, kazanç, ticaret, kira, amortisman, mülkiyet hakkı gibi kişi sahiplikle olan kata külli eğilimleri olmakla; akış ta ön ittifaka göre farklı olmaktadır.

Bir de bu paylaşımcı akışa kazanç eğilimlerinden oluşan karaborsacılığın, komisyonculuğun, psikolojik etkilerinin yapay arz taleple kamçılamaları, eklenirse; süreç akışlı takasın eşikleri hep yükselir düşer. Sistem içinde toplam üretimi yapılan bin çeşit iş varsa: sektör sayısı farklı olmakla bin çeşit te sektör var demektir. Her sektör kendi iş alanında bir birim iş yapıyorsa; sistemin zorunlu değiştirme değeri olmakla karşılanan toplam üretim değeri de bin birim olur. Her sektör onlarca çok kişiden oluşur. 

Ama süreç anlaşılır, basit olsun diye her sektör bir kişi olmakla; üretenler de tüketenler de sektör sayısı kadarla bin kişidir. Şimdilik çocukları, eğitim çağını, yaşlı ve çalışamaz olanları hesaba katmıyoruz. Gerekte yok. Her üreten aynı zamanda bir birim bir birim üreten ve bir birim tüketen olukla tüketicidir.

Esasen “her bir birim üretim demek”; bin tür ihtiyacı karşılayacak tüketimi karşılayacak düzeydir. Ama engelli olmadığınız için akülü bisiklet sizin değil toplumun ihtiyacını karşılama olacakla size dolaylı yansır. Ya da her zaman röntgen çekinmeyeceğiniz için röntgen makinası emar sizin kişi sahipliğiniz ve her zaman kullanımınız olmayacakla; ürünler size hep bir birimlik karşılanma olmazlar.

Yani siz hep bir birimlik üretim yaparsınız; ama çeşitli nedenlerle tüketiminiz bir birim olmayacaktır.   Bu toplumsal oluşla sizin katılımınız dışınızda olan zorunlu öngörülerdir. Süreç yine her bir kişinin yaşamsallarını karşılamaya bir üretim tüketim öngörüsüdür. Ve yine her üreten kendi tüketmesi dışında bin kişilik yapı içindeki kendisi dışında kalan diğer 999 kişi için de üretir. Unutmayın ki bu üretim sektör olarak, kolektif olarak, ortaklar olarak, limitet olarak yapılan karşılıklı üretimdir.

Yani bu taraftaki kişi, karşı taraftaki kişiler için üretirken; böyle böyle her bir kişi (sektör de) diğer 999 kişiler (sektörler) için üretir. Bu üretim hareketi içinde (sektör hareketi içinde) her bir kişinin de sektör içinde, totem grup hareketi için de; her birinin bir sağlamsı vardır. Eğer karşılıklı üretim hareketi içinde siz buğday üretmekle;  üretemediğiniz ama kendiniz için de buğday karşılığında ürettirdiğiniz kundura bir kazançsa; kazanç buğday üretene de sağlamadır. Kundura üretene de sağlamadır.

Kazanç sektör seldir. Kazanç kolektiftir. Kazancın tekili olası değil. Ama bin sektörle; bin birim üretilen yerde; bin kişiye göre (bin sektöre göre) olan bin birim ürün; durduk yerde kazanç diye bin beş yüz birim olmaz. Zaten fazla ürün de karşılığı üretilmiş olmamakla sistemi çevrimler değildir. Ya ne olur?

Bin birimlik üretim hareketi içinde artan çoğalan ürün ya da üretim değildir. Artan çoğalan paranın değiştirme değerini niceli olukla; bin lira değil de bin beş yüz lira yaptım demenizle artan paradır. Hayalidir. Ortada bin beş yüz birim ürün yokken bin beş yüz birimi ürünü satın alacak olan para vardır. Para üretilmeyeni satın almıştır.

Ürün olarak karşılığı olmayan beş yüz lira enflasyondur. Size o beş yüz liranın karşılığını zorla ödetirler.  Adı kazanç olur. İş bitiricilik olur. Enflasyon canavarı olur. Kur ayarlaması olur. Olur, da olur. Bunlarla artan bir üretim olmaz. Ortamda bin birim üretim ve tüketim nesnesi vardır. Ama buna karşın değiştirme değeri olan bin beş yüz birim üretim ve tüketim nesnesini alacak para vardır.

Bunun bin lirasının gerçek bir “zorunlu değiştirme değeri varken” beş yüz liranın gerçek bir değiştirme değeri olmamakla bu beş yüz lira para enflasyonudur. Size kendisini ürettirecektir. Nasıl mı? Ortamda bin birim iş ya da ürün vardır. Yani ortamdaki üretim hareketi içinde ürün bin beş yüz birim değildir. Siz onu iş olurla değil; ürün olurla değil paranın saymaca değeriyle çoğaltırsınız.

Siz beş metre küp taşla ev yapacaksanız; kayalık bir alanda on metre küp taş kırmazsınız. Zorunlu olan dışında fazla enerji harcamama isteği bunu sınırlar.  Ters sarımla bu taraftaki istek tıpkı aslanın doyduktan fazlası olan tavşanı seri olarak öldürmeme isteksizliği gibi bir isteksizlikle belirir. Yani zorunlu olanın tersi fazla enerji harcanmaması tasarrufu olmakla isteksizlik olarak sınırlanmadır. Fazla beş metre küp taşa ayrılacak zamanda evinizi yapacağınız için de beş metre küp fazla taş kırmak gereksiz olur.

Toplum içinde de zorunlu değiştirme değeri bin birim ise bunun dışında olan bin bir birim ya da bin beş yüz birim ürün üretmek isteksizlik olukla belirir. Dinlenmenize zaman kalmamakla isteksizlik olur. Çalışma süreniz bir günle sınırlı olmakla sınırlı kalır. Yarın verimli olukla işe koyulmanız için sınırlı olur. Fazla enerji harcamaktan kaçınmanızla sınırlı olur vs.

Bu bin beş yüz birim sanal bir değiştirme değeri ortaya koyan paranın illüzyon baskı ve basıncı size bir birim tüketim yapmanız yerine; bir birimden daha azını tükettirir. Sistem bir birimin daha azını sizlere tükettirir olmasıyla siz de zorunluluklar hep bir birimlik tüketimi karşılamanın gayret içinde olmanızla yansır. Ama bu gayret sizin dışınızdaki nedenlerle size hiçbir zaman o bir birimi tükettirecek olukla ürettirmezler de. Siz, bir birim üretime sahip olduğunuzda; bu sahiplikle siz doygunluğun isteksizliğine geçecek olacaksınız.

Oysa sizin doygunluk düzeyine olmanız demek, sistem dışında olanlar için üretmeyeceksiniz anlamına gelir. Bu durum sistem dışında olmakla üretmeyenlerin işine gelmez. Siz doygunluk düzeyi içinde olmayın ki sizi hep bir günlük çalışma süresiyle kısıtlı olan çalışma süresi içinde olmanızla, hep o bir birimlik havucu üretmenin gayretinde olun. Sistem dışının üretmez gücü size enflasyon olukla yansır.

Bin sektörlü ortam içinde; siz ürettiğiniz her bir ürünü; o tüketeceğiniz ürünün durum özelliğine göre siz binini de tüketmeyip; ortaklaşma bağ enerjili bağıntıdan ötürü 600 kadarını tüketirsiniz. Ama siz yaptığınız üretimle yine de yaklaşık bin birim olan bir karşılığı diğer sektörlere ürettirirsiniz. Yani bir röntgen makinesi, tüm sektördeki kişi sayısına göre değil de o hastanenin hasta kapasitesiyle sekiz saatlik mesai sürecinde kaç tane röntgen çekileceğine göre olan ortaklaşa sayısal değerlerle belirlenir.

Toplum bin sektörüyle; bin sektöre göre çalışmasına karşı; bin beş yüz sektöre yetecek kadar da üretir olacaktır. Bunlar da yerle, mekânla, üretim gücüyle, alan darlığıyla sınırlıdırlar ya neyse. Kolektif olan bin beş yüz birim üretebilir kapasitededir. Bir çevrimde binden fazla olmakla bin beş yüz birim fazlalık olan üretimler sitemin tıkacı olacağından, sistem aksar. Aksama sistemde istenen bir şey değildir.

Demek ki sistem de 1500 birimlik parasal değiştirme değerini söyler olmak demek sonuçta yine bin kişiye göre bin birim üretmek demek olacaktır. Ama bin birim ürünün para karşılığı olan sanal değiştirme değerini paranın saymaca değeriyle söylerken bin beş yüz lira demekle sanki fazla üretim yapılmış gibi anlıyoruz.

Oysa ürün de üretim de yine son çözümlemede bin birimlik bir dengeye değeri çevresinde birazcık olan aratan azalan salınımları içine gelecektir. Her birim ürünün zorunlu değiştirme değeri bir liraysa bin birim de yine bin liradır. Bir sektörle bir kişi; bir birim karşılık üretimiyle ve bin birim tüketim yapmaktadır. Unutmayın bu kişi emek gücü değil, toplumsal bağ enerjili; sektör sel güçtür.

Eğer yüz kişi sistem dışı mana anlayışı içindeyse (hukuk dışıysa); bu durumda bin birim üretimi; bin sektör içindeki dokuz yüz kişi ile üretilir olacaktır. Ortam boşluk kaldırmaz.  Üretmeyen yüz kişiden boşalan yeri; doygunluk düzeyine erişemeyen sistemin üretenleriyle doldurulur.  Sistem yine 1000 kişi (sektör) için üretir.

( Denge Ve Dengesizlik Süreçleri 14 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 9.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu