Bentlerde saklı şiir,
Şaibeli şehrin ışığında iki büklüm
benlik,
Kırağı çaldıkça sessizlik
Yine en aykırı kelam
Derlediğim değil de dertlendiğim mi
yalan,
Diyenlere var elbette bir sözüm.
Aklımın adalarında nidalar
kondururken geceye,
Yüreğin ikramında gördüğüm her yüzü
sen diye,
Sonra da tutup kollarından aşkın
Gömülmeye en derine.
Heyhat, sevdalım;
Yorgun muyum nedir yine?
Asılsız serzenişleri görmezden
gelemediğim
Öylesine bir gün,
Öylesine öykündüğüm;
Ölürcesine serildiğim her şiiri
Mezar taşıma yazmalı yine kıyamet
kopmadan.
Andıklarım merhem;
Ar bildiğim yine gönlümdeki
masumiyet,
Zanlar hepten yalan, desem
Sorarım sakilce
Ve inanıp inanmadığın hangi iklimse,
Dokun da şu şiire
Meşk edelim bilinmezi.
Satırların kaçıncı dalyası;
Yalnızlığın da en ahenkli dansı,
Savur hadi sen de yürekten sevdiğine
nasıl ki kani değilsem
Ya da sus ebediyete varmadan
Un ufak olmaya ant içtiğim;
Derinlerde bir teselli anlayacağın
Yazdığım her satır
Bil ki miladımsın sen
Hem de öyle böyle değil,
Ritmi kalpte yüklü
En melankolik özne olma yolunda
Savım.
Sandıklarımla nasıl ki varamam gönül
yakana;
Nasıl ki görmeden yüzünü
Sevgiyi bile yüzüme gözüme bulaştırdığım
Nasıl da metruk bir zemin
Hani, saklandığım şu izbe mısralarda
Bir de kanadığıma inansan da
Eşlik etsen yaşlarıma…
Demem asla demem
Ne de olsa münferit bir aşk benimki,
Bil ki aklını sevmelerle bozmuş
Şair bozması bir deliyim.
Kınında aşkın nazenin bir tını;
Kanında dizelerin
Oraya buraya savurduğum sayısız hece
Der(t)lendim işte hoş gör sen beni;
Derli toplu olmalı aşk,
Diyen hangi ozansa
Dengimde bir şiire düşüp de zaman
zaman
Densizliğim değil de derman
bellediğim
O zor yüreği kundakladın sakilce
Ve ansızın sızdın tenimden
damarımdaki kana
Üstelik kana kana sevdiğim
Aşkın yalın ayak sesinde
Bir gizi boca ettiğim her günün
yarındaki mazisi.