Aldatılıyor/muşum anne,

Kandıklarımdı ilk sana inandığımı

Reddederken Tanrı

Bense bir avuç kuru yemiş yemişçesine

Şapırdatırken ağzımı nasıl da kızmıştın.

 

Şile bezi elbisemle hep masum bir çocuktum

Kaybolmadığım yıllardı sanırım:

Zaten hep sanmadım mı ben?

O terazi hep yan çizdi:

Avuçladığım ne ise tombik ellerimle

Ve ne zaman gülsem ağız dolusu

Kardeşimi döverken gecenin bir vakti

Ellerimde yanan bir acı

Acıttığım kadar da acımıştım oysa.

 

Ayrı dünyaları tek bellediğim o yıllardan kalan

Bir sarnıç keza:

Dumura uğrayan bir gök kubbede

Asılı kaldığım yalanına

Melekler bile gülerken…

Ne değişti söyle?

Hala aynıyım:

Hala koşullu ve koşutlu

Belki de kaygısız ve ölümsüz olduğuna

İnanan insanlara imrendiğim kadar/mış

Lakin insanlar hep bana öykündü:

Kâh kırmızı saçlarımda oynaşan güneşe

Ya da sevinç ne zaman kalsa kursağımda…

 

Önce güldüm sonra ağladım ben

Şimdi ise önce ağlayıp

Sonra yine ağlıyorum

Belki de ismimle tezat bir şarkı kadar yalanım,

Demedim farz et sen yine de.

Hem yeni öğrendim anne, neyi mi?

Suç olduğunu gözyaşlarımın

Ve insanlara yaşlarla bile alay ettiğini.

 

Şimdi kurşun kadar ağırım

Aslında tüy kadar hafif olduğum yıllar

Bin asır evvel

Yine yorgunluğun ayaklarına serildiğim

O meczup vakitlerde:

Bir kör şarkıcı

Ve sevdiği kıza ulaşamamanın verdiği acı…

Kimdi?

Kimdim önceleri?

Göz hapsine alınan yollarında aşkın

Ve mutluluğun

Yine dolambaçlı söylemler

Belki de iksir niyetine içtiğim

O şarkılarda kaykılmışlığım

Sonra da dertop olmuş bir şiire susayıp

Serildiğim boylu boyunca

Hem bilirsin sen de:

Nasıl da boyumdan büyük laflar ederdim bir zamanlar

Ve adına umut diyorlardı sanırım.

 

O yabancı teyze ve amcalar

Ve sen hep öfkelenirdin

Ne zaman ki başımı okşasa bir yabancı

Çekerdin beni ansızın

Şehla gözlerinde sokakların

Sakındığın kadar da varmış

Demek ki;

Zamandan kayan sadece hayal ve

Yorgan misali çektiğim

Kurmaca masallarmış

Ta çocukluğumdan kanamaya başladığım da

Delili bunca soytarı kahraman

Sanıp da sakındıklarım;

Sakınıp da yüreğime batan dikenleri

İçimdeki saklı gülün

Oysaki hep beni diken bildi

Zalim insanlar.

 

Ve hep battım ben

Oysaki batan sadece umutlarımdı

Su alan kayıkta

Ben çoktan batmışken

Hayallerin dibine

Yine de vazgeçmedim düş görmekten

Düşe kalka büyümediğimdendir zannımca

Hala içimin kuytularında

Şarkılar söyleyen

O kör şarkıcı

Ve asla kavuşamadığı zengin sevgilisi.

 

Ne öncemde ne an’ımda ne de

Kurduğum dünyamda

Asla barınmadı yalan ve isyan,

Diyemem

Affetsin beni Yaratan.

Sevdiğimden bile mesulüm

Sevdiğim kadar da suçluyum

Sanıkların ilahi tanığı bir göçebe ruhum

Kendinden gitmek bilmeyen

Asılı kaldığıma gök kubbeye

Hala inandığım kadar da

Yalansız, dolansız bir zaman aralığında

Evrildiğimden belki de

Bunca küçük detaylarda boğulduğum gerçeği.

Sen sadece bırakma elimi

Ve avut beni

Asla gerçek olmayacak hikâyelerin

Tetiğini çekerken.

 

( Kurşun başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu