Hesabını tutmaksa dünün, yok artık
Tek sitayişim, tek maruzatım.
Öldürdüklerimin yasını tutmaksa
Günbegün eksildiğim,
Yeminlerimden eksik etmediğim
Hatta içimdeki çocuğun
Yok iken tek dikili ağacı…
Bir dilek ağacının tepesine çıktım bu
gün:
Estiğim kadarım eremediğim;
Edindiğim rütbemde
Teyellediğim üç beş anı
Yine iteklendiğim küpeştesinde
yükümlü benliğin
Derbeder iskeletinde
Çöpsüz üzümlerin
Zamana bıraktığım örgüsünde kaderin,
Bir ters bir yüz emeklediğim
Haraşo aşkların,
Hem de düğüm attığım
Düğünlerinde hülyaların
Esefle kanıksadığımda saklı tuttuğum
Üç beş cümleden aşırdığım
Yorgun kelamın gelmez iken dibi,
Ben hala nasıl buluyorsam,
Bunca yorgun cümleyi…
Yine bir ölüye giydirdiğim
Talaş hırkanın cebi
Dolu çakıl taşları ile mütemadiyen
serptiğim
Bazense
Basamaklardan düşerken
Yamalı isyanlarım.
Yine Hak nezdinde,
Bin bir tezahüratı cahil imgelerin
Ben başımı koyduğum omzunda
İlahi Aşkın sunumunda;
Bir kalbe diktiğim,
Bir kalben dilediğim,
Bir kalbi talan eden kim ise
Seyrinde evren madem
Derlediğim öykülerde bile ben varım,
Demektense
Deli bir kıyımda
Hala nasıl oluyor da
Dik başlı acıların hesabını tutmayı
unuttum?
Yine beden dilinde üç beş yaşa
hükmeden
Vicdandan edindiğimi
Evrildiğim istikamette
Ben-merkezli bir itiraf kadar
Devirdiğim yılların şerefine
İçtiğim bir bardak suyu
Ve yüzüme çarptığım kadar
Çarpıldığım ansızın,
Hükmeden kadere asla yüklenmeden
Yüksündüğüm hatalarım
Bir deli coğrafya benimki
Atlas yorgunluğumun hangi kıtası ise
Sözü özü bir sevgiyi de
Edindiğim rütbemde tescillediğim
Kaynakçamda iç sesim mademki
Telaşlı adımlarımla eş koştuğum,
Fevri gölgemden kopup gelen
Hezeyan dalgasına yenik düştüğüm
Bir şiirde serpilmiş imgelerden
Edindiğim izlenime gömdüğüm dünüm.
Yine en muteber sunumu ile
İlahi Adaletin rükûsuna binaen
Bir zaruri yet belki de istiflediğim
görünmezken
Aczi yetime toz kondurmam da
Ne de olsa bilirim kendimi
En muteber yalandan bile korkarım
Halk dilinde safkan saflığın
Hulasa dalgalarına kapıldığım kadarım
zannımca
Bir kovukta geçen yıllarım
Yine kanatlarımda raks eden gök
kuşağına
Bir çalım da gelir kibirli
kumrulardan;
Ne de olsa kırık her yanım
Debdebeli sevdalar nasıl da bir beden
büyük gelir
Yüreğime.
Ne de olsa soytarı bir sevda
bulutuyum,
Mecazi ruhun da bir kıstası
Sevgiye dair hangi söylemse
İçimde didiklediğim bilinmezin
Secdeye vardığı günü ve ömrü
Kutsarken Yaratan
Ben hala şakıyan bülbülün derdinde
Bir garip faniyim
Adını da unutan,
Elzem bir çiçek:
Dikenlerine kanan,
Diktiği yamalardan sızan,
Duaların gücüne inanan,
Fıtratının gömüldüğü bir dize tadında
Diz dizeyim bunca hengâmeden
Düşen payıma ne ise;
Dirildiğim günün hükmüne
Asla geçmez de sözüm.
Andığımla ardışık bir sayı
Sıfırdan bu yana boşluğun cüretini
Giyinmişken benliğin çeperinde.