Şiirle uzak yakın ilgisi olan herkes mutlaka Faruk Nafiz Çamlıbel'in '' Han Duvarları '' ya da '' Çoban Çeşmesi '' Şiirlerini bilir. İşte bu güzel şiirlerin ve daha nice başka güzel şiirlerin şairi Faruk Nafiz Çamlıbel aynı zamanda Türk Sanat Müziğimizin ölümsüz eserleri içinde yer alan bazı şarkıların da güftelerini yazmıştır. Mesela yine pek çoğumuzun ''Sakın bir söz söyleme yüzüme bakma sakın'' Sözleriyle şarkı olarak dinlediği, özellikle de Neşe Karaböcek'le sevmiş olduğumuz '' Kıskanç'' ın söz yazarı da Faruk Nafiz Çamlıbel'dir.
KISKANÇ
Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.
Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,
Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...
Dilerim Tanrı'dan ki, sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,
Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!
Evet, rahmetli bu derece kıskanç biriymiş anlaşılan.
Faruk Nafiz Çamlıbel ve Türk Sanat Müziği deyince aklımıza ölümsüz bir şarkı daha gelir: Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok''
Sadece dört dizeden ibaret olan bu şarkı oldukça hüzünlü bir şarkıdır. Güftesinin hikayesi ise daha da hüzünlüdür. Pardon hikayeleri...
Evet, bu şarkının iki ayrı hikayesi vardır.
1. Hikaye şöyle:
Bilindiği üzere 1946 Yılında ülkemiz çok partli siyasi yaşama geçmişti. Faruk Nafiz Çamlıbel ise 1946 Yılındaki bu ilk çok patlili hayata geçtiğimiz yılda Demokrat Partiden 8. Dönem İstanbul Milletvekili olmuştu. Daha sonra yine Demokrat Partiden 9, 10, 11. Dönem Milletvekili oldu. Ta ki 27 Mayıs 1960 İhtilaline kadar da Milletvekilliği yaptı.
27 Mayıs ihtilaliyle birlikte o da Yassıada'da yargılananlar kervanına dahil edildi. On altı aylık bir mahkumiyetten sonra aklanıp beraat etse de pek çoğumuz gibi onun nazarında da artık Türkiye'de hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. O düşüncelerle de aşağıdaki dörtlüğü yazdı:
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki sevenler, sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki sevenler, sevilenlerden eser yok.
27 Mayıs İhtilalinin bu ülkeye yaşattığı acı ve sıkıntılar başka nasıl dile getirilebilirdi ki?
Ancak, şarkının bir başka hikayesi daha vardır. Bu hikaye Gazeteci Yazar Mehmet Barlas ve Oğuz Haksever'in sunduğu '' Makam Farkı'' adlı programda dile getirilmiştir.
2. Hikaye:
Faruk Nafiz Çamlıbel'in 1931 senesinden beri evli olduğu eşi Azize Hanım oldukça hastadır. Faruk Nafiz, onu ünlü bir Türk Sanat Müziği bestekarı ve yorumcusu, aynı zamanda kadın doktoru olan Alaaddin Yavaşça'nın muayenehanesine getirir. Alaaddin Yavaşça ve onun da hocası olan bir doktorun yaptıkları tetkikler sonunda Azize Hanım'ın kanser olduğu, kanserin de vücuda hızla yayıldığı öğrenilir. Bundan sonrasında Azize Hanım için yapılabilecek tek şey çeşitli ilaç ve iğnelerle ömrünün kalanını mümkün mertebe acısız bir şekilde geçirmesini sağlamaktır.
Alaaddin Yavaşça bu acı gerçeği bildirince Faruk Nafiz Çamlıbel adeta yıkılır.
Aradan geçen kısa bir zamandan sonra Azize Hanım hakkın rahmetine kavuşur. Onun ölümünden kısa bir süre sonra ise Faruk Nafiz Çamlıbel, elinde minik bir pusulayla Alaaddin Yavaşça'ya gelir ve pusulayı ona uzatır. '' Bunu bestelerseniz çok müteşekkir kalacağım''
O pusulada şunlar yazılıdır:
Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki sevenler, sevilenlerden eser yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki sevenler, sevilenlerden eser yok.
Gerçek hikaye hangisidir bilemem ama bence her iki duruma da uyuyor bu şarkı ve tabii ki sözleri...
(
Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
26.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.