Zamanın çırpınışlarını saldım aya,
Aydan ırak gökyüzü hep rüyalarımda:
Salkım saçak yıldızların pervazında
Terk edilmişliğin hegemonyası.
İri düşlere gebe düşüşlerim
Aslında gölge özürlü varlığımda
Kanıksadığım kadarım,
Demenin sancısına da muhalifim epeydir.
İri kıyım kadınlardan alacaklıyım
öfkemi
Sonra da satılmışlığın tayfası bir
şiirde
Dağılmışlığım…
İzafi yörüngem,
Sarmanlarında yüreğin
Sarmallarında hicvin
Esir düştüğüm aşkın
Şaibeli tanığıyım:
Mücbir sebeplerden yalıtılmışlığım,
Mesnetsiz ithamlarla barışık bir
yeryüzü:
Kayıp kıtaların,
Ölü çocukların,
Yaralı anaların başşehri hep hüzün
Sonra da sorarlar sakilce:
Neyin derdinden örtündüm ölü
toprağıyla
Kimsesizliğin?
Annemden büyüğüm ben;
Kayıtsız hanemde
Boşa düşmüş bir gölgeden yok farkım:
Kefilsem aşka
Bendimden taşarım sadece.
Tufanda madem keramet
Yalnızlık kadar da yaygaracı bir
tınıda
Bilumum sebeplerle vakur varlığım
Üstünkörü sevmekten imtina etmekse
Maruzatım,
Deli fişeklerden yok farkım.
Belli işte istikamet:
Şiir kadar boyumla,
Hikâye tadında
Bir kelamın koptuğu ince yerinden
Şaşalı hayallerime de kefilim
Kendimce kurduğum
Kendimce yıktığım hanemde
Muhaliflerin debisinde
Savunmasız bir sanık.