Bir Tanrıyı sahiplenirken insanlık
Aslında insandan yansıyan nefreti
Kinine banarken iblis ve riya.
Dökümlü eteğinde cebbar cümlelerin,
Hazin gidişatında
Ölüme dair bir menkıbeyi
Sahiplenmek:
Belli belirsiz bir sığınak adeta
Hatta maruzat bellemek isyanı
Sonra da yâd edilen maziyi
Kırparken yine ucunda takılı bir
yıldız
Belki de yıldızları kırpan şaire
Özenen bir yetim,
Hatta dilinde sivrilen yetilerin
nazarında
Kaynayan bir evren için için.
Erdiğine değil aslında
Vakıf olamadığına sirayet eden
Tenezzül dahi etmezken sevmeye
Kim savarsa sırasını
Hatta sırasından çıkıp
En muhalif imgeyi de takıp koluna
Yine isyankâr bir kelamı
Bağışlamalı mı Tanrı,
Diyebilmenin çok çok ötesinde
Mazlumun ve yüreğin ihlali.
Gün dönümünde hicrana yansıyan,
Gecede belli belirsiz nüktedan bir
yalan
Belli ki gerçeklerin ifşası en
zorlayan
Hatta marazi bir gölgeyi bile
Öteleyen irin yüklü gözleri kötünün.
Oysaki dokunaklı surelerde
Yürek sürdürürken savaşını
Yine Hak nezdinde
Bir kuldansa
Bir kurama doğru;
Bir yatır değil de
Mazlumun mezarı
Bir kinayeden öte
Sefil varlığın devamı.
Gönül gözünde nasıl ki olmaz perde
Haydi, bir nokta da sen koy
Şu reşit olmamış öfkene
Sonra da ihlâslı yüreğin yorganı
Nasıl ki pişmanlık ve
Yalanlarla iştigal tasanı
Görmezden gelirken evren
Bil ki; sen sefil kul
Asla geç değil
Hele ki saklıysa
İçindeki iman.
Zamanın yankısına vakıfım belki de:
Duyulmadığım kadar varım aslında:
Varların da yokların da var olduğu
farklı bir
Döngü
Yine kanatlarında ikbalin,
Devrik saltanatların devrik tezahürü
Hem de ne için?
Boyutsuzluğun rahlesindeyim günbegün:
Ölü çocukların derlediği hikâyeler
var
Ve ölü hikâye kahramanları:
Aslında her biri kendi yazdı
masalını.
Öncelikli aşkların
Sonradan görme isyanı
Belli ki teyakkuzda iblis
Şerrine lanet olsun diyen faniden
Nasıl da alacaklı.
Göklerde uçuşan zerrelerden bozma
Bir ihtiras
Yine külfeti ömrün,
Yine şehveti bedenin
Oysaki tek bir hücreden müteşekkildi
evren
Ve tek göz odasında yüreklerin
Kadın ve erkeğin sığdıkları
Yine adına sevgi denen
Bir lütuf olsa olsa:
Ermeyi haczeden münafık bir lehçeden
de alacaklı…
Ne gönlün suru ne de ilahı aşkın:
Varsa yoksa dünün vebali
Yine yongasında ömrün
Üç beş hacizli cümlecik:
Varamadan sona kendini adayan
Aşka sormadan kendini
Uçurumdan atan
Deli bir fıtrat kimince.
Kıymetimi bilse keşke’lerin
Demlendiği o terane:
Cürüm misali ölüm,
Sevda misali özlem.
Göklerden yere inen
Yerin hikmetini ise
Yere göğe sığdıramayan
Kaç kişi kaldık şunun şurasında?