İkramım olsun bu son şiir…
İçimde koyu bir gece
Demi de üzerinde.
Şiir satar şiir yerim
Sevgiyi maruzat bellediğim
Her halimden mademki belli
Bir şiirde tutsaklığım
Bir rivayette konakladığım
Densiz yalanlarla kıyıma uğradığım da
mı?
Çok mu belli şiir soluduğum?
Güncemde adını unuttuğum hangi
Hazin hikâyeyse ölüme bile kulp
bulduğum
Seyri kayıp neşemde,
Giymeyi unuttuğum kefende
Çıplak şiirlerin tezahürü aslında
kanatan,
Kanadığım çok mu belli yoksa?
Kara kara yüreği ıslah etmeye dair,
Küredikçe dünü mevta bildiğim
Bunca gizemin teşhiri
Yine şiirde gazabı,
Şiirde aşkı
Şirk koşanlara lanet ettiğim.
Bir bulmacanın noksan harfiyim
Ömrün lahzasında
Ölüp ölüp dirilmeyi sulh bilen
Yine aşktan yana hükmedeni değil
Hükümranlığında Yaratanın,
Şevkinde acıların
Nasıl oluyor da düşüyorum
Böyle bir ikileme?
Şiir kokan çiçeklerle bezeli ömür
Dönüp dolaştığım
Yine kendime rastladığım,
Kendimce sevip kendimle dargın
Bazen yorgan niyetine
Niyetimle içli dışlı
Isınırken içim
Yine dervişin zikri.
Mağlup bir imgeden alıp da payımı
Mağdur bir besteye takılı dilim,
Yüreğin yongasında
Şaibeli bir hüzün
Olsak keşke birlik deyip de çıktığım
yolda
Yoldan çıkanlara paye vermeden
Gelip geçen ömrüm.
Hüznümde karamel bir şifa,
Yankımda duyulmazın sihri
Oysaki Sağır Sultandan bile geldi
cevabı
Sormayı unutsam bile
Neymiş bu garip faninin derdi.
Hümayun adeta şiire kılıf geçirdiğim,
Sükûtun diğer adı
Yatıp kalktığım bir hikâyeden
Taşan satırlara renk renk imler
biçtiğim
Aşkı taammüden öldürenlere
Vereceğim cevabı bile anlamazken
Şiirce bir hüzün hitabı son sürat,
Hüznü hep mi ortak benliğe?
Kanayan bir surede neylerim
Eğer ki aşkı yok sayıp
Allah’ıma koştuğum
He ölümlü günü kayıp değil kazanç
Bildiğim.