Dünya hayatındaki imtihanı kavrayamayan insanların zorluk zamanlarında ya da bir felâketle karşı karşıya kaldıklarında sordukları soruları paylaşmak istiyorum. İfadelerden dolayı Yüce Rabbimi tenzih eder, yüceltirim.
“Tanrı neden kulları için zorluklar yaratıyor?.. Eğer Tanrı
her şeye gücü yeten ise arzu ettiği takdirde bunu önleyebilmesi gerekir. Eğer
seven bir varlık ise sevilen varlığın acısını azaltmayı -haşa- arzu etmeyen
sevgi tuhaf bir sevgidir. ”
“Yüzyıllardır süregelen din
savaşlarında milyonlarca insan can verirken, Hitler 6 milyon Yahudi’yi
fırınlarda yakarken, derin uykularındayken habersizce yakalandıkları
depremlerde binlerce insan betonlar altında ezilerek can verirken, merhametli
midir Yaradan?..."
“Tanrı varsa neden sakat çocuklar
var?”
Bu insanların kafalarındaki soru özetle
şu; "Madem dinlere göre Allah kullarına karşı çok merhametli, neden
böyle zorlu olaylar yaratıyor?”
Bu sorular özellikle de ateistlerin, bazen
psikolojik olarak çevrelerindeki insanları etkileyebildikleri ve çokça
sordukları konular.
Yukarıdaki sorulara İngiliz filozof John
Hick'in cevabı şöyle:
“Dünya bir gözyaşları ırmağı değildir. Bir ruh oluşturma ırmağıdır. Anne babalar çocuklarını bazı zevklerden mahrum bırakırlar. Onların bazı şeyleri acı tecrübelerle öğrenmelerine de izin verirler. Hatta ceza verip acı çektirirler. Bunu yapmalarının nedeni kısa vadeli hazzın yanında kendine hakim olma, bilgelik, ahlaki erdem ve kendini gerçekleştirme gibi önemli şeylerin var olduğuna inanmalarıdır. Çocuğun bakış açısından bu zalimce görünür. Ancak bu görüş yanlıştır ve çocuğun bu görüşü savunmasının nedeni anne babanın daha geniş perspektifini kavrayamamasıdır.”
Evet, dünya bir ruh oluşturma, daha uygun bir deyimle olgunlaştırma ırmağı. Zorluk zamanında, iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. İmtihan yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabbini görür, sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder. Sıkıntısını giderecek olan Allah'tır; bunun bilincinde O'ndan yardım diler, içten dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir; kişi böylece Rabbine daha yakınlaşır.
Dünya,
insanın sonsuz ahiret yurduna ulaşmak için sınandığı yerdir. Allah, yarattığı
kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla
imtihan eder. İnsan, yaşamı boyunca ahirete yönelik bir sınav yaşar ve bu
konudaki çabasıyla imtihan olur. Yaşam aslında Allah'ın bizleri denemek ve
eğitmek için yarattığı bir süredir. İnsana yüklenen sorumluluk tüm bu
gerçekleri düşünmek, Allah’ı tanımak, O'nun sonsuz gücünü kavramak,
buyruklarına uymak ve yalnızca O'nun hoşnutluğunu amaçlamaktır. Bu imtihan
hayatı süresince insan, karşılaştığı her şeye sabır göstermek, Rabbine tevekkül
etmek ve güzel ahlâk sergilemekle yükümlüdür.
İsabet
eden bela ve musibetleri yaratanın Allah olduğunu kavramak ise imtihan
sırasında yaşanan her şeyi tevekkülle karşılamaya yol açar. İşte bu, dünya
hayatındaki imtihanın samimi inananlara özel bir sırrıdır. Kuşkusuz bu sırrın
bilincinde olmak, hem dünyada hem de ahirette asla son bulmayacak bir kazanç
getirir.
İmtihanın
bir parçası olan zor zamanlar, insanın Allah'a olan sadakatini ve teslimiyetini
gösterebileceği, aynı zamanda sonsuz ahiret hayatı için çok fazla ecir
kazanabileceği anlardır. Allah’ın sonsuz merhametiyle bir fırsat olarak
yarattığı bu çok değerli zamanlarda, iman sahibi insan tüm bunların ardındaki
hayır ve hikmeti bekler.
İnanan
insanın, karşısına çıkan görüntülerle yüzleşme zamanında göstereceği sabır,
ahiretteki sonsuz yaşamında kesinlikle karşılığını alacağı en güzel ahlak
özelliklerindendir. Allah’a duyulan aşkın en güzel ifade edilebileceği
zamanlardır zorluk anları…
Burada, cevabını bulabilmek için yukarıdaki soruları
tersten soralım.
Eğer bir Tanrı yoksa?.....
Bu durumda, yaşanan doğal felâketler doğanın meydana
getirdiği olaylardır ve doğaldır. O halde kimi/neyi suçluyorsunuz?
Peki sakat çocuklara dair bir söylem oluşturmanın
mantığı var mıdır? Ateist görüş bunların genetik olarak gelişen hastalıklar
olduğunu söyler. Sebebi de evrime delil olarak sundukları mutasyonlardır. O
halde kimi/neyi suçluyorsunuz?
Ancak bir Tanrı varsa?.. Bu durumda, bu konuda söz
söylemek ateistlere düşmez. Kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemeyen Allah’ın
sonsuz adaleti var ve en önemlisi bir başka yaratılışla yeniden yaratıldığımız
ahiret boyutu var. ‘Göz açıp kapama süresi’ kadar kısa bir dünya hayatından
sonra mükemmel bir ahiret hayatını düşününce bu dünyadaki zorlukların hiçbir
anlamı da olmaz.
Her zorluk insan için sonsuz
mutluluğun anahtarıdır. Kuşkusuz
bazı güzelliklerden yoksun yaşamak önemli bir imtihan. Ancak zorluk
durumlarında Yaratıcısına yakın olduğunda insanın kazanımları da büyür.
Yaşadığı imtihanı sabrederek güzel bir şekilde vermesinin karşılığını insan kat
kat fazlasıyla alacaktır. Ahiretten önce dünyada da örneğin
Down Sendromlu bir çocuğun annesine sorun, bu dünyada onun için o evladından
daha değerli ne var?
Sonuç olarak; Adalet kavramı ateizmin
doğurduğu bir dünya görüşü değildir. Dinin oluşturduğu dünya görüşüyle adalet
aramak ateizm için yanılgıdır. Allah'a iman eden insan, O'nun sonsuz adalet ve merhametinden
kuşku duymaz. İnanmıyorsa, zaten inanmadığı Allah'ın adalet ve merhametini
sorgulaması anlamsızdır.