Yalnız bir harfi
sahiplenebilirim bir de aykırılığı.
Kelimenin hicvinde, bir
kelamın yitiminde
Bariz bir hezeyan.
Derleyebilirim de:
Hem de en alasından
Gölgeleri bile
kıskandıracak
Bir güneş doğurabilirim
Hüzne eşit,
Hayata ışık
Sarı tonunda hazanın
Yeknesak bir tını yine
Sözcükleri kayıp
şehirlerde
Bir şiiri şehit eden
Kalemimden dökülen
İrili ufaklı inci
nameleri.
Adadığımı
sonlandırabilir Tanrı:
Arındığıma mukabil
Elyaf düşlerimi
Sarıp sarmaladığım
Nisan’ın iri cüssesi:
Hem de en aykırısından
bir şiir
Ismarlarken
İçimde koyu, çok koyu
bir hüzün;
Katıksız aşkımın en
namert elemi üstelik
Ölümü derleyen bir kâhinden
Alacaklı şiirlerimin
her biri.
Soyut yüzünde rahmetin,
Engin bir gökyüzü.
Mahreminde yengimin
Savrulası kaderin de
arka odası;
Pışpışlarken içimdeki
mızmız çocuğu
Cefanın hulasası,
Severken sıradan
imgeleri
Bir anne titizliğinde
Örterken üstünü şiirin
Kulağına fısıldadığım o
ninniden
Bile feyiz alınası
Bakir bir mutluluk:
Nemalandığım,
Adlandıramadığım bu
şaşalı aşkın
Elbet vardır bir diğer
yarısı,
Diyenlerin yalancısı
iken şair;
Yine gök kubbenin
anahtarına talip
İçimdeki meczup…
Öyle böyle de değil
hani:
Kâh kâhin kâh fani kâh
esen rüzgârın
Seyrinde bir dala konan
Gecenin ela gözlü ve
şaibeli hüznü:
Damlalar büyüdükçe
Deryalar süzüldükçe
yüreğimden
Boyutsuz ve görgüsüz
bir acıyı
Pay ederken hece hece,
Sona gelmenin sızısı
Başı kayıp bir masal
tadında
Seğirtirken içimdeki o
nutku tutulmuş bestede.
Ben hala yorgunluğun
tozunu atmışım da
Ölümüne hazzın yine
Tapındığım şu metruk mısraların
Bir de öykündüğüm
yarımadaları
Ölümlü aşkımın,
Kaybolduğuna kani
Yüreğimdeki sureye
Su çarparken usulca
İçim içimi yercesine
Serildiğim gecenin
Sevindiğim kadar
bilinmezin de
Beni sevdiğine mani
Teşkil etmezken şiirce
bir özlemi,
Pay ettiğimi unuttuğum
diri bir bedende.