İklimler seğirtiyor engebeli düşlerin
iç çekişlerinde.
Sefil varlık, sefil tasa, yanlı
kader, yönü muğlâk kader.
Derin bir iç çekiş; tık nefes ve
ıslah olması mümkün olmayan zorba düşler…
Hanemde yangın olsa bile sevgiden men
etmeyeceğim halemi, yüreğimi: kefenimde kan olsa da, ruhumda kilit ve önümde arkamda
yalan yine de yansız olacağım ve destursuz tek adım atmayacağım.
Zaman ıskaladı yine ve makberimle
örtüşen matemimi tetikledi elem.
Ah, acıların sultanı!
Sevda masallarım…
Telaşlarım ve kırmızı rugan
ayakkabılarım.
Dünümü tensiye ettim ve medet umdum
yarın mihraklı bir dokunuşta ben belaları def ederken annemin hıçkırıklarına
bulandı üstüm başım…
Tasasız idi başım bir zamanlar.
Yalansızdı naaşlar.
Gönülsüz de değildi aşklar.
Hicvindeyim kaderin ve en muktedir
gölge olmayı diliyorum.
Ah’larımı boyadım kanımla; aşkımı
serdim toprağa.
Ukdemle yaşıyorum ve ulvi dokunuşunu
evrenin sunuyorum altın tepsi içinde. En muktedir; en dolaysız seyri ömrün…
Kelamın tasası ne mi, sevgili?
Söyleyemediklerim ne değil ki, sen
uzun yollardan düşen yüreğime.
Karabatak misali yangınlarımın üstünü
örtüyorum ve kademe kademe küçülüyor içimdeki mutluluk ta ki… dokunduğun
yakamda; sevdiğin tasamda; ulaşamadığım ve ulaşmanı dilediğim yorgun ruhumda…
Gölgemle çocuğum ben.
Çocukluğumdan yana derdim tasam
olmadı benim ki zikrimde de fikrimde de hep mübalağa edilesi sevinç naraları
atan iklim benzeri şevkimle kâh yürüdüm kâh yüksündüm kendimden ama asla aşkın
münzevi boyutsuzluğunda ölmekten utanmadım.
Sevmekten de utanmadım lakin sessizce
sevdim ben ve sevildiğimi hep ümit ettim… desem de demediklerimden çıkar seni
çok sevdiğimi.
Bir şehla tohum at toprağa, sevgili.
En nüktedan kıvılcımı çak yeniden ve
ansızın seyrinde özlemin seyrüseferinde biz aşka bağdaş kuralım da kuşlar
kıskansın bu nemli ve yaslı yüreği…
Görmediğimin tecellisisin sen.
Göremediklerinle büyüyorum ben.
Görmeyi dilediğim ama görünmez
düşlerimde bir boyut daha atlıyorum aslıma itaat ettiğim her yeni gü eskiye
devredip ben notalar kadar kalabalık ve esrikli aklımla bir bir büküldüğüm; bir
bir süzüldüğüm.
Güllerden bozma bir bağ içinde
yaşadığım aslıma uygun ve sevgiyi şiar bildiğim bir noksanlık kimine göre ve
büyüttüğüm yeminlerde büyüyen yangınlardan yana aymazlığı kelamın.
Hani’me muhalifim, sevgili.
Dünüme vurgunum belki de.
İkbali ömrün bir hediye mi de ben her
gün büyük bir coşkuyla açıyorum yeni gün’ün paketini: bazen siyah ve yobaz
notalar isyan ediyor bazense ürkünç hayaletler tezahür ediyor.
Gönül koyma sakın bana: asla
dayanamam.
Gönülden gönle yaptığım bu yolculuk
beni hayata bağlayan.
Dünsüzüm yanında.
Yarınsızım da.
An/sızım belki de içimdeki ukdelerden
arda kalan.
Emsalim olsa mı keşke.
Günümü uyuttum da geldim yanına: gül’ümü
uyuttum da bülbül misali konuyorum hece hece büyüyen şarkılarda aşkın her
tonuna vakıf iken.
Ört üstümü şimdi: çok üşüdüm çünkü.
İçimin ayazlarında nasıl bir Temmuz
ise artık ama üşüdüğümü de kimse bilmesin senden başka.