GECEYE DAİR-2
Nedir gecenin hali, karalar bağlar her gün,
Tükenmez matemde mi, hep kederli, hep üzgün?
Güneş batmayagörsün, çöküverir bir hüzün,
Ardından yas mı tutar, çekip giden gündüzün?
Yoksa devralacağı nöbetten mi muztarip,
Onun için mi böyle mahzunlaşıyor garip.
Yani acziyetten mi, böylesi mecalsizdir,
Ne de olsa geceler, hem elsiz hem dilsizdir.
Bilir de söyleyemez, gördüğünü diyemez,
Ağlayan bir garibin gözyaşını silemez.
Düşeni kaldıramaz, ellerinden tutamaz,
Yardım etmek istese, bir yolunu bulamaz.
Bu da yetmezmiş gibi, örtmek çirkinlikleri,
Utanmaz suratlarda görmek pişkinlikleri!
Karanlık gölgelerde yol verip rezalete,
Kaçınılmaz bir halde, mahkûm olmak zillete!
Bazen dayanamayıp şimşekler çaksa bile,
Davudi bir ses ile gürlese de, nafile.
Hiçbir şey yapamadan, olanları seyretmek,
Tuttuğu kayıtları, doğan güne devretmek!
Bu nasıl bir kaderdir, bu nasıl bir acıdır?
Dikenli burgaç gibi yüreğini kanırtır.
Damla damla sızısı işlerken ciğerine,
Nöbeti devam eder, birinden diğerine!