Az öfkeliyim harbi çatlak.
Bir kentin kıyılarında yaşamımı
sürdürdüğüme
Dair
Sayısız delil var/mış sözüm ona
şiirin elinde.
Şairliğim batsın dibine şehrin
Kayıtlara da geçmesin
İçimdeki o sefil rüzgâr
Ben ki; dizelerin oynak ritminde bir
baş belası.
Öfkeyi yontup huzura erdiğim sanırım
Asılsız bir kehanet.
Deposunu doldursam kalemin
Olur mu ki çare?
Muzip tınısında dünümün
Günümden medet umduğum
Yalanın ta kendisi.
Birincil derecede tanığıyım doğanın
Ve katili mutluluğun:
Defolu varlığıma ektiğim ne ise
Biliyorum ki;
Çapulsuz bir deliyim
Şehrin tam da orta yerinde.
Kaydım baş aşağı
Şiiri değil imgeleri esir ettim
Yüreğin kozasında
Börtü böcek beklemede
Ben hala ipek böceği havasında.
Bir kasvet bir kasvet ki sorma
gitsin:
Mağlup bir düşün tekeri
Zanlı yüreğin su götürmez gerçeği:
Ne de olsa terk edilmişliğin bariz
rengi.
Hangi tondayım acaba?
Ne renklerin dili var
Ne tadı notaların.
Zaman aşımına uğramış yenilgimle
Yâd ettiğim muğlâk mutluluğun
Kazan kaldırmış halimdir bu şiir:
Bilginize sunuyorum.
Özürlerime kefilim
Delinin biri rencide etti diye
Namert bir endam olmaya da yok
niyetim.
Kumları zayi ettim:
Altı üstü bir zerreden
Çaldığım varlığı mı sunayım ömre
Örnek olmaksa birilerine
Yok artık kaygım
Engebeli düşlerimde.
Sersem sepelek hayallerin ufkunda
Gerçeğe meyyal hangi kanıtı sürüp de
öne,
Keşmekeş duyguların zalim simsarı
Azımla geldim
Yokluğumu biledim varlık niyetine
Aslında sonlandırılmayı bekledim
Köhne bir izlekte
Su geçirmez aşkların
Elyaf sahteliğinde
Sevmekten harap düşüp
Ölüm rencide ederken kuramları
Kayıp kimliğimin düşüp de derdine…
Yanlı bir kelam mı sunsam?
Ansızın sızdığım şunca dizede
Kıran kırana yaşamakla övünen kim
ise.
Asılıyım şahikalar nalını mıhını
toplarken
Yansızlığım töhmet altında
Kurda kuşa yem olalı
En deli bekçisiyim şafağın
Yeter ki gece de kayıp gitmesin
ellerimden.