Shakekspare Hamlet’i yazarken endişenin soğuk rengi ile soluğu Türkiye’de almıştı. Ülkesinde karanlık bir çağın içinde kaçarak Türkiye’ye sığınmıştı. Tabi bundan ne Ülkesinin nede bizlerin haberi vardı, gerçi olsa da kimin umurundaydı demeyeceğim hani kör ölür badem gözlü olur misali maazallah o an herkes karanlıklar içinde iken, bizi aydınlatan şairimi çalarak, bizi karanlıklar içinde bıraktınız diye hesap sorar tazminat ister belki savaşta açabilirlerdi, neyse böyle bir şey olmadı, elime ulaşan Shakekspare’in Türkiye’de yazdığı Hamlet’i size gururla sunarım.
Gidiyorum ey güzel ülkem karanlık yüzünden Hamlet’imi yazamıyorum
Kraldan çok kralcı var bunu ben size anlatamıyorum
Zavallı halkım sefalet içinde bunu görmeye dayanamıyorum
Gidiyorum ey ülkem karanlık yüzünden Hamlet’imi yazamıyorum
Her eğilen dala çelenkler asılmış bunu anlayamıyorum
Giyotin icat edilmiş mertlik bozulmuş çok korkuyorum
Gözyaşları sel olmuş dereler taşmış akıyor
Bir Arap kızı yok ki açsın camdan baksın
Baskında bu talihsiz halimize şahit olsun
Ey gökteki yıldızlar sizler nereye gittiniz
Sizler şahit olsaydınız ben kaçar gelir miydim buralara
Kale gibi surlarla çevrildi her bir yanımız
Anlatıyorum kimse anlamıyor
Zihnimizin gözüne kaçan toz zerreleri
Karanlığın aydınlanmayan yüzleri
Karanlıklar beni susturur mu?
Doğruları söylemezsem bu gönül uyutur mu?
Sezar ölünce mezarlarda yolda insanlar yalnız kalmış
Arardım bir dost bulamadım Türkiye’ye geldim rahat nefes aldım
Lakin hala eski roma sokaklarının çığlıkları kulağımda
Beyazla kırmızı rengi tartışıyor arenada insanları boğalar ezerken
Şiddet çarpışmasına girdik
Boşuna kılıç salladık
Üç silahşorlar yeterdi
Biz on beşe çıkardık
Güneş yerine karanlığı uyandırdık
Güneşi uykuya daldı uyanmaz yanılmadık
Neşeyi gömdük kederi yeryüzüne dağıttık
Nerdesin Hamlet sende mi yönünü kaybettin
At üzerindeki karanlık geceyi
Güneşi giyin aydınlat bizi
Yaslı gecelerin karanlık elbiselerini çıkar üstünde
Sesli iç çekişlerimize son verdir
Övgüye dair ne varsa silelim ne Lord kalsın nede fort
Zayıf yürekli kalmasın insanlar
Yıkalım lordu mordu kralı kraldan çok kralcıları
Sıradan bir olay değil alay etme sakın
Biliyorum yıkılacak bunlar bir gün bu günlerde yakın
Hayat bu ya bir gün Shakekspare Malatya’nın Çarmuzu mahallesinde biraz nefes almak için sokağa çıkar, karşıda koyun sürüsü ile gelen Hamlet’i görür, şaşırır.
Yoksa bu kaderin bir oyunumu bana
Teselli vermek için benim gibi küçümsenen
Hamlet’i çıkardı karşıma inanamıyorum
Hey delikanlı bakar mısın?
Hamlet başını çevirir ve kendini yazan yazarı şekspiri görür oda gördüklerine inanamaz
Olamaz inanmıyorum aylardır sizi aradım izinizi kaybettim
Çoban oldum sürüye karnımı doyurdum kendime geldim
Şimdi sizi gördüm karşımda inanın bir koç keseceğim
Cadılardan kaçar gibi arkanızdan koştum yetişemedim
Yüzdüm okyanusları bindiğiniz gemiyi takip ettim
Kilisenin çanları kulaklarımda insan feryatları avucumda terk ettim
Karaya çıkarken size seslendim siz duymadınız dörtnala geçip gittiniz
Gün ışığının doğarken titremesi gibi titredim aç kaldım
Ey yüreğim pes etme dedim şükrettim
Kulaklarımda kalabalık idam edilen insanların feryadı yüreğime saplanırken
Dilim ve ruhumu süzgeçten geçirdim vardım bir hana halimi arz ettim
Ne güzel insanlarmış buyur ettiler sofraya
Bir oda verdiler kaldım haftalarca
Beni giderken duymayan geride bırakan siz
Utancınız yüzünüze vurmadı utanmadınız
Gücüm yettiğince sizi arayacağım bulacağım dedim buldum
Şekspir sazı eline alır
Haklısın Hamlet biraz bencillik ettim
Her şeyden önce kendi canımı düşündüm çok hızlı hareket ettim
Ama çoğunun yaşamı tam bir trajediydi görmek istemedim
Kaçtım geldim beklide çok iyi ettim etmedim
Çevremde bir girdap vardı beni içine çeken
Öldürecekti beni peşinde rüzgârla gelen
Başıboş bir korku muydu gelen bilinmez
Ne söylesen de artık beni teselli etmez
Hamlet sazı alır eline
Gözlerim kaplı buralarda kendimi dinliyorum
Elhamdülillah sözleriyle halime şükrediyorum
Yorgun akşam türküler söyledim seni andım
Karşıma çıkan ilk güzele ben gönülden bağlandım
Sevmek buralarda çok güzelmiş anladım
Çobanlık yaparken var olduğumu ben anladım
Lortluk bana göre değilmiş onlar azgelişmiş ülkenin hıyarları
Hep ezer durur güzelim insanları
Zaten insana da benzemiyor suratları
Beni candan sardı ya bu güzelim ülkenin insanları
Her gün yiyorum lahmacunu bazlama ekmeğini
Anladım ki insana insanlık şart
Kendimi düzeltim yonttum bendim çok kart
Şimdi yorgun akşamları sevdiğime sarılıyorum yatıyorum
Ben bu dünyanın gelmişini geçmişini satıyorum
Gözlerine bakınca yârin Atilla İlhandan şiirler okuyorum
Cemal Süreyya şiirlerini kulaklarına fısıldıyorum
Coşar bu deli gönül yârin koynunda
İki çocuk verdim uyur yârin kollarında
Üçüncüsünü yârim istedi o geliyor yolda
Burası ile yârin koynu bir yayla
İnsanlar gezer atla ya eşek arabasıyla
Soyluluk asalet sadece ağada oda verdiği parasıyla
İnsanın sözü anlaşılır insana candan bakışıyla
Koyunlar sürüden ayrıldı ben gidiyorum görüşürüz akşam güneşinin batışıyla
Devam edecek inşallah
Mehmet Aluç