Zengin ile züğürt bir gün
karşılaşır
Zengine bir ikram bir muhabbet
şaşırır
Bu âlemde her zaman
bellidir
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Zengine ikramlar insanı
yorar
Züğürt olanı insanlar
masada kovar
Zenginden artanla on
züğürt doyar
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Zengine içkiler sunulur boy
boy şarap
Züğürt’ün ayağında
yırtıktır çorap
O kadar insanın içinde
halidir harap
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Düşünür taşınır veremez
bir anlam
İnsan nasıl karar verir
der böyle sağlam
İki gün oldu der yemek
yemiyorum ben akşam
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Zengin oturur yumuşak
koltuk(kucak)lara
Züğürt tırmanır düz duvarlara
Anlayan varsa anlatsın
ara ara
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Zenginde boldur bağ bahçe
Züğürt kızar ne çabuk yağ
bitti kız hatçe
Züğürt ağlar zengin
güldükçe
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Zengin etrafında insanlar
döner
Züğürtte sanki kalmamış
hüner
Züğürt bir kızarsa
hepsini döver
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Söyleyin züğürt böyle
dövülür mü?
Zengin zengin diye hiç
övülür mü?
Zengin ayrı züğürt ayrı
gömülür mü?
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
İkisinin de gireceği bir
mezar
Zengin çok yer yedikçe
azar
Züğürt kazanır aç olanı
doyurur yatar
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Züğürt bilemedi suç kimde
Galiba insanın yanlış
seçiminde
Belli olacak bu seçimi
insanın günün birinde
Kendisini gören yoktur
aklın kaçırır
Varır bir fakirin
kapısını çalar
Hoş geldin derler içeriye
dalar
Sofrada bir ekmek bir
çorba ona bakar
Ev sahibi paylaştırır
karnı ancak doyar
Kendisini gören varmış
anlar yine şaşırır
Görmeyenler körmüş der
insan bu yanılır
Mehmet Aluç-Âşık Gülveren