Düşlerime yataklık yapan imgelerin
Teyakkuzuna sığdırdım bildiklerimi.
Bilmediklerim ise teyelli
Doğamda saklı gizem;
Gizemin satırlara ve aşka düşkünlüğü…
Hayır, asla değil şaibeli bir ikilem:
Varsa yoksa makam farkı bir
yoksunluk;
Aşkın kuramına şerh düştüğüm
Üç beş dize
İçimin infilakı adeta ve arsızca
Yüz çevirdiğim ihanet.
Ökselerindeyim bilinmeze mazhar;
Sitemlerindeyim şehrin
Şiirlere tutsak bir yürek:
Ne askıntı huzura ne yalıtılmışlığın
Kâbusu bir deyim.
Sözcükler açar tomurcuklarını,
Sefasını sürer şiir
Sonrası meçhul işte:
Diyebildiklerim de değil hani:
Demeye müsait mi bakalım zaman ve
zemin?
Bir rutine aşina gökyüzü
Bir de içimdeki perçem
Ayırmışken iyiyi ve kötüyü
Oysaki unutmaya gelmiştim dünyaya
Dünkü kâbusu.
İllet bir aymazlık.
Yabancısıyım buraların.
Mısraların tekdüze hatıraları
Oysaki çokbilmiş bilirdim
İçinde saklı şahikaları.
Haydi, toplayalım pılıyı pırtıyı
Bir de topladık mı göğün örtüsünü
Yoksa açıkta mı kalacak bunca kuş
sürüsü?
İhanet etmeden evrene
Kaçıp gitmek bir an evvel:
Belki uzandığımız şehitlik mertebesi:
Hani hakkını ödeyemediğimiz
Ve rahmetler yine yüreğin
dudaklarında.
Merhameti esirgemeden Yaratan
Zamanı tahliye etmeden
Ve de talana uğrayan yüreği
sonlandırmadan.
Hani olur da;
Bir aşk acısına yenik düşer insan:
Mümkün zannımca
Ölmeden kapamak gözlerini ümidin
Zifirin doğasında saklı umutsuzluk
Yüz sürdüğümüz
Bir de nutkun tutulduğu
Hangi şiirin mi utku?
Varlık telaşlı;
Kayıp zeminden
Zamanın kirinden ve kininden uzak
Kayıpların hörgücünde
Saklı olsa da ucu yanmış isyan:
Rabbim, af eyle günahlarımızı:
Şiir tadında ölmeyi de bahşet
Biz aklı evvel kullarına:
Hani olur da bir kulpu oluruz umudun
Belki kırağı çalan bunca tufanın
Ardından düşeriz yollara
Bir ümit vesilesi ile
Gece doğurgan ve insan
Bir o kadar sitemlerin tuzağına
düşmüş
Yokluk ve elem.