Mahsulü yorgunluğun
Teamülünde densiz bir şifre:
Ayan beyan hüzün
Yeknesak söylemde ser veriyor mevsim
Göğün tepesinde bir kör kurşun.
İkbalinde yılların
Öğüten iç sesin dirlik heyecanı
Marifet mi sevmeye konmuş engelin
Hiçliğin tezahüründeki yıkıma eş
değer görkemi?
Hanidir haşmetli bir yolculuk;
Kutsanan şiirlerin dünyasında
Huda’sına âşık kelam:
Dingin lehçeler körü körüne saplar en
acıtanı
Sevda masallarında uyurgezer iklimler
Şahit tutar geceyi
Bir bilinmez
Bir gedik
Çürüyen nüvenin izdüşümü:
Kırık tekerin
Kırık hecelerin
Kırgın nüshası yüreğin.
Kozasından mütevellit aykırı bir öğe:
Kendine kastı olsa olsa
Sunumunda hayallerin
Dehşetengiz bir ırmak
Yine kendini kendi elleriyle boğan.
Kirli bir çığlık:
Şeytandan yansıyan
Elemin, tasanın en alası
Yanık vecizeler
Örterken benliğin önünü arkasını
Yakası açılmadık bir şaka da değil
hani:
Nükseden ansızın
Devasa suretlerin
Densizliğinde öfkesi kabaran şehir
kadar
Sevdalı olsa olsa
Yandan yana yürüyen bir hesapta
Tutulmuş nutku kalemin.
Aykırı bir hüzün peyda olan
Yeri geldi mi evrenin tadını kaçıran
Olağan dışı bir yenilgi
İsinde kaybolan terane
Göğün kanatları yalpalar da yalpalar
İçi yanık kuşlar
Sefadan uzak açlığın kıyılarında
El verir
Dertop heceler yatsıya doğru dökülür
usulca
Kâfir bir gölgede
Boyutsuzluk şerh düşer arsızca.
Hadi, haykıralım her birimiz:
Adımız sanımızla mutluluğa sancak
dikelim:
Bir çiçekte açan ümidi
Solan göğün kara listesinde
Sıraya dizilmiş yıldızların da çetelesini
tutalım
Ve arsızca sayıp sövelim
En densiz mevsimi teğet geçip
Ömrü pembeye boyayalım…
Demedim, demedim inanın ki:
Mutlu bir hece olsam bile
Ben koca bir yanılgıdan ibaretim:
Gül çehremde gülmekten yana kaygım
olsa olsa
Dehlizlerin dar yollarında
Çenesi düşük yüreğin
Almışken boyunun ölçüsünü
Hangi lahit ise
Ermeyi dilediğim bir an evvel:
Ne ömrün ne hükmün sözü geçer;
Yalın ruhumda payidar kılındığım
Hüzün nöbetlerinde
Aşikâr beyanım:
Ne yalan ne tufanım.