Garipsenen düşlerin
ihaneti her yeni gün;
Kayan zeminde lanet
bürünmüş yolunu kaybetmiş
Soluk ikramı yüreğin
Karartı adeta
Her haşmetli acı;
Kıblesinde yangın
mağduru her vazgeçiş
Her döngüde saklı olsa
da ihanet
Kurak tüm heceler
Örtülü yüzlerinde ölü imlerin
Ben ki mağdurluğun
kayıtsızlığında
Kayıt altına aldığım
her günü
Bir şifre babında
Kenetli olduğum
döngünün
Vurucu gücünde
Israrlı bir var oluş
şarkısı
Manivelası hayat
törpüsü
Asaletin dahi yanına
yaklaşılmaz,
Dediğine de bakmasın
hiçbir yalan.
Yana yakıla yaşamıyorum
artık, azizim;
Ne göğün kanatlarına
düşkün özüm
Ne de örmediğim
şiirlerde
Ölgün yüzüme ihanet
eden
Bir rahmet olamaz asla;
Olamam da yalancı bir
şifa
İçimdeki küflenmiş
sızıya.
Kayıp,
Olsam olsam;
Ayıp derken ah, bir de
dediklerini duysam.
Öksüz ve yetim
hecelerim;
Kayan kalemin rahmetine
odaklandığım
Ve Rabbimin sunumu her
yeni şiir
Aslında körelen
içimdeki izbelerde
Can çekişen onca yetim;
Onca cürüm,
Katıksız yanıldığım
Kimine göre
yalıtıldığım
Ne mahşerin örgüsü;
Ne ömrün döngüsü
Ne de biteviye
körüklenen hüzün
Oysaki yeni doğmuştum.
Şimdi mimlenen gölgemi
de koyun sofraya:
Ne öldüm ne güldüm
madem
Elbet fıtratıma eşlik
edecek
Acılarımı delik deşik
eden zulüm.
Ne kaytardığım
Ne de kotardığım…
Ne yankı bulan
Ne delik ceplerimden arkama
serptiğim
Ölgün yüzlerin yüzü
suyu hürmetine
Bir içimlik olsa bile
İçimden geçen hece hece.
Hele ki tıknefes bir
serzenişi görmezden gelip
Elimden gelen de hepi
topu bu iken
Şimdi şahit tutun
kerameti
Ya da yan yatırın
Ölçün, biçin içimdeki
kehaneti.
Koyu, çok koyu akan
kanı gecenin
Beyhude nasıl da içimde
aksayan teranenin
Aşkın gücüne yenik
düşmedim henüz
Dirilen hücrelerime
isterseniz biçin kefeni:
Şimdimle mağlubum…
Varsın yangın olayım
Ömrün de tozu dumanı.
Hangi ağıt eşlik eder
ki
Vurucu gücünde bunca
ihanetin?
Oysaki asılı kaldığım
mavinin
Rehaveti ile kaçıncı
doğuşumun müjdecisi:
Her arya;
Her angarya;
Her safsata içlenen
evrende
Ben sadece kuru bir
hece
Gülmekle ölmek
arasında.