Hayat bazen kısa bazen uzun yolmuş
Sahil kenarında bir martının kanadında
Bazen de bir kahrın sırtında yolmuş
Gözlerimi açık bazen de kapalı yürüdüm
Bazen bir kır bahçesinde kardelen çiçekleri toplarken
Bazen gülleri koklarken dikenleri ellerimi kanatır
Akar yollara birkaç damla kan
Koşamadım kardelen çiçeklerine açarken
Koşamadım sessiz ıssız bir odadaki rahat bir uykuya
Ellerime ayaklarıma batan dikenleri bir bir çıkarırken
Sızıları yüreğimi kanatırken sensiz
Seninle baş başa oturamadık
Silindi mi hafızamda seninle her şey
Bitti mi her şey anlayamadım
Sadece varmak için yürüdüm
Varamadım beni bekleyenlere sana
Hep yol kenarındaydım yalnızdım
Ne yüreğime dokunan sen vardın
Ne yüreğine bir kuş kanadı hafifliğinde dokunan ben vardım
Kanadı hep yüreğim
Damla damla toprağa damladı
Toprağında dikenler yetişti
Battıkça battı yüreğime ellerime ayaklarıma
Dokunamadım hiçbir şeye
Her şey dokundu yüreğime
Sızı acı ıstırap bıraktı
Ben hep yürüdüm
Zaman mı durdu
Ben mi durdum
Yürüdüm sanırken
Göç vaktini kaçırmış bir suçlu gibiyim
Kederli bir kırlangıç gibi
Kanatları kırılmış uçamayan
Kanatlarım bir çift umut iken
Uçamayan varamayan beni
Ancak geçmiş kucaklayacak saracak
Bu vakitten sonra gideceğim tek yer orası
Nereye diye düşünmek artık beyhude
Giderken gidemeyenlerin tek durağı geçmiş olacak
Kapanmayan yaralarımı saracak
Yeni bir göçe geç kalmadan hazırlayacak tek yer orası
Mehmet Aluç – Âşık Gülveren