Yasını azat eden bir
şiir kadar salkım saçak,
İhbar ettiğim
duyguların doğasında
Kesif bir yalnızlığın
esir düştüğü sancak
Aklına mukayyet olsan
da ne çare?
Bata çıka yürüdüğün
yoldan mı çıkacaksın
Kendince ve sakilce
ihanet ettiğin nefsine
Uzanan ellerin de
bereketiyle
Elbet ihya edeceksin
bilinmezin tefekküründe
İnfilak eden bir şiir
kadar kayıtsız kalacağın
Ne malum?
Ya da sancağını
kaybetmeden hürriyetin
Sevgiyi andığın her
fasılada
Elbet kıracaksın
zincirlerini
İçine düştüğün ne
hortum ne de zalim bir terane:
Aslına ihanet etmeden
gerçeklerin
Büründüğün asalet
Ve incelikli doğası
hakkaniyetin.
Merhametin safında
kabul görmüşlüğün de elbet
Vardır bir hesabı:
Hele ki nazire ettiğin
sadece kimliğinde
Doğan güneşin saçtığı
ışıkla
Karanlığı delip geçen
hüviyetinle
Geçtiğin mücbir
yollardan
Irak olsun diye kaza ve
bela
Ettiğin dualarda
andığın kadar
Anıldığın elbet yüreğin
itirafı.
Bir resimde asılı
yüzün;
Yüzünde varsın asıl
kalsın hüzün:
Nasıl ki Yaratan en çok
sevdiğini anar
Yine sensen o hüzünlü kalbin
sahibi:
Ne eşrafın dayatması
Ne yalanların inkârı
alıkoyar seni yolundan.
Hele ki içinde yanan
ateşin saçtığı sıcaklık
Değil mi ki inancının
enginliği?
Aşka sadık bir fani ve
gerçeklerin de peşinde
Ar bildiğin her söze
geçer elbette sözü
İlahi Adaletin mucizevî
dokusunda
Bir ilham, bir ilhan
Aşkın kıyamında hâsıl
olan o nüfus:
Göğün katmanlarında
açar yürekler
Şehla bülbüllerin
nefesinde
Anarsın gerçeği ve
sevgiyi
Elbette tekelinde özün
sözün kayıtlı
Her anda saklı hâsılası
ömrün
Dünlük nizamda günlük
isyanla
Ettiğin tövbedir seni
kurtaracak olan.
Huda’sı evrenin ve
benliğinin;
Geçtiğin yollarında her
hutbenin
Bir de mahşeri yakın
kılan değil mi ki,
Rabbine özlemin?
Paye vermezsen kine,
nefrete:
Asil dokunuşunda kürek
kemiğinin arasında
Her nefes, her heves
nasıl ki vuku bulacak inancınla…
Terbiye ettiğin
nefsinden alsın hırsını evren
Varsın yeknesak
bilinsin varlığın
Hatta yok sayıldığın
her zerrenle
Sen nasıl ki sapmadan
yolundan
Kulluk vasfın ve
vazifen;
Aşkı andığın dolu dolu
her an:
Geç kalmadan bil ve tut
içindeki iklimi sıkı sıkı
Mevsimlerden geçerken
Yeter ki geçme
kendinden
Ya da varsın geç
geçebildiğin kadar
Hele ki kendinle ve
evrenle uzlaştığın kadarsın.