Kurtuluş Camii Neyden, Kimden Kurtuluşun Camii ?
KURTULUŞ CAMİİ NEYDEN, KİMDEN
KURTULUŞUN CAMİİ ?
Gaziantep ilimiz görmeyi çok istediğim halde maalesef nasip olup da görme
bahtiyarlığına eremediğim şehirlerimizden biridir. Ben göremesem de sağ olsun
arkadaşlarım, dostlarım var bu ilde yaşayan ya da buraları ziyaret edip
fotoğraflar yayınlayan.
İki gün önce de bir arkadaşım Gaziantep Kurtuluş Camiinin fotoğrafını
yayınlamıştı kendi sayfasında. Ancak fotoğraf dikkatimi çekti. Bu yapı bir
camiden çok kiliseye benziyordu ( Yukarıdaki resimlerde de gördüğünüz gibi.)
Arkadaşa ‘’Sanırım eski bir kilise. Türk
mimari özellikleri taşımıyor’’ Diye yazdım. Arkadaşım da ‘’ Evet Hocam,
kiliseden camiye çevrilmiş’’ Diye cevap yazınca ben ‘’ Hımmm, Gaziantep’in
Ayasofyası desene’’ Diye yazdım. Arkadaşım ise ‘’ Şükür ki bunda namaz
kılabiliyoruz.’’ Cevabını verdi.
Sonra aklıma bir soru geldi. Gaziantep ilimizin Şahinbey ilçesi sınırlarındaki
bu caminin adı neden ‘’ Şahin Bey Camii
‘’ Değil de ‘’Kurtuluş Camii?’’
Önceleri Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşuna izafeten böyle bir ad
konduğunu sandım. Fakat cami ile ilgili araştırmaya başlayınca gördüm ki
alakası yok. Yani Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşuna izafeten bu camiye
Kurtuluş cami adı verildiğine dair bir işaret yok. Zaten bu yapıya ta 1988
yılına kadar hiç kimse bırakın Kurtuluş Camii demeyi, cami bile dememiş. Peki
1988 yılına kadar kilise mi denmiş? Hayır...1915- 1988 yılları arasında her şey
denmiş bu yapıya ama kilise ya da cami denmemiş. Peki ne denmiş? O zaman en baştan başlayalım
tarihçesine.
1873 YılındaGaziantep ilimiz sınırları içinde bir kilisenin yapımına başlanır
Ermeniler tarafından... Bu kilisenin mimarı, özellikle İstanbul Boğazının her
iki yakasındaki neredeyse tüm saray, köşk ve kasırların mimarları olan Balyan
ailesinden Sarkis Balyan’dır.
1873 de yapımına başlanan kilise ancak 1892 yılında tamamlanır ve tam adı ‘’Surp Asdvadzadzin Kilisesi’’
dir. O dönemlerde halk arasında Aziz Meryem ( St. Mary ) Kilisesi veya
katedrali olarak da bilinir.
Bu kilise / cami 1. Fotoğrafta da görüldüğü gibi aslında sadece bir ibadethane
olarak yapılmamış, ibadethane yanında sıbyan mektebi( Ana okulu ), yetimhane,
kütüphane, okul vs..Hepsini kapsayan bir külliye olarak inşa edilmişti.
Bu yapının mimari özellikleri hakkında ( Cami olarak kullanılan kısımdan
basediyorum. Zaten başka birkısmı da kalmamış.) biraz bilgi verecek olursak:
Dikdörtgen planlı, Haç biçimindeki yapının içerisi mihraba dik sütunlarla üç
sahna ayrılmıştır. Haçın kolları dıştan alınlık şeklinde, içten de çapraz
tonozlarla örtülmüştür. Ana mekânın ortası yuvarlak kasnaklı, oldukça yüksek
kubbelidir. Kesme taştan yapılan duvarlar üzerinde ilk iki sırada sivri kemerli,
üst sırada da yuvarlak pencereler bulunmaktadır. Yapının üzeri kırma bir çatı
ile örtülmüştür. Mihrap, dikdörtgen bir niş şeklinde dışarıya çıkıntılıdır.
Mihrap duvarına üç sıra halinde pencere dizisi yerleştirilmiştir. Alınlığın
ortasında da yuvarlak bir pencere bulunmaktadır. Yapı, ana hatları itibari ile
gotik üslubu yansıtmaktadır. Kilisenin çanı Londra’da yaşayan Hırant Köşkeryan
adındaki bir Ermeni tarafından Brezilya’da yaptırılmıştır. Ağırlığı bir ton
olan bu çan, Gaziantep Müzesinde korunmaktadır.Sonradan eklenen minare, kare
kaide üzeride yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu yapının 5 kapısı
bulunmaktadır. İki kapısı kuzeye, iki kapısı güneye, ana kapısı ise batıya
açılmaktadır. Cami olarak kullanılan yapının çan kulesi minare olarak
düzenlenmiştir
Evet, 1892 de ‘’Surp Asdvadzadzin
Kilisesi’’ olarak Ermeni cemaati tarafından kullanılmaya başlanan bu kilise ve
etrafındaki diğer yapılar 1915 yılına kadar yine Ermeniler tarafından
kullanılmıştır.
1915 Yılında Ermeni tehcirinin başlamasıyla Gaziantep ilinde neredeyse Ermeni
nüfus kalmayınca kilise bir süre 1915-1920 Yılları arasında askeri amaçlarla
kullanıldı. ( Cephane, depo,karargah vs. amaçlı)
1920 den sonra eski kilise artık cezaevi olarak
kullanılmaya başlandı.
Böylesine muhteşem bir tarih, sanat ve kültür hazinesini hangi mantık, nasıl
bir kafa bir cezaevi olarak kullanmayı düşünmüştü bilinmez ama o muhteşem sanat
eseri artık mahkumların tıkıldığı bir cezaevi olmuştu. Öyle olunca da zaman
içerisinde eski bir kilise olduğu bile unutuldu gitti. Artık o bina Gaziantep
ilindeki bir cezaeviydi o kadar.
1963 Yılına kadar o cezaevinin eski bir Ermeni Kilisesi olduğu kimsenin aklına
bile gelmedi.
28 Şubat 1963 de kilise/ cezaevinde yatan mahkumlar isyan ettiler. Evet, cezaevlerindeki
mahkumların uzun süredir bekledikleri af çıkmıştı ama Gaziantep Cezaevindeki
mahkumlar bu affın kapsamı dışındaydılar. Toplam 340 Mahkum, açlık grevine
başladılar. Cezaevinin tüm kapılarını kilitleyerek içeriye ziyaretçi almadılar.
Zamanın Milliyet Gazetesi olayı şu şekilde haber verdi: ‘’Gaziantep cezaevinde
af kanunundan faydalanamayan 340 mahkum önceki gün açlık grevine başlamış,
kapıları kapayarak içeri ziyaretçi sokmamışlar, zorla içeri giren jandarmalarla
gardiyanlara hücum ederek camları kırmışlardır.’’
Haberin devamında ise ceza evinin eski bir kilise olduğu uzun bir aradan sonra
bir tek cümle ile şöyle ifade edildi:
Eski bir kilise olan cezaevinde mahkumlar 10 kişilik bir jandarma
müfrezesiyle içeri giren müdür aleyhinde gösteri yapmışlar, gardiyanların
havaya iki el ateş etmesi ise havayı büsbütün gerginleştirmiştir. Ahşap
kısımları kıran mahkumlar, savcının nasihati üzerine dün grevden
vazgeçmişlerdir.’’
1963 yılında binanın eski bir kilise olduğu tekrar hatırlatılsa da ceza evi
olarak kullanılmasına 1988 yılına kadar devam edildi.
1988 Yılında Özal Hükümeti ‘’ Yahu ayıptır böyle bir tarihi eserin ceza evi
olarak kullanılması’’ Diye düşünmüş olacak ki yapı artık camiye çevrildi ve
adına ‘’ Kurtuluş Camii’’ Dendi.
Peki neden Kurtuluş Camii?
İşin doğrusu bu sorunun cevabını bulamadım. Ama aşağıdaki şıklardan biri
olabilir.
a) Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşuna izafeten Kurtuluş Camii (
Gaziantep’in Düşman işgalinden kurtuluşu 25 Aralık 1921, Camiye Kurtuluş Camii
adı konması 1988 olsa da bizim ülkede normaldir. Urfa da 11 Nisan 1920 de
Düşman işgalinden kurtulduğu halde ancak 1984 de Şanlıurfa olmamış mıydı? )
b) Gaziantep’in Ermenilerden temizlenmesine ( Kurtulması ) izafeten Kurtuluş
Camii
c) Böyle muhteşem bir tarihi eseri cezaevi olarak kullanan hödüklerden,
beyinsizlerden,tarih ve sanat düşmanlarından kurtarmaya izafeten Kurtuluş
Camii.
d) Koskoca bir külliyeden elimizde kala kala sadece kilise kısmı kalmıştı. En
azından onu topraklarındaki tarih mirasına sahip çıkamayan dangalaklardan
kurtarmaya izafeten Kurtuluş Camii
Benim aklıma gelebilen şıklar bunlar. Okuyucularım başka şıklar da
ekleyebilirler. Ancak şunu belirtmeden de geçemeyeceğim: Gaziantep-Kurtuluş
Camii, zannettiğim gibi Gaziantep’in Ayasofyası değilmiş. Çünkü İstanbul’un
Ayasofyası bir fetih ile bizim olmuştu. Oysa yıllarca ceza evi olarak kullanıp
ibadete açılışından yaklaşık yüz sene sonra Kurtuluş Camii dediğimiz bu caminin
böyle bir öyküsü yok.
RESİMLER
Üst en soldaki fotoğraf yazımızın konusu olan yapının/ daha doğrusu yapıların
kilise ve kiliseye ait yapılar topluluğu olduğu yıllara ait en eski fotoğrafıdır.
Diğerleri ise günümüzde cami olmuş haliyle ilgili fotoğraflardır.
(
Kurtuluş Camii Neyden, Kimden Kurtuluşun Camii ? başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
13.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.