Sessizliği ağırlıyorum seslerin
ruhuna üflediğim bir dilek ile şah damarıma atıfta bulunan bir şiiri
gözetliyorum.
Aşkın rabıtası bilinmezlik ve goncası
mevsimin şafağa yakın duran hezeyan.
Mavinin dürttüğü bir rengim azami
farkındalığın üst belleğinde aksıran bir kimsesizlik yine şahit düşmüşken göğü;
yine şerh koymuşken yüreğine yerkürenin.
Susan sesim firar ediyorum.
Susadığım kadar suskunun ihtişamına
hayranım.
Kümelendikçe güme giden kelimeler,
duyguları sağaltan hayatı da darmaduman dağıtan.
Büyülü hazanın kollarında bir soluk
Kapıştığım aşkla rehavetimi
sonlandırdığım
Oluk oluk hüzün balyaları
Süzgün yürekte çöreklenen habis bir
ruh
Aşkın kerameti; aşkın hikmeti
Sancılı bir devinim
Mırıldayan kumrunun boncuk gözlerinde
bir utku
İçimde içerlediği
Dışımda terlediğim
Göğün kenetlenmişken ömrü saf maviye
Aşkın da ırmağı adeta
Tutuşan gün.
Seyrelen bulutlarda yobaz bir martı;
Aşkın kucağında özlemin ruhu
Sevip de kaçmaların meali
Belli ki güvensiz bir coşku
Sarmalında dürtülerin
Karıncalanan ufkun hoş tınısı
Bir vebal belki de öykündüğüm;
Bir sanrı belki de tırmandığım
Kayıp geçen mevsimsiz bir coşku
Tebessümü kaybolmadan yüzümde ala
çalan bir utanç
Radarıma takılan ne çok ihanet
Yüz sütü bırakıldığım her koşul
Yine evrenin ve Rabbin emri
Başım gözüm üstüne hüsran ve sayısız
tufan.
Sözcükler ne kadar yalın ve yayvan
Görmeden sevdim ben her zerreni
Tutuşan mısralarda
Esen rüzgârın tutkunuyum
Devasa lanetin de son kurbanı.
Yetim bir ahraz
Sevi dilinde neye tekabül eder sence?
Kopuk bir yaprak
Oysaki yeni açmıştı benim goncalarım
Diktiğim her umudu
Biçerken aşkı ve kayıp ruhumu
Sevip de dillere düşeceğime
Sevip de düştüm yollara
Düştüm gözünden eşrafın
Ben ki; kendine yabancı bir utku.