İstanbul'da
Kıymık Battı Yüreğimize
İstanbul da
kıymık battı yüreğimize
Selam
vereceğiz yine önümüze gelene
Dik durmak
yola devam etmek gerekir
Bakalım
görelim yaptıkları önümüze gele
Kim haklı
kim haksız böylece belli ola bir hele
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
İstanbul da
millet yan baktı hele bak
Otur
yüreğini yakan ateşle sigara yak
Bizler
birlik beraberlik içinde olmasak
Yalan
söyleyenlerden nasıl kurtulsak
Yıkılmadık
ayağımıza taşa takıldı
Böylelikle
ak kara anlaşıldı
Güzel günler
rafa kaldırıldı
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
Niyetsizlikleri
sözleriyle belliydi
Bakınca
karşıdan sanki deliydi
Niyetsizlere
uzanan milletin eliydi
İyilik
karanlıkla yer değiştirdi belliydi
Vatan millet
bayrak çok önemliydi
Yoksa
görünen böyle değil miydi?
Yalanla
dolanla gezen belliydi
Şimdi tam
belli oldu hepsi taş yürekliydi
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
Bu kutlu
yolda döneler mi oldu
Bakalım
dönenler neleri buldu
Bir zaman
sonra diyecekler ne oldu
Güzellikler
vardı hepsi kayboldu
Gülenlerin
gülüşleri soldu
Gönüllerdeki
mumlarımız söndü
Beklediğimiz
beklentimiz küle döndü
Yakarız yine
gönülde ateşi bir şey mi oldu
Hava akşam
karardı bu oldu
Çalışınca
yine bak yarınlarda hava aydınlık oldu
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
Dik duranı rüzgârlar
yıkamaz
Doğru sözü
her insan anlayamaz
Yolumuz hak
yolu yürümeden olmaz
Kapı kapandı
diye çalmazsak yine olmaz
Gönül bu
insan gülsün diye çalışmadan olmaz
Biz gönül
adamıyız taş kalpliler anlamaz
Yola adım
atmak gerek yoksa yollar aşılamaz
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
Terazinin ayarı
bozuldu
Düşmanla dost
olanlar kuruldu
Bu nasıl bir
destek gönlüm yoruldu
Dün kadim
dostluklar cana can oldu
Bugün bu
dostluklar nasıl bozuldu
Bu yanlış
ayar nerde oldu
Neden ne
için sorulmadan hesap soruldu
Hesabı vermesi
gereken kral oldu
Hesap soran
gönüllerine öküz oturdu
Dilsizler
hele bir gelsin bakalım dile
Saçımızı
yolmadan dönmeden kele
Mehmet
Aluç-Gülveren