Tekerrür Eden Tarih 21. Bölüm- Dünya Dünya Yalan Dünya/ Hainlere Kalan Dünya.
TEKERRÜR EDEN TARİH 21. BÖLÜM-
DÜNYA DÜNYA YALAN DÜNYA/ HAİNLERE KALAN DÜNYA.
Güzel bir türkü vardır. O türkünün nakarat kısmında’’ Dünya dünya yalan dünya/
Haksızlara, zalimlere kalan dünya ‘’ Der. Gerçi bu fani dünya onlara da
kalmamıştır ya neyse...
**************************
Her şey o kadar büyük bir hızla cereyan etmektedir ki bu hız sebebiyle pek çok
hususu anlayabilmek neredeyse imkansızdır. Günümüzde meclisimizde bir kararın
alınması ve uygulanmaya konulması bazen aylar sürerken 27 Nisan 1909 a o kadar
çok şey sığmıştır ki insan yazarken, anlatırken bile başı dönüyor.
Evet, 27 Nisan 1909 da Meclis-i mebusan toplandı, toplantıda II. Abdülhamit’in
tahttan indirilmesine karar verildi. Bu kararın bir fetvaya dayandırılması
gereği üzerine Elmalılı Hamdi bir hal fetvası hazırladı ve hal fetvasına imza
atması için Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi ile Fetva Emini Hacı Nuri Efendi
Meclis’e çağırıldı...Tam olarak burada kalmıştık...
Hacı Nuri Efendi, Elmalılı’nın yazdığı hal fetvasını görünce beyninden
vurulmuşa döndü. Zira az sonra sizin de okuyacağınız gibi padişah bu
fetvada kur’anı ve diğer dini kitapları
yaktırmakla suçlanıyordu.
Hacı Nuri Efendi bu fetvayı imzalamamak için bin dereden su getirdi. Kendisinin
üç ay önce istifa ettiğini, fetva eminliğinin göstermelik olduğunu filan
söylediyse de Mustafa Asım Efendi onun kulağına eğilerek ‘’ Görmüyor musun,
eğer bu fetvayı imzalamazsan Sultan Abdülaziz gibi Sultan Hamid’i de
katledecekler. Böylesi daha mı iyi?’’ Deyince çaresiz imzalamak zorunda kaldı.
Gerçekten de fetva ile indiremezlerse düzmece bir intiharla II. Abdülhamit’i de
katletmeleri işten bile değildi.
Şeyhülislam Ziyaeddin Efendi de hal fetvasını imzalamak istemiyordu. O bakımdan
meclis-i mebusana davet edildiğinde ‘’ Çok hastayım, ayakta duracak halim yok.
Sık sık büyük abdestim geliyor.‘’ Gibi bir bahaneyle meclise gelmek istemediyse
de basit bir posta memurluğundan İttihat ve Terakki sayesinde sadrazamlığa
kadar yükselen Talat Bey ( Talat Paşa ) ‘’ Gerekirse lazımlığını da yanına
alsın ama mutlaka meclise gelsin’’ Diye emir verdiğinden o da çaresiz geldi ve
hal fetvasını imzaladı.
Peki ne yazıyordu o fetvada?
Aynen şunlar yazıyordu: ( Düz bir metin olan bu metni maddeler halinde yazalım
ki Sultan II. Abdülhamit’in neyle suçlandığı daha net anlaşılsın. [ Fetvalarda
hep bir soru ya da sorular sorulur, ve bu sorulara ‘’ olur- olmaz’’ Veya ‘’
Caizdir- caiz değildir.’’ Şeklinde cevaplar verilirdi. ]
1-Müslümanların
imamı olan bir kişi(Zeyd - Yani II. Abdülhamit), bazı önemli şer‘î konuları
şeriat kitaplarından çıkarsa ve bu kitapları yasak etse, yaksa, yırtsa,
2-Devlet hazinesini israf edip şeriata aykırı şekilde harcasa,
3-İdare ettiği kimseleri şer‘î sebep olmadan öldürse, hapsetse, sürse, başka
türlü zulümleri de âdet edindikten sonra, doğru yola yemin etmişken sözünden
dönse,
4-Müslümanların yaşayışını tamamen bozacak şekilde fitne çıkarmakta direnip
onları birbirine öldürtse, buna engel olacak durumdaki Müslümanlar, onun zora
dayanan tutumunu ortadan kaldırıp, İslâm memleketlerinin pek çok yerlerinden
metbu‘ tanınmadığına dair haberler gelip yerinde kalmasında zarar ve
ayrılışında kurtuluş olduğu düşünülürse,
5-Kendisine imamlık ve sultanlıktan vazgeçme teklif etmek veya hal etmek
şekillerinden hangisi erbab-ı hall ve akd tarafından uygun görülmüşse, bu
kararın uygulanması yerinde ve gerekli olur mu?
Cevap: Olur.”
Dikkat edilecek olursa II. Abdülhamit’e yöneltilen en önemli suçlama yine
şeriatla ilgilidir. Padişahın şeriata aykırı davranışlar içinde olması
suçlamalarıdır. Bunun dışındaki suçlamalar adeta fetva metni biraz daha uzun
ve tahttan indirmenin tek bir sebebe
dayanmadığını göstermek için metne
konmuş hususlar gibidir. Yani İttihat ve Terakkiciler de şeriat istemektedirler
(!)
Artık hal fetvası da hazırlanmış ve imzalanmıştır. Bundan sonraki aşamada bu
fetvanın meclis tarafından onaylanması gerekmektedir.
Büyük bir hızla fetvanın meclis tarafından onaylanması oylamasına geçilir.
Oylamada ‘’ Kabul edenler ayağa kalksın’’ Dendiğinde bir kaç milletvekilinin
oturduğu görülür. Ancak Talat Bey bu kişilere öylesine korkutucu gözle
bakmaktadır ki ikinci defa ‘’ Kabul edenler?’’ Diye sorulduğunda tüm milletvekilleri ayaktadır.
Yani karar oy birliği ile alınır.
Evet, bu kadar iş 27 Nisan 1909 da oluyor ama
durun, daha bitmedi...
Padişahın hal fetvası mecliste onaylanmıştır ama ona bu kararı kim ya da kimler
tebliğ edecektir? Bir diğer husus: Madem ki II. Abdülhamit tahttan
indirilmektedir o halde bir an önce Veliaht Mehmet Reşat’ın cülus, yani tahta
geçiş ve ona biat töreni
başlatılmalıdır. Bunların da 27 Nisan 1909 da olması gerekmektedir. Ayrıca
tahttan indirilen sultanın bir an önce İstanbul’dan da uzaklaştırılması
gerekmektedir ki bunun dahi aynı gün içinde gerçekleşmesi lazımdır.
Öncelikle II. Abdülhamit’e tahttan indirilidiğine dair kararı tebliğ etmek için
dört kişilik bir heyet hazırlanır. Bu heyette bulunan millet vekilleri
şunlardır:
1) Aram
Efendi—Ermeni-- Ayan Meclisi üyesi
2) Esad Toptani—Arnavut-- Draç Mebusu
3) Emanuel Karasso—Yahudi-- Selanik Mebusu
4) Korgeneral Arif Hikmet Paşa—Gürcü—Ayan
Meclisi Üyesi
Esat Toptani heyetin saraya geliş amacını açıklar
padişaha:
-Biz Meclis-i
Mebusan tarafından geldik. Fetva-i şerife var. Millet seni azl etti (görevden
aldı). Amma hayatın emindir.
Padişah alaycı bir ifadeyle cevap verir:
-Hal etti( Tahttan indirdi ) demek
istedin galiba. Padişahlar devlet memuru değildir ki azledilsinler.
Böylece bir zamanlar huzurunda el pence duran ama şimdi ‘’ Sen ‘’ diye hitap
edecek kadar küstahlaşmış bu şerefsizin yapmaya çalıştığı aşağılamanın altında
kalmamıştı.( Bu şerefsiz daha sonra Balkan savaşlarında İşkodrayı canla başla
savunan Hasan Paşayı şehit ederek şehri Karadağlılara teslim etmiş bir haindi.)
Padişah sözlerine devam etti:
-Peki buna sebep nedir?
Bu soru üzerine hal fetvası okundu.
Hal fetvasında yazılanları dinleyen II. Abdülhamit hiddetle bağırdı:
- Ben hangi
şer'i kitabı yakmışım? Ben otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin
selameti için çalıştım. Hakimim Allah ve beni muhakeme edecek de
Resulullah'tır. Bu memleketi nasıl buldumsa öylece teslim ediyorum. Hiç kimseye
bir karış toprak vermedim.
Hizmetimi ancak Cenab-ı Hakk'ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım
bütün hizmetime kara bir çarşaf çekmek istediler ve muvaffak da oldular.
Sonra
yürüyerek salondan çıkarken son olarak şöyle dedi:
- Bu memleketi benden sonra on sene idare etsinler, yüz sene idare etmiş
sayacağım.
Sultan II. Abdülhamit son derece haklıydı. Ondan sonra bu devleti on sene dahi
idare edemedi her şeyin çok daha güzel ve iyi olacağını söyleyip duranlar...
II. Abdülhamit’ten sadece dokuz buçuk sene sonra 30 Ekim 1918 de Mondros
Ateşkes Antlaşmasını imzalayarak Koskoca Osmanlı ülkesini ve hatta Türk
varlığını neredeyse yok olma noktasına getirmiş olanlar neyi daha güzel ve iyi
yapmışlardı acaba?
Bir taraftan II. Abdülhamit’e tahttan
indirildiğine dair fetva tebliğ
edilirken öte taraftan kardeşi Mehmet Reşat’ın cülusu şerefine top
atışları başlamıştı.
Tahttan indirilen II. Abdülhamit’in İstanbul’da kalması da tehlikeli görüldü.
Yine 27 Nisan 1909 gününün akşamında kendisi, ailesi ve hizmetine bakan
insanlarla birlikte Fethi beyin (Okyar) nezaretinde faytonlara bindirilirek
Sirkeci garına getirildiler ve oradan da Selanik’e doğru bir yolculuk başladı. Bundan sonraki
mekanları artık bir İtalyan kontu olan Alatini Beyin köşküydü. Bu köşk II.
Abdülhamit ve ailesi yaşasın diye satın alınmıştı. ( Görüldüğü gibi tüm planlar
çok önceden yapılmıştı. 27 Nisanda tahttan indirilen padişah için hemen aynı
gün Selanik’te bir köşk satın alınmış olamazdı herhalde.)
Alatini köşkünde ilk gün kullanacak çatal, kaşık bile bulamayan II. Abdülhamit
ve ailesi, aynı gün sadece pirinç pilavı ve yoğurttan ibaret yemeklerini elle
yemişler, son Osmanlı İmparatoru II.Abdülhamit, - herhangi bir yatak
olmadığından- iki koltuğu yan yana getirerek oluşturduğu yatakta yatmıştır.
II. Abdülhamit ve ailesi Balkan Savaşları sonuna kadar o köşkte yaşayacak, sonra
biraderi Mehmet Reşat’ın İttihat ve
Terakkicilere yalvar yakarı sonunda Çırağan Sarayına getirilecek ve 1918
yılında bu sarayda vefat edecektir.
Sadece bir güne bu kadar çok şeyin sığdırılabilmiş olması II. Abdülhamit’in tahttan
indirilmesinin 31 Mart İsyanı sebebiyle olmadığını, bunun çok daha önceden
planlandığını göstermektedir.
Bu bölümü şöyle bir soruyla noktalayalım:
II. Abdülhamit’in tahttan indirilişi siyonistleri niçin bu kadar
sevindirmiştir? ( 5.Resimde...Alman Die Welt Gaztesinin Yahudi versiyonunda II.
Abdülhamit’in tahttan indirilişi dolayısıyla duyulan sevinç anlatılıyor. )
II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, yerine 5. Mehmet Reşat’ın çıkması
Fransız Rire Gazetesini( Ya da dergisini) Niçin bu kadar ilgilendiriyor da
Sultan Reşat, elinde yatağanla II. Abdülhamit’in üzerine oturmuş şekilde bir
karikatür çiziliyor?( 6. Resim)
-----------------------------------
Gelecek bölümde 31 Mart isyanının perde arkasında kimlerin olduğunu mu
anlatayım yoksa 29 Nisan 1909 da Yani II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden
iki gün sonra gerçekleşen- Tevfik Fikret’i bile isyan ettirip ‘’Han-ı Yağma’’
şiirini yazdıran Yıldız Sarayının yağmalanmasını mı anlatayım? Ne dersiniz?
RESİMLER:
1- Sultan Abdülhamit’e tahttan indirildiğinin tebliğ edilmesi
2- Sultan II. Abdülhamit’in tahttan indirildikten sonra gönderildiği
Selanik’teki Alatini Köşkünün bugünkü hali.
3-Sosyal medyada çok dolanan bir resim. Güya II. Abdülhamit tahttan
indirilirken dövülmüş, yüzü kanatılmış, ellerine de kelepçe vurulmuş. Kesinlikle
palavra. Bu, saray ressamı Zorano tarafından yapılmış bir resimdir. Fotoğraf
filan değildir. Resmin fotoğrafını çekenler üzerinde oynama yaparak padişahın
dövüldüğü algısını yaratmak istemişlerdir her nedense.
4- II. Abdülhamit’e ‘’ Millet seni azletti.’’ Diyen şerefsizin hangi milletten
olduğunu gösteren çok çarpıcı bir fotoğraf. Esat Toptani denilen hainin
başındaki şapkaya dikkat ! ( Hani başta demiştik ya ‘’Hainlere kalan dünya’’
Ona da kalmadı. Arnavutluk kralı olayım derken bir Arnavut milliyetçisi
tarafından 1914 yılında öldürüldü. )
5- II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine duyduğu sevinci dile getiren Yahudi
armalı Alman Die Welt Gazetesi.
6-Sultan V. Mehmet Reşat Osmanlı tahtında, altında da abisi II. Abdülhamit
döktüğü (!) kanlar içinde yatıyor. ( Fransa’da II. Abdülhamit’in tahttan
indirilmesine duyulan sevincin tezahürü... Le Rire Gazetesi. )
(
Tekerrür Eden Tarih 21. Bölüm- Dünya Dünya Yalan Dünya/ Hainlere Kalan Dünya. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
21.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.