Cumhurbaþkaný her ne kadar ‘’Her aileden en az üç çocuk istiyorum.’’ Demiþ olsa da nüfusun hýzla artýyor olmasý ülke ekonomisi için büyük bir tehlikeydi. Ýþte bu sebeple ülkede bir taraftan ‘’ Yatak odama karýþamazsýn’’ Eylemleri yapýlýrken bir taraftan da vatandaþýmýz nüfus planlamasý konusunda bilinçlendiriliyordu. Bu baðlamda Karadeniz illerimizden birinde bir köye gitmiþti bir saðlýk ekibi. Tüm köylülerin köy meydanýnda toplandýðýndan emin olan ekip baþý hemþire baþladý konuþmaya:

-Bizim buraya il saðlýk müdürlüðünden geldiðimizi  biloorsunuz mutlaka. Sizlere doum kontrölü ve nüfüs pilanlamasý hakkýnda bilgi vericiðiz.

Köyün akil adamý Temel Amca, kadýnýn garip bir aksan ve þiveyle konuþtuðunu görünce merakla sordu:

-Haným kýzým hoþ geldiniz de merak ettim. Sen nerelisin?

-Ýzmirliyim. Bir þey mi vardý?

-Ne bileyim þiven bana hiç Ýzmir þivesi gibi gelmedi. Nerenin þivesi bu?

Kadýn bozuldu.

-Nerenin olacak? Sizin þiveniz. Konuþtuklarýmý anlayýn diye sizin þivenizle konuþuyorum.

Temel Amca baþladý gülmeye.

-Ýyi ama bizim þivemiz bu deðil ki.

Kadýn daha da bozuldu.

-Bana bak efendi. Sen hiç hayatýnda Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Hemingway, Ýbsen, Balzac, Nietsche, Kafka okudun mu ha? Okudun mu? Tagore’dan bir mýsra þiir bilir misin?

Temel Amca umursamaz bir þekilde baþýný iki yana salladý.

-Yooo, okumadým ve bilmem de.

-Bir tek dünya klasiði okumamýþsýn, gelmiþ benle þive, aksan konusunda tartýþma yapýyorsun. Her gün kitap okuyan ben bilmiyorum da eline kitap almayan sen biliyorsun demek konuþtuðum þivenin sizin þiveniz olmadýðýný öyle mi?

Temel Amca gülümsedi.

-Bu kadar çok kitap okuduðuna göre ‘’Eþekli Kütüphaneci’’ Mustafa Güzelgöz’ü de bilirsin mutlaka. Rahmetli, köy köy dolaþýp insanlarý kitapla tanýþtýrdý. Onun sayesinde pek çok insan kitaplardan bir þeyler öðrendi. Böyle büyük bir hizmetin tüm yükünü sýrtýnda taþýyan eþek ise otuz altý köye kitap taþýdý ama kendisi o kitaplardan hiç bir þey öðrenemedi. Þimdi sen kimin ne kadar kitap okuduðunu filan býrak da ne anlatacaksan onu anlat. Ama normal anlat. Merak etme biz anlarýz.

Kadýn, yanýndaki erkek görevlinin kulaðýna eðildi ve fýsýldadý.

‘’ Ahmet, bu koyunlara bir þeyler anlatmak olasý deðil, boþuna nefes tüketeceðiz.Bu angutlara prezervatifin tarihini anlat dinlerler de nasýl kullanýlacaðýný anlat dinlemezler. Þu suratlara baksana.’’

Ahmet cevap verdi: ‘’ Haklýsýn abla. Ama yine de anlatalým. Bakarsýn içlerinde anlayacak birileri çýkar.’’

Kadýn baþladý anlatmaya:

-Beyler ve bayanlar ! Lafý fazla uzatmayacaðým. Memleketin hali malum. Açlýktan sürünüyoruz ülke ve millet olarak. Ayrýca özellikle Karadeniz Bölgemizde ekecek dikecek tarla yok, bað yok, bahçe yok. Samaný bile dýþarýdan alýyoruz. Ýþte böylesine ekonomik açýdan tepetakla olmuþ bir ülkede dünyaya bir çocuk daha getirmek o ülkeye yapýlabilecek en büyük kötülüktür.

Evet, toplantý biraz gergin baþlasa da kadýnýn bu dediklerinde haklýlýk payý çoktu. Böylesi b.ktan bir dünyaya bir çocuk daha ilave etmek hem ülkeye hem de o çocuða yapýlabilecek en büyük ihanetti.

Devam etti kadýn.

-‘’Rýzký veren Allahtýr’’ palavrasýna da inanmayýn kadýnlar ! Allah hiç birinizin koynuna girip de hamile býrakmýyor. O bakýmdan yapabileceðiniz kadar deðil, bakabileceðiniz kadar çocuk yapýn.

‘’Rýzký veren Allahtýr palavrasý’’ lafý da köylünün büyük bir kýsmýnýn hiç miç hoþuna gitmese de kadýnýn ‘’ Karataþýn altýndaki kara karýncanýn bile rýzkýný veren Allah, neden Afrika’da açlýktan, susuzluktan ölen insanlarý görmüyor?’’ Sorusu üzerine boyunlarýný büktüler. Bu konuda da haklýydý galiba. Necip Fazýl’ýn’’ Allah'ýn bir pulunu bekleye dursun on kul/Bir kiþiye dokuz, dokuz kiþiye bir pul/Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara þah olsa/Yaþasýn kefenimin kefili kara borsa...’’ Dizelerini bilselerdi belki bir cevap verirlerdi o soruya ama bilen yoktu.