‘’Benim tereddütsüz bağlı olduğum şey sen değilsin, yazmak. Yazarken seni hiç düşünmüyorum. Aynı biçimde senin bağlı olduğun da ben değilim. Yazdıklarım.’’

(İ. Aral)

 

Bir kâbusu sonlandırmak niyetindeyim ve basmakalıp hayatın dışına seğirtip hayatı dayanılır ve yaşanılır kılmak.

 

Göğün örtüsünü mecburen kaldırıyorum ve sadece içimdekilere odaklanıyorum üstelik yaptığım hatanın ne olduğunun da bilincindeyim ve bu yüzden lütfen okuduklarınıza odaklanın asla yazının sahibinin kim olduğuna değil ve evet, ne cinsiyetim ne yaşım ne de aldığım eğitimler önemli an itibari ile çünkü ben yaş alsam bile yasımı dahi sonlandırıp sayfaya odaklanıyorum ve odaklanmalıyım da.

 

Girift bir hazne benimki sözcüklerin destursuz değil edepli olması gerektiğine inandığım ve yazmaya koyulup unutmayı da beceremediğim onca verilmiş hüküm ve şartlar beni zorlarken hala gülümsememi saklı tutabilmekteyim de en azından yazarken.

 

Abandığım illa ki duygularım çünkü hiç biri geçit vermiyor yorgun perdeler uçuşurken ben yaşadığım kaos ile satırların ahenkli olmasına gerektiğine inanıp beni kandıranları da fazlasıyla önemsiyorum.

 

Kalemimle oturduğum pazarlık masası ve içimdeki dev asa az sonranın ne getireceğini asla bilemediğim lakin az çok tahmin etmekte olduğum.

 

Hurafelere inanmazdım ta ki hayat denen süreç bana sunduğunu geri alıp da benim hayata sunmam gerekenleri benden talep edene kadar.

 

Öncemle iştigal olmamayı az çok öğrendim de ve yüreğin reisi olan hayallerimi azat edip içine düştüğüm tuzağın mahiyetini anlamlandırmaya çalışıyorum.

 

Her kafadan ayrı ses çıkıyor ve sözcüklerime dökülen kezzap bir anlamda yüreğimi d/ağlıyor ve işte geri çekilmeme saniyeler kala ben sadece okuyucuya odaklanıp onların sevebileceği bir bahçe armağan etmek istiyorum çünkü ben bir bahçede yaşadığımı tahayyül ediyorum en azından bir seremoni hem dikenleriyle dökülen yapraklarıyla bağdaş kurduğum ve yaşımla toprağımı suladığım.

 

Yolculuk sevgili dostum ve dostlarım ve biliyorum ki; okuyucu benim en yakın dostum üstelik içinde en küçük bir art niyet barındırmadan kalemimi ve yüreğimi ihya eden derken o toz bulutu dağılıyor ve tüm is yok oluyor hem pembe bulutlarda yaşamakla mükellef iken ben neden dünyanın kirine çamuruna bulanayım ki?

 

Hatamı da biliyorum ayrıca: en az sevdiğim kadar sevilmek.

 

Bahşedilen acılar ise kendime yakınlaştırıyor o pusuda avlanmak iken kaçınılmaz ben sadece bir buse armağan ediyorum dünyanın boşluğuna derken sevgi ile boca ediyorum içimdeki rahmeti.

 

Anlık bir dürtü yazmaya koyulduğum asla metazori bir fiiliyat değil lakin görünen o ki; yazmakla bahşedilen nimeti Tanrı bana sunarken ansızın sahiplendiğim mutluluğa burun kıvırıyor çoğu insan bu anlamda biliyorum ki; yazdıklarımı okuyan gerçek okuyucu ve edebiyatsever asla da nazlanmıyor ve kimliğimi değil yazdıklarımı önemsiyor.

 

Haşmetli bir gök gürültüsü çağlayan ve rahmetin eşlik ettiği.

 

Hangi minvalde yaşadığım ise sadece benim seçimim belki de söz hakkımın olmadığı bir hayat ve ben mutlu olmaya çabaladıkça mutlak bir hüzün dalgası peyda oluyor.

 

Gönül isterdi ki… demenin meali filan da değil isyan etmekten yana asla t/araf olmadığım lakin insanlar ve isyankar gölgeler illa ki mutluluğuma gölge düşürme taraftarı.

 

Duygular yandaşım benim, sevgili dostlarım ve biliniz ki dostlukla okuyucunun takındığı tavır eş değer çünkü içimdeki edebiyatın nüvesi olgun başakların da salındığı bir gönül tarhı ve koşut bildiğim sadece akan mürekkebin salgıladığı adrenalin ve endorfin.

 

Spora olan düşkünlüğüm ve evet, tadını aldığım huzurlu havanın da asılı kalması adına yazarak yüreğimi ihya ettiğim.

 

Sevgiden yana derdi olanlarla ne zaman kesişse yolum ve fersah fersah uzaklaştığım bazen bu nefretin bana bulaştığını hissedip sevdiklerime dört elle sarıldığım.

 

Bir mizansense hayat…

 

Bir başkaldırı ise sevmeye düşkünlüğüm.

 

Ve hata addedilen içimdeki beklenti denizi ve de dehlizi.

 

Sevgiden yana taviz vermesem de sevgisiz ve gereksiz detaylarda yüreğin küpeştesinde de illa ki hazan mahsulü bir yorgunluk ve hayal kırıklığı hasıl olan…

 

Sevgili Aral: geç tanıştığım bir kalem ve şimdilerde kitaplarına odaklanıp kendimce feyiz aldıklarımı hayata uyarlamak gerçi onun hayat görüşü ile kesişen bir b/akış açımız yok ama onun hayallerini gerçekleştirdiği kadar ben de düşkünüm hayal kurmaya ve sanmayın ki yazdıklarım sadece sizlere sunduklarımdan ibaret.

 

Ve hayatın iz düşümü… ne yani kefil mi olacağım gerçeklere ya da gerçek başlığı altında içinde boğulduğu yalan balçığı tezat ve kesat gölgelerin de tek desturu canımı yakmak pahasına içimdeki çocuğa yağdırdıkları hakaret.

 

Hayat ne an’dan ibaret ne de an itibari ile bulunduğum mekândan hele ki mekansız ve zamansız yaşayıp yazmaya düşkün sefil kimliğimle en azından yazarken özgürlüğümü geçici süreliğine ilan ettiğim.

 

Etkisinde kalmak çok mümkün: hem çevrenizde olup bitenler hem de çevre başlığı altında müdahil olduğunuz durumlar ve olaylar ve kendimi soyutlamakla mükellefim ben hem yüreğim nereye git ve kimi sev diyorsa koşa koşa sahiplenip kucaklıyorum güzellikleri ve güzel insanları.

 

Güzel başlığı… bedensiz, sıfatsız ve gelişigüzel yüreğinize hitap eden ne ya da kim ise.

 

Sevgiden yana zora da düşmezken ve kimliğim sorgulanırken ben hala insanları ve objeleri görmeden dokunmadan sevebilirken.

 

Az evvel elime geçen bir biblo ve kardeşimin en zor zamanında bir hediye olarak ona sunmuştum ve zannımca lanetli bir obje çünkü tedavisinin başladığı gün armağan ettiğim saçmalıktan başka bir şey de değildi hani ve ne yazık ki; saçma kelimesinin altına yığılan hem bunca özveri bunca emek üstüne üstük yüreğimi koyduğum bir hayat ve yazma eylemi ile kendimi kendime sunduğum ve bu sayede Rabbime koştuğum ve her anlamda ne çok da kayıp vermişken ben ve dönüp de baktığımda kazanımım ne oldu, diye...

 

Bir nokta aslında koymam gereken hele ki hayatıma bir nokta koyacakken ben mademki yazmaya başladığım günü milat edindim…

 

Sevmekten ve yazmaktan ne zarar gelir ki insana?

 

Bunu bilfiil yaşamış ve tecrübe edinmişken sözcüklere nasıl da âşık oldum ve bu sayede sayısız insanla da gönül b/ağı kurdum devamı mı?

 

Elbette bir sonraki yazımda: değil yazmaya nokta koymak ben hayatla olan tüm ilişkimi sonlandırmaya niyetlenmişken ve lütfen kimse en azından sahip olduğum bu nihai mutluluğu çok görmesin bana.

 

 


( Nokta. başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu